27 Kasım 2008 Perşembe

salavat

Efendimiz Hz.Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdular ki : Dua sema ile arz arasında durur. Bana salat okunmadıkça, Allah'a yükselmez. Beni hayvanına binen yolcunun maşrabası yerine tutmayın. Bana, duanızın başında, ortasında ve salat okuyun. Tirmizi, Salat 532 www.ankebut.net

Utaniyorum Allah'im..

..Ondört asir önce cekilen eziyetleri hayirtayip, cekilenleri bilince..
..Sacma sapan sebepleri sorunmus gibi büyüttügüme..
..O Allah dostlarinin cektikleri onca cileye ve yilmadiklarini düsününce..
..Utaniyorum yildigim o günlere..
..Sebepsiz üzüldügüm "care"li caresizliklerime..
..Imkansiz sandigim her bir seyi önüme sunulmus görünce..
..Utaniyorum, kimsem yokmus gibi yakindigim günlere..
..Annem babam oldugu halde hemde..
..Oysa Sultanlar Sultaninin (s.a.v.) ne annesi oldu ne babasi..
..Bunun icin ezigim ki öyle..
..Imkanim ve zamanim oldugu halde degerlendiremedigim günlere..
..Cahiliye dönemini yasamisiz diye..
..Utaniyorum, uykumu ibadetime tercih ettigim gecelere..
..Rabbe en yakin vakit gecedir, bunu bile bile hemde..
..Duanin red olunmadigi, o essiz gece vakitlerinde,
..Alnimi seccademde yeterince tutamadim diye..
..Elimi dua icin acamadigim gün ve gecelere..
..Utaniyorum, Rabbimin ve Resulünün (s.a.v.) adini yeterince anamadim diye..
..Yemek yerken, ac kalanlari hatirliyamadigim günlere..
..Bir kac hurma ile doyan Resul-i Ekrem'i ve Ashabini bilince..
..S1k1ntiyi dert ettigim "s1k1ntisiz" halime..
.."S1k1nt1 nedir, bilmedik ki.." gercegini bilince hemde..
..Sükretmeyi unuttugum anlara, acziyetime..
..Her seye utaniyorum iste..
..Kusursuz ni'metlerle yasadigimiz icin sükredecegimize,
..Ni'metleri görmeyen körlerden oldum diye..
..Utaniyorum, her yeni bir kiyafet aldigimda,
..Senelerce ayni kiyafetiyle dolasanlari göremedim diye..
..Utaniyorum aynaya her bakisimda..
..Kusursuz yaratildigimizi farkedemiyoruz diye..
..Utaniyorum, bilmediklerimi simdi bilmeye,
..Görmediklerimi simdi görmeye..
..Cok utaniyorum Allah'im.!
..Senden bir sey istemeye..
..Derim hep, "istemek" benden, vermek "isteme hissini verenden" diye..
..Simdiye kadarki hicbir istegimi bu kadar eziklikle istemedim..
..Rabbim, dünyada utandim, Ahirette utandirma..
..Huzurunda utandirma...
..Yine de utaniyorum isterken..
.."Ben layk miyim diye..
..Ilahi, Sen icleri en iyi bilensin..
..Affet, merhamet et..
..Azabindan koru..

keramet

Bayezid-i Bistâmî şöyle anlatır:
Birgün Dicle nehrinden karşı tarafa geçecektim. Yanına varınca Dicle'nin iki yakası, bana yol vermek için birleşti. Derhal kendimi toparladım ve Dicle'ye şöyle dedim:
"And olsun ki, ben, buna kanmam. Zîrâ sandalcılar bir adamı yarım akçeye geçiriyorlar. Ama sen, otuz senelik amelimi istiyorsun! O hâlde mahşer için hazırladığım amel-i sâlihlerimi aslâ burada yarım akçeye verip ziyan edemem. Bana Kerîm lâzım, kerâmet değil!"
HİSSE:
Nefse hoş gelen bir fiil olarak kerâmet, gerçek Hak dostlarının büyük bir hassâsiyetle üzerinde durdukları bir meseledir. Zîrâ kerâmeti bir kenara koyup bir anlık zorluğa katlanmanın bedeli, ya geçici bir yorgunluk ya da üç-beş kuruş masraf veya kulların gözüne meçhul kalmaktır. Ancak kerâmete sarılmanın bedeli ise, bazen o âna kadar yapılan amel-i sâlihlerin tamamıdır ki, bu insanı yüceliklere eli boş götüren bir gönül iflâsıdır. Onun için bütün ârifler, Hakk'ın murâd etmesi müstesnâ, halkın rızâsını ve takdîrini kazanmak demek olan kerâmete aslâ meyletmemişler, dâimâ Kerîm olan Mevlâ'nın rızâsını tahsîle gayret etmişlerdir.
Bu meyânda evliyâullâhın büyüklerinden Sehl bin Abdullâh et-Tüsterî, ne güzel buyurur:
"Kerâmetlerin en büyüğü, kötü huyları, iyi huylarla değiştirmektir. Üstelik bazı kerâmetler, ağlayan çocuklara oyalansınlar diye verilen bir oyuncak gibidir. Bunu velîler değil, ancak gaflet erbâbı arzu eder. Onlar bununla oyalanır ve nicelerini de oyalarlar."
Onun için her dâim en mühim mesele, Cenâb-ı Hakk'ın:
"Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" (Hûd, 112) buyruğunu îfâdır.

ZİLHİCCE NİN 10 GÜNÜ 29 kasımda başlıyor

Kur'ân-ı Kerim'de Fecr sûresinde "Ve on geceye yemin olsun." ifadesinde kastedilen on gece bazı kaynaklara göre Ramazan ayının son on günü veya Muharrem'in ilk on günü olarak belirtilse de genel goruş, bu mubarek on gunun Zilhicce ayının ilk on günü olduğudur.

Kamerî ayların onikincisi olan Zilhicce ayı, Islâm'ın beş esasından olan hac ibadetinin yerine getirildiği aydır. Bu mubarek ayın 1'inden 10'una kadar olan zaman dilimi "leyali-i aşere", yani on mübarek gecedir. 10'uncu gun ise Kurban Bayramının ilk günüdür. Peygamber Efendimiz (sav) bugünlerin önemini şöyle ifade ediyor:

"Salih amellerin Allah'a en ziyade sevgili olduğu günler bu on gündür! Ondaki her bir günün orucu bir yıllık oruca (sevapça) eşittir. Ondaki bir gece kıyamı (ibadetle ihya edilmesi) Kadir gecesinin kıyamına (ihyasina) eşittir."

Peygamber Efendimizin zevcesi Hafsa (r.a) diyor ki:

"Resulullah (sav) dört şeyi terk etmezdi: Aşure günü orucu, Zilhicce'nin on günü orucu, her ay üç gün orucu ve sabahın iki rekât sunneti."

Ebu'd-Derda (r.a) Zilhicce ayının önemini şöyle anlatıyor: "Zilhiccenin ilk 9 günü oruc tutmalı, çok sadaka vermeli, çok dua ve istiğfar etmelidir. Çünkü Resulullah (sav):

"Bu on günün hayır ve bereketinden mahrum kalana yazıklar olsun" buyurdu.

Zilhicce'nin ilk dokuz günü oruc tutanın, ömrü bereketli olur, malı çoğalır, çocuğu belâlardan korunur, günahları affedilir, iyiliklerine kat kat sevap verilir, ölüm anında ruhunu kolay teslim eder, kabri aydınlanır, Mizan'da sevabı ağır basar ve cennette yüksek derecelere kavuşur." (Sir'a)

Allah indinde Zilhiccenin ilk on gününde yapılan amellerden daha kiymetlisi yoktur. Bugünlerde tesbihi (Subhanallah), tahmidi (Elhamdulillah), tehlili (La ilahe illallah) ve tekbiri (Allahu ekber) çok söyleyin! (Abd b. Humeyd, Musned