21 Temmuz 2008 Pazartesi

Nereden Nereye






Bir sabah, müdürüm, elinde bir kitapla geldi ve “bu kitabı patronumuz sana gönderdi; bunu okuyacakmışsın” dedi. Kitap, çevre mevzûatına dâir seminer notlarıydı.

O anda içimi sevinçli bir telâş kapladı.

Önce, beni, bu kitabı okumaya ehil birisi olarak gördüğüne memnun oldum.

Sonra bir düşünce aldı beni...

Bu kitabı ne kadar sürede okuyacağımı, ne adına yâni ne kadar bir önemle okuyacağımı düşünüyordum.

Öyle ya, ya hemen ertesi gün kitabı geri isterse ve henüz ben bitirememiş isem. Ya da, okumuş olmak için okumuş olursam.

Eve gidiş gelişte serviste okumaya, evde de devam etmeye karar verdim.

Bu kitabı gönderen, eğer başka biri olsaydı, okuma şevkimin ve kitaba bakışımın daha farklı olacağını hissettim. Bu kitap, “kıymet verdiğim” patronumdan gelmişti...

Demek ki kitabın geldiği makam da önemliydi ve eylemleri etkiliyordu.

Kitabı okurken, “bu kitabı okusun!” demesinden murâdının ne olduğunu düşünerek notlar aldım.

Yarın, “eee Oğuz efendi, ben sana bir kitap göndermiştim, okudun mu, okuduysan eğer bu mevzûatın bizi ilgilendiren hükümleri nelerdir, biz bu hükümlere göre hangi durumdayız, buna göre işletmede ne gibi değişiklikler gerekiyor?” diye sorarsa...

Bu kitaptan “sorulacağımı” düşünerek bir çırpıda okumuştum ben de.

Sonra Rabbimiz geldi aklıma... Yalnız işimin değil, her şeyimin ve âlemlerin sahibi olan Allah (c.c.)

O, “kıymet verdiğim, sözünü dinleyeceğim” EN YÜCE VARLIK idi.

Bir KUTLU ELÇİ vasıtasıyla bana bir KİTAP göndermişti.

“İkra” diyerek beni muhatab kabul etmesinin, bu kitabı anlayıp uygulayacak bir halife olarak yaratmasının ve ehil kılmasının, kıymet vermesinin, “adam yerine koymasının” hazzını yaşadım.

Bu kitabı ne kadar zamanda öğrenmem gerekiyor diye bir telâş sardı beni...

Ecelin ne zaman geleceği, kitabın benden, benim de kitaptan alınacağım zaman bana göre meçhuldü.

Bu kitap; benim kendimi kontrol edebileceğim, kulluğun neresinde olduğumu sorgulayacağım, kendimi nasıl düzeltebileceğimi öğreneceğim bir kitaptı.

Kitabı okurken, bir taraftan da, “Bu kitaba uyup uymadığımdan sorgulanacağımı” bildiren âyet hep zihnimi meşgul ediyordu.

Rabbimizin, “oku” deyişindeki murâdını anlamak için yine O’nun gönderdiği Kitaba başvurdum.

Ve, âcizâne şu tesbitlerde bulundum:

Kur’an niçin indirilmişti; hâlen ve her an indirilmekteydi?

• Kur’an, dosdoğru yolu göstermek için. (Bakara 2, Mâide 16, Yusuf 111, İsrâ 9)

• Allah’ı (c.c.) tanımamız için. (İbrâhim 52)

• Düşünüp anlamamız için. (İsrâ 41)

• Doğru ile yanlışın ayrılması için. (Furkan 1)

• Kendisiyle hükmedilmesi için. (Nisâ 105, Mâide 49, En’am 114, Nahl 64, Ahzab 36)

• Cennetle müjdelemek için. (Kehf 2)

• Şerefimizi kazanmamız için. (Enbiyâ 10, Mü’minûn 71, Zuhruf 44)

• Kendisi vasıtasıyla cihad etmemiz için. (Furkan 33 – 52)

• Allah’ın azabına karşı uyarmak için. (Kehf 2, Yasin 70, Şûrâ 7, Ahkâf 12)

• Uygulamamız ve ona göre yaşamamız için. (Mâide 68, A’raf 3, Zuhruf 44, Furkan 30)

• Nasihat almamız için. (İbrâhim 52, Kâf 45, Kamer 17)

• Fert ve toplumların meselelerine çâre olması için. (Enfâl 24, İsrâ 82, Hadid 9)

• Hayırlara ulaşmamız için. (Nahl 30)

• İmanımızın ve Allah’a olan saygımızın artması için. (Tevbe 124, Nahl 102, İsrâ 109)

• Okuduğumuzda sevap almamız için indirilmişti. (İsrâ 106)

Oğuz Bakar