18 Mart 2009 Çarşamba

Yuvanın Yapılışı-

Fâtıma radıyallahu Teala anha:
سُبْحَانَ اللهِ وَالْحَمْدُ لِلَّهِ وَلاَ اِلهَ اِلاَّ اللهُ وَاللهُ اَكْبَرُ وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ
“Subhânallâhi velhamdu Lillâhi ve lâ ilâhe illallâhu Vallâhu Ekber. Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ Billâh-il’ Aliyy-il’ Azîm” i daimi vird edindi. Bundan böyle bütün işlerinde ruhaniler yardım ediyorlardı.
Yani: “Allah’ı tenzih ederim. Bütün güzel övgüler O’na mahsustur. Allah Teâlâ’dan başka hiçbir ma’bud, mahbub ve ilah yoktur. Ve Allah Teâlâ en yücedir, en büyüktür. Günahları terk etmekte güç, hareket, ibadetlere devam etmekte kuvvet, Âlî ve Azîm olan Allah’tan başkasıyla değildir.”
Pek adetim değildir ama, havass kitaplarında şuna rastladım: Mutfak işlerinde bir kadın bunu daimi vird edinirse, pişirdiği yemekler ruha şifa verir, sofraya bereket getirir. Kuvvetli ise melekler yardımına gelir; zaif ise cinler yardımına gelir; hizmet ederler, işlerini görürler. Şöyle ki yarım saatte beş-on kadının işini görür. Kendisi çalışır ama, beş kişinin, on kişinin göreceği işi görür. Daha da zaif ise, yine sinir sistemi kuvvetlenir, kolayca yorulmaz. Daha başka şeyler de var…

İsmail Çetin (kuddise sırruh)

2 yorum:

didem taninmis dedi ki...

çok güzel bir yazı Selda paylaştığın için teşekkürler. Bu arada bloguma her zaman beklerim...

Sevgiler

yasenin dedi ki...

devam edebilme dileğiyle