26 Eylül 2008 Cuma

EFENDİMİZ S.A.V

Peygamber efendimizin Ahlakını kısa ve öz olarak tasvir etmek için aşağıdaki yazı bir hutbe metninin bir bölümü olarak ADAB (Abdullah Hani) kitabından yararlanarak kaleme alınmıştı. Sizinle paylaşıyorum.

• Bütün hareketleri mutedil, ve ölçülü idi.
• Hızlı yürür akarak giderdi. Yavaş yürür gibi görünürlerdi.
• Luzumsuz söz söylemezdi.
• Güler yüzlü tatlı sözlü idi.
• Kimseye fena söz söylemez, kötü muamele yapmazdı.
• Yumuşak ve alçak gönüllü idi.
• Peygamberliğine mahsuz ciddiyet vekarını ashabıyla arasında duvar yapmamıştı
• Heybetli ve ağırbaşlı idi.
• Gülümsemsi tebessüm idi. O'nunla sohbet eden kimse O'na can-ı gönülden aşık olurdu.
• İnsanların yıkık kalbleri yapmaya, gönüllerini hoş etmeye düşkündü. Üzgünleri teselli etme fırsatını gözler, onları incitmez küçük büyük bütün ashabını arardı.
• Öfkeden bütün gücüyle sakınır, öfkeli iken bir harekette bulunmaktan sakınır, kendine hakim olurdu. Hakka itiraz edilmesinin haricinde öfkelenmezdi. Dünya ve dünyalık şeyler onu öfkelendirmezdi.
• Hiç bir kimse onunla beraber bulunmaktan şikayet etmemiştir.
• Resulullah'ın hüznü daimi, tefekkürü aralıksız idi.
• Rahatı yoktu.
• Zaruret olmaksızın konuşmazdı.
• İnsanları birbirine ısındırır, birbirinden soğutmazdı.
• YARADILIŞ OLARAK YUMUŞAK OLMAKLA BERABER, SALABETLİ İDİ, HEYBETLİ İDİ.
• Her bir toplumun şereflisine ikram eder. Onu onlara başkan yapardı.
• Hiç bir kimseden tebessümünü esirgememekle beraber insanlara karşı daima ihtiyatlı davranırdı.
• Güzel bir hareketi takviye eder. Çirkin bir hareketi kınar, ondan sakındırırdı.
• Resulullah (SAV) Allah'ı (CC) zikretmeden, ne oturur, ne de kalkardı.
• Bir meclise varınca neresi boş kalmışsa orada oturur, herkesin de öyle yapmasını emrederdi. Onunla oturanların hepside kendisinin Resulullah'ın yanında en kıymetli olduğunu zannederdi.
• Sert ve kaba değildi.
• Yüksek sesle konuşmazdı.
• Kötü söz söylemezdi.
• Hata aramazdı.
• Meclisi hilim, haya, sabır ve emanet meclisi idi.
• Üç şeyden kesinlikle kaçınırdı: Münakaşa, çok konuşmak, kendini ilgilendirmeyen şeylerle uğraşmak.
• Konuşmaya başladığı zaman meclistekileri bir hal tutar, sanki başlarında bir kuş varmış gibi hareketsiz kesilirlerdi.
• Her işi mutedil idi. Birbiriyle çelişki arz eden hareketleri yok idi.
• Peygamberliğine mahsus ciddiyet ve vakarını ashabıyla kendisi arasında duvar yapmamıştı.

Hz. Muhammed'in 40 öğretim usulü Hz. Muhammed, evrensel bir eğitim-öğretim sistemi getirmiş ve bütün kalpleri, bütün ruhları, bütün akılları, bütün nefisleri ideal ufka yükseltecek bir mesaj sunmuştur. Sadece O’nun getirdiği sistemdir ki hem ruhu, hem aklı hem de nefsi, yükselebilecek en son noktaya ulaştırmıştır.

Efendimizin
1. Efendimiz, söylediği hakikatleri bizzat yaşayarak hayatıyla göstermiştir.
2. Dinî yükümlülükleri tedrîcî (yavaş yavaş, basamak basamak) bir sistemle öğretmiştir.
3. Öğretmede orta yolda durmaya ve insanları bıktırmaktan uzak durmaya riayet etmiştir.
4. Öğrenenler arasındaki kişisel farklılıkları göz önünde bulundurmuştur.
5. Karşılıklı konuşma ve soru-cevap şeklini kullanmıştır.
6. Yanlış düşünceyi söküp atmak ve gerçek doğru bilgiyi net bir şekilde muhatabın kafasına yerleştirmek için aklî ölçüleri kullanmıştır.
7. Muhataplarına soru yöneltmiş, böylece onların zeka ve bilgi seviyelerini ölçmüştür.
8. Mukayese ve örneklendirme metodunu kullanmıştır.
9. Benzetme ve halk arasında yaygın olarak kullanılan örnekleri kullanmıştır.
10. Anlattığı hususu, elinde herhangi bir şey ile yere ve toprağa çizerek bizzat göstermiştir.
11. Sözle beraber jest ve mimiklerini kullanmış ve el ile işaretlerde bulunmuştur.
12. Önemine binaen, halin mümkün kıldığı bir nesneyi bizzat eline almış, eliyle kaldırmış ve arkasından söyleyeceği hususu söylemiştir.
13. Muhataplarından bir soru gelmeden söze önce kendileri başlamıştır.
14. Muhatabının sorusuna eksik ve fazla olmadan cevap vermiştir.
15. Muhatabının sorusuna, onun ihtiyacına binaen sorduğundan daha fazlasıyla cevap vermiştir.
16. Muhatabını, güzel bir hikmete binaen, sorduğu sorudan daha önemli bir hususa yönlendirdiği de olmuştur.
17. Soru soranın sorduğu soruyu tekrarlamasını istemiştir.
18. Muhatabın aldığı cevabı tekrar etmesini istemiştir. Böylece cevap unutulmayacaktır.
19. Bildiği bir husustan dolayı kişiyi imtihan etmiştir ki bununla doğru cevap vereceği için kişiyi sena etmek, övmek istemiştir.
20. Önünde olan bir olaya karşı susma yolunu tercih etmiştir.
21. Öğretme esnasında meydana gelebilecek imkan ve fırsatları değerlendirmiştir.
22. Latife ve şaka yoluyla öğretmeyi tercih etmiştir.
23. Öğrettiği hususu yeminle tekit etmiş perçinlemiştir.
24. Öğretilen hususun önemine binaen sözü üç kere tekrar etmiştir.
25. Konunun önemini oturuşunu ve duruşunu değiştirerek ve sözü tekrar ederek göstermiştir.
26. Cevabı geciktirerek muhatabın sorusunu tekrar etmesini sağlayarak onu uyarmıştır.
27. Muhatabı intibaha sevk etmek için, onu omzundan veya elinden tutmuştur.
28. Muhatabı teşvik için veya onu sıkıntıya sokacak bir durumdan dolayı, bazı hususların gizli kalmasını yeğlemiştir.
29. Söyleyeceği hususun hafızalarda daha iyi yer etmesi veya ezberlenmesi için, sözü kısa ve öz bir şekilde ifade etmiş, daha sonra ise ayrıntılarına geçmiştir.
30. Cevabın birkaç madde ile verileceği durumlarda önce cevabın kaç maddeden oluştuğunu bildirmek için sayıyı söylemiş daha sonra saymıştır.
31. Va’z etme, nasihat etme ve öğüt verme metodunu kullanmıştır.
32. İnsanların şevklerini kamçılama veya neticesi elem verici hususlardan şiddetle uzaklaştırma (Tergib ve terhib) metodunu kullanmıştır.
33. Kıssa ve geçmiş ümmetlere ve insanlara dair haberlerle öğretme metodunu uygulamıştır.
34. Sorunun cevabının muhatabı utandırma ihtimali olan hususlarda önce nazik bir hazırlık süreci hazırlamış ve soruyu öyle cevaplandırmıştır.
35. Sorunun cevabının muhatabı utandırma ihtimali olan hususlarda üstü kapalı olarak kinaye yoluyla ve işaret ederek yetinmiştir.
36. Kadınlara öğretmeyi ve nasihat etmeyi de asla ihmal etmemiştir.
37. Halin gerektirdiği durumlarda öğretme hususunda azarlayıp paylamayı (ta’nif) ve kızmayı (gadab) da ihmal etmemiştir. Ne var ki onun paylaması ve kızması da merhamet yörüngesinde ve ümmetinin selameti için olmuştur.
38. Talim ve tebliğde, kitabeti (yazma metodunu) da kullanmıştır.
39. Yabancı dilleri (mesela Süryaniceyi) öğrenmesi için bazı sahabeleri görevlendirmiştir ki bu husus da günümüzde dünyanın dört bir tarafında İslam’ın güzelliklerini öğrenmek isteyenlere karşı yapılacak vazifenin çok önemli bir basamağını teşkil etmektedir.
40. Bizzat kendi mübarek zatıyla talimde bulunmuştur.
HAZIRLAYAN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜR EDERİZ şebnem grup