5 Şubat 2009 Perşembe

TINGIR, kerebiç ,dolmataşı:)

kocacık maraştan geldi .Bana hiç anlam vermediği ama kırmayıp aradığı ve bulduğu kerebiç kalıbı ve dolma kapağını getirdi :)niye bukadar sevindiğime kimse anlam veremedi valla bilmiyorum mutfak eşyasına deli oluyorum ama hiçbir mutfağada sığamıyorum doğal olarak kendim mutfağım olsa herşeyin yeri olacak inşallah :)birde kendileri görüp beğendikleri küçük bir kova getirmişler saolsun bizim köydeki tıngırlara benziyor çok şirin ilerde balkonuma kömür koyarım diye geçirdim aklımdan :)şuanda evsiz ortada duran patateslerime evsahipliği yapmaktalar.Eşimin gelmesine sevindim onun çok uzağımda olmasına dayanamıyorum yıllarca çok iş gezmelerinden sonra bir tahammülsüzlük var çok ta isteyerek gönderemiyorum oğlum olmasa daha zor gelirdi iyiki o var aksine onlarda çok seviyorlar gezmeyi :)gezgüçlerim benim

ESMAÜ'L HÜSNA'YLA NASIL TEDAVİ YAPILDIĞINA DAİR

  1. BİYOLOJİ İLMİNİN MUCİDİ DR.İBRAHİM KERİM ANLATIYOR;

    Esmaü'l hüsna'nın tüm hastalıklara şifa olduğunu keşfettim, gözümle şahit olduğum bir olayı anlatayım: Benim yanımda bir arkadaşımın iki gözü iltihap tutmuş,kıpkırmızı kesilmişti.İki elini gözlerinin üzerine koyarak "YA NUR- YA HABİR- YA VEHHAB" Esmaü'l şeriflerini okudu. 10 dakika içinde Allah'ın lütfuyla gözleri eski haline geldi.
    KEMİK HASTALIĞI ----EL KAVİ TANSİYON--------EL HAFIZ DİZ HASTALIĞI------- EL RAUF KULAK HASTALIĞI--------EL SEMİ SAÇTAKİ KEPEK--------CELLE CELALUHU KALIN BAĞIRSAK HASTALIĞI-----------EL NAFi KALP RAHATSIZLIĞI------EL NUR YAĞ BEZLERİ VEYA ÇİBAN--------EL NAFİ KALP DAMARLARININ TIKANMASI------EL VEHHAB AKCİĞER HASTALIĞI-----------EL CEBBAR SİNİR HASTALIĞI---------EL MUĞNİ OMURGA HASTALIĞI---------EL BEDİ BAŞ AĞRISI--------AL ĞANİ SAÇ DÖKÜLMESİ-----------EL KAVİY GUATR--------EL CEBBAR KALP KASLARI AĞRISI--------------EL CEBBAR GÖZ HASTALIĞI-------EL NUR, EL BASİR,EL VEHHAB DAMAR HASTALIĞI----------CELLE CELALUHU GÖZÜN İNCE DAMARLARININ RAHATSIZLIĞI------EL RAUF KANSER-----EL LATİF,EL ĞANİ,EL RAHİM PROSTAT HASTALIĞI-------EL HADİ SİNÜZİT----------EL RAFİ MİDE HASTALIĞI------EL REZZAK BACAK RAHATSIZLIĞI-----EL MUTEAL BÖBREK HASTALIĞI------EL HAYY KARACİĞER HASTALIĞI------EL REŞİD BAĞIRSAK HASTALIĞI-------EL SABUR MESANE RAHATSIZLIĞI------EL BARİ PANKREAS--------EL BARİ BÖBREK ÜSTÜ BEZİ-------EL REZZAK RAHİM HASTALIĞI--------EL HALİK ROMATİZMA---------EL MUHEYMİN GÖZ SİNİRLERİ--------EL ZAHİR

gazzede bir sınıf


ALLAHım onlara güç ver. Ne desem içimdeki yangını anlatamam ne söylesem o küçük yüreklerin dili olmaz acı sadece acı ve çaresizlik var rabbim sen koruyucusun onların yüreklerini ancak sen onarırsın sen bağışlayıcısın affet bizleri hiç bir şey yapmayan seyirci olan bizleri affet demeye utanan bizleri .

Kur'an İle Konuşan Kadın

Tebe-i Tâbiîn neslinden Abdullah ibn Mübarek r.aleyh anlatıyor: Hacca gidiyordum. Irak-Suriye topraklarından geçerken yalnız birkadına rastladım. Selâm verdim; selâmımı "Söz olarak Rahîm bir Rabden selâm sözüdür onların duyacağı" (Yâsîn:58) âyetiyle aldı. "Buralarda ne yapıyorsun?" diye sordum. "ALLAH kimi yoldan çıkarmışsa, ona yol bulduracak yoktur" (A'râf: 186)âyetini okudu. Anladım ki, yolunu kaybetmiş. Nereye gittiği soruma "Bir gece kulunu Mescid-i Haram'dan alıp Mescid-i Aksâ'ya götürenALLAH'ı tesbih ederim" (İsrâ: 1) âyetiyle karşılık verdi. Anladım ki,geçtiğimiz hacc mevsiminde haccını tamamlamış, Kudüs'e gidiyor. "Ne zamandan beri böyle yolunu kaybettin?" dedim. "Tam üç gece (yani üç gündür)" (Meryem: 10) dedi. Yiyecek verme teklifinde bulundum. "Sonra orucunuzu gün batıncaya kadar tamamlayın" (Bakara: 187)âyetini okudu. "İyi de Ramazan'da değiliz" dedim. "Kim ALLAH için nafile bir hayır yaparsa, ALLAH her hayrınkarşılığını verendir, her şeyi hakkıyla bilendir" (Bakara: 158)âyetiyle cevap verdi. "Yolculukta oruç açılabilir" dedim. "Ama orucu tutarsanız, bu hakkınızda daha hayırlıdır" (Bakara: 184)âyetini okudu. Niye benim gibi konuşmadığını sordum. "Ağzından tek bir söz bile çıkmasın ki, yanında onu gözleyen ve o sözükaydetmeye hazır bir gözcü bulunmamış olsun" (Kâf: 18) dedi. "Kimlerdensin?" diye sordum. "Bu konuda bilgin yok (ailemi söylesem de tanımazsın). Sonra göz de,kalb de (görmeden, kesin bilgiye dayalı olmadan verdiğin her hükümden)sorumludur" (İsrâ: 36) âyetiyle cevap verdi. "Hata ettim, hakkını helâl et!" dedim. "Bugün size kınama yok. ALLAH, sizi bağışlasın" (Yusuf: 92) dedi. Deveme bindirip kafilesine ulaştırma teklifinde bulundum. "Hayır adına ne işlerseniz ALLAH onu bilir" (Bakara: 215) âyetiylemukabele etti. Devemi yanına getirdim. Binecekken, "Mü'min erkeklere söyle, bakışlarını sakınsınlar" (Nûr: 30) âyetiniokudu. Gözlerimi çevirdim; binecekken deve ürküp kaçtı, bu arada elbisesi azyırtıldı. "Başınıza musibet olarak ne gelirse, bu bizzat işleyip, onu haketmeniz sebebiyledir" (Şûrâ: 30) âyetini mırıldandı. "Sabret, deveyi bağlayayım!" dedim. "Bu hususta Süleyman'ı anlayışlı ve daha isabetli davranırkıldık" (Enbiyâ: 79) âyetini okuyarak, devemi yönlendirme konusundabenim daha başarılı olduğumu kasdetti. Deveye bindi ve "Bunu bize baş eğdiren ALLAH'ı tesbih ederim; yoksa bunu bizbaşaramazdık. Ve sonunda şüphesiz Rabbimize döneceğiz!" (Zuhruf:13-14) âyetlerini okudu. "Haydi!" diye deveyi hızlandırdım. "Yürüyüşünde (ve davranışlarında) vakur ol ve sesini yükseltme.Seslerin en çirkini, (bağıran) eşeğin sesidir!" (Lokman: 19)mukabelesinde bulundu. Yürürken şiir okumaya başladım. "Kur'an'dan kolayınıza geleni okuyun!" (Müzzemmil: 20) dedi. "Şiir okumak haram değil ki!" dedim. "Bu hususu ancak gerçek idrak ve basiret sahipleri düşünüpanlar!" (Bakara: 269) cevabını verdi. Bir süre gittik; sonra evli olup olmadığını sordum. "Ey iman edenler! Cevabı verildiğinde sizi üzecek meselelerdensormayın!" (Mâide: 101) âyetini okudu. Derken kafilesine ulaştık ve "Kafile içinde kimsen var mı?" dedim. "Mal ve evlât dünya hayatının süsüdür!" (Kehf: 46) dedi. Anladım ki, evlâdı var. İsimlerini sordum. "ALLAH İbrahim'i dost edindi; ALLAH Musa ile konuştu; Ey Yahya,Kitab'a kuvvetle tutun!" (Nisâ: 125, 164; Meryem: 12) âyetleriniokudu. "Ey İbrahim, ey Musa, ey İsa!" diye kafileye seslendim. Nur yüzlü üçgenç "Buyur!" diye çıkageldi. Onlara para verip, "Bununla içinizden birini şehre yollayın! Yemeklerin helâl ve temizolanına baksın ve size bir yiyecek getirsin. Dikkatlidavransın!" (Kehf: 19) dedi. Yiyecek gelince bana, "Geçmiş günlerinizde yaptıklarınızın karşılığında şimdi afiyetle yiyipiçin!" (Hâkka: 24) dedi. Çocuklara, "Annenizin bu durumunu bana söylemezseniz bu yemektenyemem!" dedim. "Annemiz" dediler,"Ağzından Cenab-ı ALLAH'ın gazabını çekecek yanlış bir söz çıkarkorkusuyla 40 yıldır böyle sadece Kur'an'la konuşur." Abdullah İbn Mübarek r.aleyh, bu hadiseyi Kur'an'da her şeyinbulunduğuna delil olarak anlatırdı .ne mutlu keşkelr olmasa iyi böyle bir birikime sahip olmayı istiyorum rabbim seni seviyorum sevdiklerinden olmayı istiyorum cemi cümlemizin inşallah.