31 Mayıs 2009 Pazar

Ya göründüğün gibi ol ya olduğun gibi görün

Çok ağır bir öğüt bu günü yaşayan insanoğluna hem özgürsün hem hemde okadar kalpten bağlısınki tezat değilde nedirki olduğu gibi görünmeyen şirinlik abidelerine binbir pohpoh binbir naz ile yaşayan insanoğluna hem yeri geldiğinde insanları ezip sindirip hem külkedisi formatına bürünüp rolkesenlere ,çaresizi oynamak ,güçlü bir orman kralı olmak ,sahi gerçekte kim olduğunu bilemeynlere siz kimsiniz artık maskenizi bile karıştırdım siz gönlünüzü anlattığınıza bağladığınıza eminmisiniz insanları yargılarken neye göre yargılayıp hüküm verdinizde boyunlarına yağlı ipleri geçiriverdiniz ,karşınızdakini eleştiri dozunu dibe vurduruken o an aynaya sizde baktınızmı gerçekten ruhunuz rahatmı gördüğünüz görüntüden ama şu bir gerçek siz göründüğünüz gibi olmakta çokta başarılı değilsiniz,sizin göründüğünüz gibi olmak için fırınlarda ekmek bırakmamalı, okumanız gerekenleri o ekmeklerle sindirmelisiniz yoksa hiçde çekilir insanlar değilsiniz süslü boyalı olmak özenilmek beğenilmek yok be bunlar değil arınmak lazım kendini bulmak kimsen o olmak çıkan sonuçtan memnun değilsen birazda iman lazım ama birde kimsenin imanına karışmamak lazım kantarın topuzunu kaçırdığın anda kendini bilmek lazım yok ama haklısın kaçırdığını anlayacak kapasite olsa, bide gayret olurduki kaçmazdı zaten.sende haklısın en iyisi sen hiç birşey olma benim hayatımda ne görün ne ol hadi eyvallah :)

Pazar karmaşa günleriymiş zaten sevmezdim :(

Bazen günler ,hayat karışıyor doğru düşünmek zorlaşıyor nasıl kurtulmalı diyor insan en zoruda insan eline muhtaçlık sanırım ,yada güçsüz kolsuz kanatsız hissetmek ,şuanda karmakarışık hissediyorum sanırım yorgunluktan sinir zafiyeti geçirmekteyim yada fazla insan görmekten olabilirmi acaba ,olurum ben arada insan perhizi lazım heran çalışmak heran insan görmek karmakarışık olmama sebeb yada bugün dayımı görmem onunla ilgili bir durum beni alt üst etti bilmem belkide insanın ne olursa olsun ilk eşiyle ölmesi gerektiğini düşünenlerden olmak istiyorumdur önceki yüzyıldaki bağlılıkları ,biri vefat ettiğinde haftasına yada ayına oda dayanamadı onsuzluğa sebebsiz gitti denilmektir özlemim .Ne bileyim niye değiştik bukadar sevgizilikmi itiyor böyle durumlara evet aynı evde ayrı yaşamlar sevgi hasretini tetikliyor genelde toplumda gördüğüm durum ben işlerden çok bunaldım arakadaşlarla çıkıyorum dinlenmeliyim diyen babalığını atalığını unutmuş çocuk ruhlu beyler,eşim benle yaşamdan haz almıyor diyen ve dışardaki haram bakışlarda sıcaklık arayan hanımlar ortada olanların olduğu çocuklar geleceğin nesli ALLAH aşkına hangi işi yönetmektesiniz sabancı yada koçtan dahadamı meşgulsunuz evleriniz aileleriniz eşleriniz dağılmakta haberiniz olsun yeni nesil çok farklı bir boyut değiştiriyor ellerinizi eşlerinizden gözlerinizi yavrularınızdan ayırmayın güven ve huzur verin nefes olun can olun birbirnize iş işten geçmeden başka bir hanım elinizden eşinizi alıp söz sahibi olmadan size söz söyeleyemeden başka bir bey eşinizi almadan çocuklarınız yuvalarından mahrum kalmadan artık dur demelide bu hayatı bir yerinden kurtarmalı acaba çokmu geç kaldınız çocuklarınızı çoktandırmı üzdünüz neden suçladın hanımını şimdiki hanım sana ondan dahamı iyi bakar diye düşündün seni kopardıklarını hesap etmeden ya senin kıyamadıklarına yavrularına hangi eller uzanır sen onları korumadığın zamanlarda ah ömrüm daha neler görürüm kimbilir, savaşmış verdiğimiz, ben nefesim diye düşünürken ,barış çok uzaklarda ,yarınlar sisli, gökyüzü kapkara, çocuk feryadı, bu karmaşada bembeyaz çiçek bekler ahmak bir insan .

30 Mayıs 2009 Cumartesi

cumartesi

Dünyada kim kalbinizde sevgi olarak yüceltir ve sevginizi içinizde coşkun yaşar vede benim gibi abartırsanız bir yumruk mesafesinden çıkarsınız ve sevdiğinizden yediğiniz yumrukla kendinize gelirsiniz :)ama iyi de olur iyikide gelirsiniz demekki neymiş kural bozulmamalı mesafe korunmalıymış olsun önceki kadar incinmediğim için bile mutluyum boşver ben neleri görmüşüm sorun değil dedimya rabbim kural koyucudur şaşıranı düzeltir sen beim sevgimden daha üst kimi koyarsaan ben onu kalbinden çıkarırım kusurlarını kırıcı tarafını gözteririm sana ben artık akıllandım hatun milleti önce rabbimi sevdiğimi hiiiç unutmamalıyım :)sizde unutmayın sakııııın . Gelelim cumartesi günümüze bugün sabahtan bağ evine gittik elti kuşumla eşim oğlum abim çoook işler halledildi bugün nane ektim yarın için maydonoz ve sebze yeri hazırlıycam inşallah tabiki herkesin yardımıyla yoksa bende nerde o marifet abim kendi yerlerinde naneyi toplanması gerektiğini söyledi toplandı seçilip otlardan temizlenmesi lazım ben akıllı tektek koklayıp ayırabildim şükranada sen benim seçtiklerimi tekrar gözden geçirsen iyi olur sanırım ben çok nane attım dedim güldü bide söylüyosunya diye ,eee haşhaş tarlasını görüp ayyy ne güzel laleler diyen biri için çokta garip bir durum değil :)abim hala aklına gelince söyler güleriz he birde adamın şeftali ağacını aaa ne güzel badem deyip toplayıp yemişliğim vardır :)yani süper anlarım bağbahçe işinden, ama bu günümede şükür çocukluğunda sokakta oyun oynarken gidip üstüm toz oldu elimi yüzümü yıkamalıyım üstümü değişmeliyim diyen ,teyzesi kendisinden 3 yaş büyük çocukluk arkadaşı olan çamurdan evler bebekler ekmekler yapan ,oysa elinin ortasına çamur geldiğinde gidip elini yıkayan toz topraktan asla haz etmeyen biri için gidip bahçede severek toprakla çok olmasada uğraşabilmek büyük gelişmedir. Eşim öğle sonu bize katıldı bahçemize kürek, tırmık, el arabası ve mangal almış evdekinin aynısı :)küçükte bir prefabrik klube almış darsı geçek eve inşallah bugünden evin ilk olarak mutfağını hayal ettim neden diyede düşünmekteyim arada elti kuşlarımada böyle işlerde mesela büyük yerden camlı muhteşem evler görüp aman onun silmesi zordur diye hemen hayal kuararım hergün elindebez sil zor iş derim öyle evin olsa cam silmeyede yardımcın olmazmı zaten diyenlerede ruhumda bir külkedisi durumu var sanırım der güldürürüm evinde mutfağını ilk düşünmem bundan sanırım hep işlerimi kendim yapıcam yokya böyle hayat delilik aman başkada bir işimiz yok ne yapalım seviyoruzki böyle diye düşünmekeyim yaşlandığımızda nasılsa yardımcı olur şimdiden olmasın ferah büyük hayallerimdeki mutfağı yapmak istiyorum bu sefer bu evi bağevimiz şehirdışında sakin biryerde ve en büyük hayalim düzgün büyük ferah bir ev misafirlerimi ağırlayabileceğim gönlümüzce tertemiz bir yaşam ve bahçesinde abisiyle oyanayan küçük bir kız çocuğu babasıyla balkonda çayımızı yudumlarken onları seyretmek :)amiiiiin rabbim beni okuanların hayırlı dualarını kabul etsin inşallah içinde benim dualarımıda amiiiiin .

29 Mayıs 2009 Cuma

şirinlik muskası:)

kusura bakmada umrum değilsin.

İnsanların özgürlük adına saygısızca yaptıklarına karşıyım ağza alınmayacak çirkinliklere karşıyım ,bazı çevrelere şirin olayım diye kendisini çiğneyenler pohpohlanmaktan hoşlananlara karşıyım ruhunu anlamaya çalışan biriyim yel nerden eserse o tarafa meyledenlere dedikleriyle yaptıkları birbirini tutumayanlara karşıyım bir tarafı şirin görüp doğruyu söyleyene haketmediği şeyleri düşünmekle kalmayanlara karşıyım bir guruba bağlı değilim o kişinin fikrini savunmadığım için beni yobaz ilan edenlere karşıyım beni tanımadan hüküm veren sevdiklerime karşıyım herkes aynı imkanlarda olmaz yaşamdan haberi olmayan ben ben deyip yaşamda daha acıyı görmeden arabesk davranan sonra senin derdinde kenara çekilenler aslında kendini ruhunu çözmemişlere karşıyım bak ne kadarda çokmuş daha sayfalarca yazarım yazmakta ne var demi önemli olan ne biliyormusunuz hangi tarafta olduğun değil ne kadar samimi olduğun yönün neresi yoksa senin ne tarafta olduğun özgürüm hakılıyım mazlumun yanındayım palavrası savururuken ağzından hınç öfke ve garezle akıttığın salyadan belli ne renk olduğun umrumda bile değil ben doğruyum eğryim seni ilgilendirmez sen sadece paşa paşa saygılı olacaksın evet burası bizim yurdumuz sende ister bizden ol ister görünmeyen yüzünden ol umrumda bile değilsin .o senin düşündüğün gibi hedefte oldukların gösterildiklerinden değil kim oldukları artık malum kişiler yüzünden gittiler sonsuzluğa yine senin düşündüğün gibi de değil asıl mesele aman sevgi böceği olalaım sevelim sevilelim demekten gerçekleri görmediğinizden algınızda problem var .neyse çirkinleşmeden gitmek vakti istediğiniz düşünün özgürsünüz nede olsa istediğniz kadarda hedefçi ilan edin dedimya umrum değil beni yaradan biliyor neyi ne niyete yaptığımı hem dünyalık hem ahiretlik terazim yokki sen iyisin sen kötüsün ayrımı yapabilecek cahil cesaretim olsun sizden hoşgörüde istemiyorum artık herkes rengini belli etsin .

28 Mayıs 2009 Perşembe

mutluluğun formulü:)


Kahvede sohbet eden adama arkadaşları:
''Senin Aile yaşantına hayranız, eşin ve çocuklarınla çok mutlu bir yaşantın var. Karının bir dediğini iki etmiyorsun. Bu mutluluğunun sırrını bize de anlat yoksa pısırık olduğunu düşüneceğiz.'' derler.

''Kısaca anlatayım ...'' der adam.

''Düğünümüz bittikten sonra karım kendi atına, ben de kendi atıma bindik, evimize doğru gidiyoruz.
Benim bindiğim atın ayağı takıldı ve sendeledi.
Karım eğildi ve benim atıma 'Bir' dedi.
Biraz daha ilerledik ve benim atımın ayağı tekrar takılıp tökezlediği zaman, eşim tekrar eğilip atıma 'İki' dedi.
Az sonra atım tekrar aynı şekilde tökezleyince eşim atından indi ve at'a 'Üç' dedi ve çeyizinden tabancasını çıkartıp atımı alnından vurdu.

Ben şok olmuştum ...
Eşime bir hışımla çıkıştım ''Yazık değil mi ata, neden vurdun kadın, manyak mısın sen?'' diye bağırdım ...
Karım arkasını döndü ve bana 'Bir' dedi.

Ve o günden sonra karımın bir dediğini iki etmedim

GÖNLÜ GENİŞ VE RUHU GEZGİN SUFİ MEŞREPLİLERİN KIRK KURALI


Birinci Kural : Yaradanı hangi kelimerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Allah dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç
içindesin çoğunlukla. Yok eğer, Allah dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
İkinci Kural : Hak Yolu’nda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil!
Üçüncü Kural : Kuran dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonraki batıni mana. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
Dördüncü Kural : Kainattaki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, O’nu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa, sonsuza dek O’nda kalır.

Beşinci Kural : Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. “Aman sakın kendini” diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği : “Bırak kendini, ko gitsin!” Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!

Altıncı Kural : Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.

Yedinci Kural : Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat’i keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.

Sekizinci Kural: Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilir.

Dokuzuncu Kural: Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.

Onuncu Kural: Ne yöne gidersen git, -Doğu, Batı, Kuzey ya da Güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olark düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.

On Birinci Kural: Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Senden yepyeni ve taptaze bir “sen” zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.

On İkinci Kural: Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.

On Üçüncü Kural: Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.

On Dördüncü Kural: Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir” diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?

On Beşinci Kural: Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldur. Tek tek herbirimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.

On Altıncı Kural: Kusursuzdur ya Allah, O’nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir
şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir.
Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin.

On Yedinci Kural: Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil, kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.

On Sekizinci Kural: Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil, bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara; dışında, başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir. Başkalarıyla
değil, sadece kendiyle uğraşan insan, sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır.

On Dokuzuncu Kural: Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.

Yirminci Kural: Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.

Yirmi Birinci Kural: Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle yapardı.
Farklılıklara saygı göstermemek, kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.

Yirmi İkinci Kural: Hakiki Allah Aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdi mi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaprsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.

Yirmi Üçüncü Kural: Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki, ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz. Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne tefritte.
Sufi daima orta yerde...

Yirmi Dördüncü Kural: Madem ki insan eşrefi-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.

Yirmi Beşinci Kural: Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.

Yirmi Altıncı Kural: Kainat yekvücut, tek varlıktır. Herkes ve herşey görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının, hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir.

Yirmi Yedinci Kural: Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır. Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır. Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse,
dünya değişir.

Yirmi Sekizinci Kural: Geçmiş, zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Geleck ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu an’ın hakikatini yaşar.

Yirmi Dokuzuncu Kural: Kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten, “ne yapalım kaderimiz böyle” deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.

Otuzuncu Kural: Hakiki Sufi öyle biridir ki, başkaları
tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.Sufi kusur görmez. Kusur örter.

Otuz Birinci Kural: Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık; kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp... Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise, ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.

Otuz İkinci Kural: Aranızdaki bütün perdeleri tek tek kaldır ki, Allah'a saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama
kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma.
Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma! İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!

Otuz Üçüncü Kural: Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.

Otuz Dördüncü Kural: Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.

Otuz Beşinci Kural: Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Allah'a inanmayan kişi ise içindeki inananla. İnsan-ı Kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.

Otuz Altıncı Kural: Hileden, desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, zarar vermek istiyorsa, Allah da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar, o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan!

Otuz Yedinci Kural: Allah kılı kırk yararak
titizlikle çalışan bir saat ustası gibidir. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.

Otuz Sekizinci Kural: “Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?” diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.

Otuz Dokuzuncu Kural: Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz, her şey yerli yerinde kalır, merkezinde... Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz. Ölen her Sufi için bir Sufi daha doğar.

Kırkıncı Kural: Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. AŞK’ın hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

mail paylaşımı


Duman adlı grup yeni albümündeki rezil parçasında İhlas Suresi Lem yelid velem yûled okunuşlu 3. ayetini; şarkıda "lem yelid velem löp yutar" şeklinde okuyarak açıktan dalga geçiyor.

Lütfen tepkisiz kalmayalım. Hem mesajı ileterek bilinçlenmeyi sağlayalım, hem de yetkili mercileri bilgilendirerek bu rezilliği durduralım.

Allah ahirette "Ey Kulum! Kitabımla dalga geçildi, buna karşılık sen ne yaptın?" diye sorduğunda; Ey Rabbim; ben gücümün yettiğince doğrunun yanında durdum ve onları engellemeye çalıştım diyebilelim.

Bilinir ki; Nemrud, Hz.İbrahim'i ateşe atıp yakmak istemiş tir. Kocaman bir ateş yakılır, alevler göğe yükselir. Küçücük bir karınca su taşımaktadır. Ona sorulur; ne yapıyorsun diye. O küçük karınca der ki; yanan ateşi söndürmek için su taşıyorum. Ona denilir; ama senin taşıdığın su onu söndürmez. Karınca şöyle cevap verir; Biliyorum, ama birincisi ben Hakkın yanında bulunarak tarafımı belli ediyorum ve elimden geleni, gücümün yettiğini yapıyorum.

Kutsalı olmayan kutsala saygıyı bilmez. Bunu yapanlar bilmiyorsa, kutsalımıza karşı hassasiyetimizi başkasından beklemeden biz korumalıyız.
Durumu düzeltmeye ve yapanları boykota tüm duyarlı Müslüman Kardeşlerimi davet ediyorum.

(Bahsi geçen ayet İhlas Suresinin 3.Ayetidir ve Anlamı: O(Allah) doğurmamıştır, doğurulmamıştır.)


HERKESE MUTLU BİR GÜN DİLERİM :)

yorgun yoğun geçen dünün ardından bugün hafif grip olarak kalkmış bulunmaktayım yine yoğun bir gün öğle sonu samsuna taşınacak komşumuza hem doğumgünü hem gülgüle git oturmasına gidiyoruz:)komik bir cümle evet ama acelem var :)düşünemedim daha mantıklısını siz bulun hatun milleti akşama elti kuşlarla hamam sefası var havzaya yol alacağız ama benimm acilen çarşıya gitmem lazım .dün gelen kargodan çıkan elbiselerden bir ve pantolon çoooook büyük çıktı tabi ben inanamadım genelde hep küçük gelir bana herşey :)hemen iade etmek lazım neyse hiiç üzülmedim hatta mutlu oldum bunda 3 yıl önce küçük gelebilecek elbisenin şimdi büyük gelmesi süper birşey ah ah sözümdeki gibi incecik olsam :)hayali bile güzel be kızlar he dün akşama kadar gelen kargolara kapı açtım 1 zil sakineciğimin postasıydı şaşkın ve hayretler içinde 2. paket lahana kapsuluydu fatmacım kızdı ama artık siperiş vermiş bulundum o sonuca hazırladı en azından :)yaaaaaaa kızma fatmacım valla söz bidaha sorup sipariş vercem :) 3 zil elbiselerin olduğu paketti misafirlerin yanında telef oldum gizlice gidip hepsini denedim valla :)işte böyle bir günü uğurladım ve yeni güne merhaba dedim şimdi dükkan için yemek vakti herkese güzel bir gün diliyorum muhabbetle ve muhammedle kalın .

26 Mayıs 2009 Salı

POSTAAAAAAAAAAAAA:)

şuan misafirim gelmek üzere ama teşekkür etmem lazım sakineciğim bana izmirden gönlünün güzellikleriyle dolu bir posta yollamış çok teşekkür ederim kelime yetmez anlatmaya güzel yüreğine sağlık canım sevgilerimi öpücüklerimi yolluyorum .

25 Mayıs 2009 Pazartesi

Yaşasın sağlıklı hayat:)

3. haftamızdayız neyinmi :)Sabah saat 8:30 da başlayan yürüyüşümüz 10 olduğunda bitiyor.okadar mutlu 2 hafta geçirdimki resmen hayatım düzene girdi.Kendim için mutlu olduğum birşey yaptım en sevdiğim aktivitedir yürüyüş bu yüzden kim yürüyoruz dese takılıyorum artık sabahları ayşe ablamla (karşı komşum)akşamları annemle maksat güzel tertemiz hava almak nefes almak yalnızım evde eşim ve oğlum dükkandalar geç geldikleri içinde yemeklerini göderince işimde yok iyi oldu benim için fazla oksijenden aburcuburda istemiyor canım iyi oldu :)zaten vakitte kalmıyor fazla tvde seyretmiyorum ,tüm zararlılardan kurtuldum:)inşallah uzun sürerde sağlıklı bir kiloya erişirim okuduğum tüm yararlı bilgileri değerlendirip hayatıma geçiriyorum dur bakalım sonunda ne olacağım mutlu bir insan evet herkesede çevresindeki imkanları değerlendirmesini öneririm daha önceden yürüyüşe bile gitmeye çekinirdim merkezde oturyordum herdakika hareketli biryerdi hiçde canım istemesdi şimdi daha şehrin dışında ferah bir ortamdayım ve mutluyum yürüş sonunda aştığım diğer konuda parkların yanına yapılan aletlerde çalışmaktı bunuda ayşe ablam sayesinde aştım ve bayıldım çok zevkliymiş tabiki edeb dairesinde zaten uzun giyim kuşam ve kimsenin olmadığı yerde rahat oluyor .Ayşe ablanın dediği gibi bu yaşta değerlendirmessek ilerde fizik tedavide yaptıracaklar neden imkanlar varken yapmayıp muhtaç duruma düşelim biraz gayret ve gıdaya dikkat tek çözüm bu bilinç kazanmalıyız bu gençliğin birde yaşalmışlığı var herkese sevgiler.

24 Mayıs 2009 Pazar

RÜYALAR GERÇEK OLSA :)

Yine bir rüya ama çoook güzeldiiiii:)aslında rahmani olmayanlarına pekte itibar etmem ama bu bambaşkaydı çok huzurlu tertemiz stresten uzak ,duru bir selda vardı tıpkı annemle yaşadığım zamanlardaki gibiydim sorumluluk ve sorun yoktu düşüncelerim arınmış eşimle hayata yeni başlıyorduk yılgınlık bitkinlik yoktu kısaca nefes aldım rüyamda ve anladımki hayatı nekadar kasarsan oda seni sıkıyor relax hanımlar bundan sonra duru günlerime dönüyorum dünyayı sırtımdaymış gibi yaşamak yok rabbim herşeye kadirdir tıpkı annem varmış gibinin anlamı hayat nasılsa benim elimde değil bu güvenle huzurla teslimiyetime geri dönmek özgür olmak istiyorum rabbim herşeyin sebebi sensin teslimim söz veriyorum artık birşeyleri ben yapabiliyormuş isyanına son verip bu bilincimi kaybetmemek için elimden geleni yapıcam senin istediğin gibi bir hanımefendi olmaya gayret edeceğim gayret evet amalar yok isyan yok inşallah .Hanımlar bu ara nette alışveriş tam gaz devam etmekte bahar ve yaz için hazır gibiyim sadece ayakkabı çanta için dolaşmak lazım siparişlerim gelince dahada mutlu olacağım tüm günün parasını eşim duymasın kıyafete gömdüm artık kaç sene uğraşmam alışverişle allah bilir işte benim tek hatam kendimle fazla uğraşmamak büyüyen işler yüzündende bunalıma girmek artık herkes kadar değerliyim bunu bilip farkındalıkla yaşamak istiyorum herşeye değeri kadar önem vermeli insan yoksa nefes almak zoooooor bu yüzden derimki kendinize iyi davranın yenilenin hazırlıklı olun herşey için ki şükrünüz artsın kabuğunuzda bir yaşamın ne size ne çevrenize bir faydası olmuyor çenemi toparlayıp gitme vakti herkese selamlar sevgiler :)ben çok mutluyum dilerim beni okuyan herkeste çooook mutlu olsun tüm dualarınız kabul olsun rabbim hepinizi korusun güzel rüyalar görün :)

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Hayırdr inşallah

öğle uykusuyla ikindi birleşirse korku ve ter içinde bir rüya ders olur insana telefon çalar, hatun kişi kalkar dili dolaşır konuşamaz bile telefonda, uçurum benzeri bir yükseklikten sonsuz ve dönüşsüz biryere düşmekten kurtulması güç olmuştur, sonunda kendisini bir kız ve son model bir araba kurtarmıştır ,anlamlandıramadığım korktuğum bir rüya ,aslında daha çok görsemde ders olsa herzaman isterim bir ihtar gelse hatamın ardından diye, şuan ezan okunuyor belki gördüğüm rüyanın etkisiyle olacak daha dikkatli takipteyim vakti, iyi oluyor sana oh olsun selda :)

22 Mayıs 2009 Cuma

nafi paşam hoşgeldiniz .


Güzel geçen bir akraba günün ardından yorgunluk kaçınılmazdır ve öylede şuan hem huzurlu hem mutluyum rahat ve mutlu birgün geçirdim misaiflerim ve ikramlarım güzeldi şık hanımlarla mutlu sohbetler yaşandı sanırım hepimizin en büyük ortak neşesi çocuklardı nasıl mutlu olmayalımki evin içinde nurlarımız vardı hepsinin ayrı şebekliğine binbir kahkaha eklendi sabahtan hem işlerim bitti ikramlarım hazırdı hemde camlarımı sildim dünyağan yağmurla birlikte sarı bir çamur tabakası kaplamıştı camları tüm evler arabalar sapsarı toz banyosu yaptı balkonumu yıkadım mis oldu heryer :)yukardaki tatlı miniş bizimle olduğu için çok mutluyuz ne kadar özlem duyduğumu anlatmam imkansız çok farklı bir duygu rabbim sağlık sıhhat versin kızım umreye gittiğindede böyle olmuştum demekki neymiş insan yeğenlerinide evladı gibi sevebilirmiş bunuda öğretti bana ona sonsuz şükürler olsun .

21 Mayıs 2009 Perşembe

RUHUM AĞIRLAŞTI

çok değişik birgün yaşadım çok mutlu ve aktif bir girişle başlayan gün sabah sporundan sonra yerini tuhaf ,anlaşılmaz karışık bir ruh haline bıraktı ,annem le kardeşimin yemek davetini üzülerek öğle sonu red ettim niye bilmem başka gün gidelim dedim ruhum daraldı birden yarın misaifirim var biraz yapmam gereken işler var ama elim kolum kalkmadı kısaca ve resmen mutsuzdum niye anlamadım şuan bile huysuz bir durumdayım acaba yaşlanıyormuyum ne :)bu konuda şimdi aklıma geldi gün boyu elti kuşlardan ayrı ayrı kutlama ve hediyeler aldım çok sevinemedim belki yeterince de teşekkür edemedim garip bir şekilde mahcup oldum ben hediye vermekten daha çok mutlu oluyorum bu kesin yarın için duam inşallah misafirlerimide böyle ağırlamam çok ayıp olur ,belki annemin dün babamı rüyasında gördüğünü anlatması mı etkiledi anlamadımki aslında çokda üzülemiyorum bilmediğim bir duygu ama anne sultanın ağlamasına kıyamam melektir ooo gittikçe çocuklaşıyor valla gençleşiyor daha doğru hatun bilgisayarı öğrenmiş çatırçatır kullanıyor şimdi bilgisyar alıcak internet bağlatıcak korkarım blogda açar:)bu gün elti kuşum uşaktan geldi nafimin annesi çok özlemişiz ama nafi paşa bukadar kalabalığın hücumundan biraz korktu ağladı yarın oda gelecek güne diğer elti kuşlarında tam kadro gelmesi duasıyla şimdilik iyi geceler dinlensem iyi olur .ruhuma ne olaki böyle ağır ,nedir taşıyamadığı ,görünmeyen yüklerin altında ezildi ,ömür tükenmekte ama o hala yükünü hazmedememiş ben ben diye zulum etmekte kendine .

İYİKİ DOĞDUM BEN :)


Evet iyiki doğdum iyiki sana kul olarak geldim dünyaya belki şükrüm yetmez ama hatalarımla sevablarımla kulluğuna kabulumden memnunum seni seviyorum Allahım ,yaratmış olduğun tüm güzellikleride seviyorum beni severek okuyan herkseide seviyorum ve onlarında hayatlarında mutlu olmaları için dua ediyorum dua ve muhabbetle .

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Evİnİzdekİ Mİkroplar Nerede SaklanIyor?

Bu aralar hiç birşey yazmak gelmedi içimden nedendir bilmem eşim şehir dışına gitti bende fırsattan istifade bolbol dinlendim:)yemek bulaşık derdi olmadan 2 gün keyfime baktım sabahları karşı kom şumla yürüyüşe başladık parklardaki aletlerde çalıştık ay çok keyifli ve dinlendiriciydi ben yürümeyi çok severim hava güzel olucak rahat bir ayakkabı bol pardesü ohhh ferah ferah yürüyüş yap havalar gittikçe ısınmakta tam zamanıdır kalkın hatun milleti bu güneşin tadını çıkarın:)bu hafta cuma günüm var ev düzenli sadece cam silmek istiyorum gelecek haftada diğer günüm var aldığım gün parsını en sonunda karar verdim dış kapıyı yenileyeyim dedim :)okadar zorlandımki eksik çok para belli hengisini en gerekli diye düşündüm sonunda karar kıldım dur bakalım eşime sormak lazım onla gezelim beğenelim hepinize sevgiler .







Evinizdeki mikropların bulunduğu sürpriz noktaları ve bunlarla ilgili neler yapabileceğinizi öğrenin.


Mizofobiniz mi var?

Kirlilikten korkan bir insan mısınız? Yalnız değilsiniz. Kirlilik korkusu yaygın bir korkudur ve bu korku yoğun programlar temizlik zamanını kısıtladığı, ev işlerini yapmayı güçleştirdiği sürece artmaktadır. Mikropların evinizde nerede olduğunu ve mutlaka temizlemeniz gereken yerleri bilmek bu korkudan kurtulmak için size yardımcı olacaktır.

Sağlıklı yaşam rehberiniz olarak size sunacağımız bu sürpriz noktalar hem temizlik yaparken işinizi kolaylaştıracak hem de evinizde rahatça ve sağlıklı bir yaşam sürmenizi sağlayacaktır.


Mutfak Süngerleri

2007 yılında Uluslar arası Hijyen Konseyi araştırmacıları tarafından yapılan bir araştırmaya göre bir mutfak süngeri her santimetrekare için 134,000 bakteri taşımaktadır. Araştırmacılar Amerika’nın 32 farklı şehrinde 35 farklı evde bakteriler için inceleme yapmıştır.

Peki, süngerleri bu derece pis yapan şey nedir? Süngerleri birden fazla amaç için kullanmak oldukça yaygındır ve insanlar süngerlerini uzun süre saklamaktadır. Amerikan Arizona Üniversitesi’nin araştırmacılarına göre süngerleri uzun süre tutmak bakterilerin üremesine neden olmaktadır. Sünger nemli bir yapıda olduğundan üremek için oldukça güzel bir yerdir. Uzmanlara göre süngerlerde karşılıklı kirlenme söz konusudur.

Çiğ eti kesersiniz ve onu yıkarsınız, daha sonra başka bir tabağı alırsınız ve onu da aynı sünger ile yıkarsınız. Tipik bir süngerden Salmonella (besin kaynaklı bir hastalığa neden olabilir) ve ishal ve karın ağrısına neden olan Campylobacter (Kampilobakter) alabilme ihtimaliniz vardır.

Çözüm: olarak size süngerinizi haftada bir ya da daha sık değiştirmeyi öneriyoruz. Ya da onu düzenli olarak bulaşık makinesine koyun veya onu 15 dakika kadar çamaşır suyu ile ıslatın. Süngeriniz ne kadar pisse, çamaşır suyuyla o kadar fazla ıslatmak verimli olacaktır.


Mutfak Lavabosu

Uzmanlar ister boş olsun isterse bulaşıklarla dolu olsun mutfak lavabosunun mikrop yuvası olduğunu söylüyor. İnsanlar yemeklerini hazırlarken lavaboyu çok fazla kullanmakta ve Uluslar arası Hijyen Konseyi’nin yaptığı araştırmaya göre bu yiyecekler her santimetrekarede 500,000 bakteriden fazla bakteriye sahip olan mutfak atıklarına neden olmaktadır.

Çözüm: Yıkanmış bulaşıklardan kalan sabun köpüğünün bu mikroplarla baş edebileceğini düşünüyorsanız bir kez daha düşünmenizi öneririz. New York Üniversitesi Tıp Merkezi ve Uluslar arası Hijyen Konseyi uzmanları sabunun ya da bulaşık deterjanının lavabodaki bakterileri öldürmeyeceğini söylüyor. Onların önerdiği temizlik çözümü ise çamaşır suyu ve sudur. Mutfak için üretilen temizlik malzemelerini ya da ev yapımı bir çözüm olarak suyun içine dökülmüş bir çay kaşığı çamaşır suyunu yüzeye dökün ve 10 dakika kadar temizleyin.


Musluklar

Hem banyo hem mutfak muslukları mikrop tutucu yerlerdir. Uluslar arası Hijyen Konseyi araştırmasında mutfak musluklarının her santimetrekarede 13,000 bakteri taşıdığı ve banyo musluklarının da her santimetrekarede 6,000 mikrop barındırdığı bulunmuştur.

Çözüm: Mikropları derinlemesine inceleyen Amerikan Arizona Üniversitesi uzmanları muslukları her temizlediğinizde dezenfektan sprey kullanmanızı öneriyor. Araştırmacılara göre mutfakta bu temizlik günde bir kez, banyoda ise en az haftada bir kez mutlaka yapılmalıdır.


Ev Ofisi

Sürpriz: Evinizdeki çalışma ofisleriniz normal işyerlerinden daha da mikropludur. Son zamanlarda yapılmış bir araştırmada, araştırmacılar ciddi cilt enfeksiyonlarına neden olan metisilin-resistant Staphylococcus aureus (MRSA) sayısını saptayabilmek için işyeri ve de ev çalışma ofislerindeki ortalama bakteri sayısını karşılaştırmıştır.

Örnek için 60 ev ofisi ve 91 tane işyeri ofisi test edilmiştir. MRSA 15 ev ofisinde bulunmuş fakat hiçbir işyeri ofisinde bulunmamıştır. Genel olarak, ev ofislerinde işyeri ofislerinde olduğundan daha fazla bakteri bulunduğudur. Ev ofislerdeki ya da çalışma odalarındaki en mikroplu yerler klavye, mouse, telefon ve masaüstüdür. Uzmanlar ev ofislerindeki mikrop sayısının fazlalığını açıklamak için insanların ev ofiste daha fazla yemek yediğini ve çalışma masalarını bakteri kafeteryasına çevirdiklerini söylüyor.

Çözüm: Ev ofislerinizin yüzeylerinde haftada en az bir kez dezenfektan kullanmalısınız.


Klozet

Beklenildiği gibi Uluslar arası Hijyen Konseyi’nin yaptığı araştırmada en mikroplu alanın her santimetrekarede 3,2 milyon bakteriyle klozet (oturulan yeri değil) olduğu saptanmıştır. Yine de bazı uzmanlar mutfağın daha kirli bir alan olduğu konusunda ısrar etmektedir ve mutfak tezgâhında klozetin oturağından yaklaşık 200 kat daha fazla pislikten kaynaklanan bakteri olduğunu eklemektedir.

Çözüm: Klozet mikropları bakteriler bir araya geldiğinde gelişen ince bir tabaka olan biyofilm oluşturmaktadır. Bu filmi klorin çamaşır suyunuz ve su ile temizleyerek mikropların üstesinden gelebilirsiniz.


Banyo Küveti

Siz banyo yaptıktan sonra kalan sabun köpüklerinin küvetinizin temiz olduğunu sağladığını düşünmeyin. Uluslar arası Hijyen Konseyi’nin yaptığı araştırmaya göre küvetinizin giderinin kenarlarındaki her santimetrekarede yaklaşık 120,000 gizlenmiş bakteri vardır.

Çözüm: Küvetinizi sık sık banyo temizleyicileri ya da klorin çamaşır suyu-su karışımıyla temizleyin.


Duş perdesi

Amerika’nın Boulder bölgesindeki evlerde 6 aydan fazla bir süre araştırma yapan ve dört plastik banyo perdesinden biyofilm toplayan Amerikan Kolorado Üniversitesi uzmanları banyo perdelerinde bir araya gelen pisliklerin ve sabun köpüklerinin Sphingomonas ve Methylobacterium bakterileri oluşturabileceğini söylemektedir. Bu perdelerde birçok Sphingomonas ve Methylobacterium bakterileri bulmuşlardır ve her ikisi de özellikle HIV pozitif olan ya da enfeksiyonlara eğimli diğer hastalıkları olan insanların bağışıklık sistemi için tehlikeli bir durum oluşturmaktadır.

Çözüm: Banyo perdesinin düzenli olarak yıkanması ya da değiştirilmesi önerilmektedir.


Islak Çamaşırlar

Mikroplar çamaşır makinenizde neler yapıyor? Büyük ihtimalle diğer çamaşırları da kirletiyorlar. Bir yığın yeni yıkanmış çamaşır oldukça temiz gibi görünebilir fakat gerçekte öyle değildir. Amerikan Arizona Üniversitesi uzmanları Hepatit A gibi bağırsakla ilgili virüslerin yıkama sırasında kirlenmiş çamaşırlardan kirlenmemiş çamaşırlara geçtiğini bulmuştur.

Çözüm: Çamaşır suyu ve kurutma zamanıdır. Uzmanlar çamaşır suyu kullanımının yıkama ve kurutmadan sonra kumaşlardaki bulaşıcı virüslerin sayısını neredeyse %100 azalttığını saptamışlardır. Çamaşırları kurutma makinesine koymanın virüsleri azaltmaya yardımcı olduğu bulunmuştur ve daha sıcak suyla yıkama her zaman daha iyidir. Kalmış mikropları öldürmek için çamaşırları sıcak kurutma makinesine koymak da yararlıdır ve yetişkinlerin çamaşırları ile çocukların çamaşırları ayrı yıkanmalıdır.


Elektrik Süpürgesi

Elektrik süpürgesi temizlik için kullanılır fakat uzmanlara göre elektrik süpürgesi de kirliliğin kaynağıdır. Uzmanlar 30 süpürge fırçasını incelemiştir. Yarısında pislikten kaynaklanan koliform bakteriler %13 de E. coli bulunmuştur. E. coli ishale ve diğer sağlık problemlerine neden olabilir. Koliform bakteriler normalde hastalıklara neden olmazlar fakat sık sık diğer hastalığa neden olan organizmaların olduğu yerlerde bulunurlar. Uzmanlara göre elektrik süpürgeleri mikroplar için yemek yenilen yerlerdir.

Çözüm: Uzmanlar fırçalar için yapılacak fazla bir şey olmadığını söylüyor. Temizlik yaparken önce en temiz olan yerleri süpürün ve en pis olan yerleri en sona bırakın. Bu yolla bakterilerin çok fazla dağılmasını biraz engelleyebilirsiniz. Ayrıca torbasız süpürge kullanıyorsanız süpürdükten sonra ellerinizi yıkayın çünkü süpürgenin haznesinde bakteriler kalmış olabilir.


Yataklar

Uzmanlara göre yataklar ve yastıklar toz yuvaları olabilir ve bakteriler için bir depo haline gelebilir. Yataklarda ayrıca ter gibi insan salgıları bulunur.

Problem nedir? Yatak odaları muhtemelen en büyük alerjik rinit sebeplerinden biridir. Tozdan kaynaklanan alerji de ayrıca bir problemdir.

Çözüm: Yataklarınızın ve yastıklarınızın üstünü yatağınızı koruyabilecek şekilde örtün. Bu yatağınızı tozlardan koruyacaktır. En önemlisi de yatak örtülerini ve yastık kılıflarını düzenli olarak mikropları öldürebilecek sıcaklıkta yıkayın.

12 Mayıs 2009 Salı

Bol hediyeli zamanlar

Dün akşam eşimi yemeğe beklerden geciktin nerde kaldın telefonunda 2 tane misafirimiz var geliyoruz dedi ben bayan panik kim acaba dedim neyse tabakları artırdım sofrayı düzelteyim derken zil çaldı elti kuşumun doğumgünüymüş abim pasta almış orhanda hadi bize dediğinden gelmişler çok sevindim :)sonra mum kalmadığı için kibritle mum pardon kibrit üfledik ve o acımasız soruyu sordum yaş kaç oldu :)muzurum ne yapayım sakın çok yaşlı olduğunu düşünmeyin sadece 1 yaş büyük benden çayımızı içtik halamızın torunu oldu ona isim koymaya gittik tüm ailede genel olaraka veletlerimizin isim koyma faslı eşim tarafından gerçekleştiriliyor oğluşun ismi mehmet emin oldu sanırım ismini sevdi şükran mehmet diye seslendiğinde gülümsediğini söylüyor hayrunnisanın ismi konulduğunda oda gülümsemişti bu çocuklar bi alemler rabbim mutlu huzurlu kendisiyle bir yaşama nasip etsin inşallah eltime küçük şekerlikler aldım bu arada anneler günü ve doğumgünleri sebeb ne olursa olsun rabbimden bol rızık istiyorum helalinden tabi,çünkü hedi almayı insanları küçük şeylerle mutlu etmeyi seviyorum .Anneler gününde karşı komşuma sürpriz yaptık yasinle güzel bir meyve tabağı paekletip kuru bir gül,küçük birnotla kapısına bıraktık sabah ezanında eşi gelmiş kapıda bakmışlar hediye ANNECİĞİM ANNELER GÜNÜN KUTLU OLSUN UBEYDULLAH
Vekili yasin :)bu şu demek oğlu üsküpte üniversite okuyor bu yüzden bizden ona armağan olsun diye düşündük başka çocuğu olmadığından ve güzelliklere layık sevgi dolu bir insan olduğundan ve onu sevdiğimizden mutlu olsun istedik olduda öğle sonu kapımız çaldı böyle bir gülümseme yoktur dünyada ışıl ışıl bir güzellik yasini öptü teşekkür etti ne kadar mutlu olduğunu anlattı en önemlisi dua etti o anda rabbimin kurduğu muhabbet köprüsünü görmek mümkün hediyeleşmeyi neden tavsiye ettiklerini anladım zaten maddi olarak sıkıldığım anlarda en kederlendiğim ya kitap alamamaktır yada hediye :)he bu arada oğlumda gecikmiş anneler günü hediyesini verdi küçük bir kilim almış bende mutfağın tezgah önüne serdim teşekkür ettim :)hediyenin büyüğü küçüğü olmazmış demi ama önemli olan hediye vermeyi öğrensin .hepinize sevgiler

11 Mayıs 2009 Pazartesi

ACİL DUAYA ihtiyacımız var

Canlarım şuan msn de görüştüğüm blogcu arkadaşımın babası ameliyata girmiş sizden ricam bildiğiniz şifa ayetlerini okumanız içinizden geldiği gib dua edin ben sizlerin sayesinde sıkıntılarımı çok çabuk atlatıyorum inanıyorumki arkadaşımızda sağsalim babasına kavuşur dualarınız eksik etmeyin hepinize sevgiler.Rabbim tüm dertlerinizi eksiltsin evinizde berketi ve huzuru daim etsin.

10 Mayıs 2009 Pazar

öylesine

Bu gün anne kuş geldi kardeşimle hediyesini verdik pek makbule geçmiş :)malum kardeşceğizim öğrenci ben aldım 2 tane abla kardeş verdik pek sevindi küçük cadı hadi yırttık diye :)kayınvalidem tüm aile ile dağa pikniğe gittikleri için oğlumla gönderdim babanla elini öpün slm söyleyin dedim :)yani herkes annesiyle kutlamış oldu .çooook kalabalıktı bugün dağdaki piknik ben bu aralar çok hastalandığım için korkumdan gitmedim aslında iyide yapmışım şuanda midemin ağrısı için kaynar su içmekteyim internet bağlantısı olmadığı zamanlarda en çok arkadaşlarımı özledim önceki kadar bilgisyara krizine girmedim çok fazla istekde bulunmadım sırf özlemden dolayı açtırdım ,kendime prensip edinmem lazım perhiz yaptım :)iyi geldi hepinizi çok seviyorum kızlar öpüldünüz:)

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Melekler günü

Her anne olmasada doğurduğu varlığına sahib çıkan ona sevgisini duasını veren her anne melektir elbette ne mutlu benimde meleğim yanıbaşımda çok fazla kıymetini bilemesemde benden vazgeçmeyen ,bana huzur veren dua eden beni ben kabul eden arada,yada her zaman değiştirmeye uğraşan eleştiren :)sürekli koşturan ,yaşamı boyunca mücadele eden ,ben yaşaldıkça onun yaşına yaklaştığımı hissettiğim onun yerinde saydığını düşündüğüm güzel yaratık :)rabbim acını göstermesin her daim yanımda olasın benim ve kardeşimin .seni seviyorum iyiki varsın iyiki hayattasın yaşamın huzurla mutlulukla dolsun güzel annem .Veeeeee sevgili kayınvalidecim iyiki varsın iyiki oğluşunu doğurmuşsun seni seviyorum hadi hadiiii sende beni seviyorsun :)en azından ümid ediyorum :)İYİKİ VARSINIZ tüm annelerin anneler günü kutlu olsun güzel arkadaşlarım hepinizi çok seviyorum sevgiler.