16 Ocak 2009 Cuma

Zaman Paradoksu...

George Carlin Amerika`da 70 ve 80 li yılların bir komedyeni idi. Biraz ağzı bozuk olarak bilinirdi. 11 Eylül den (9-11) ve karısının ölümünden sonra şöyle yazmıştı.

Tarih içinde zamanımızın paradoksunu şöyle sıralayabiliriz :

Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var; daha geniş oto yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.

Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.

Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev gereçleri, ama daha az zamanımız var.

Daha çok eğitimimiz, ama daha az sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama daha az sağlığımız var.

Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz, çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz, çok geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz, çok az okuyor çok fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz.

Mal varlıklarımızı çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.

Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.

Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık. Aya gidip gelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin karşısına geçmekte sorunumuz var. Dış Uzayı fethettik, ama iç dünyamızı edemedik. Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.

Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik. Atoma hükmettik, ama önyargılarımıza edemedik. Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.

Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz. Koşuşmayı öğrendik, ama beklemeyi öğrenemedik. Daha fazla bilgiyi depolamak, her zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz.

Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır. Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir. Bu günler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi yapabilen hapların olduğu günlerdir.

Vitrinlerde her şeyin sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız.

Öyle bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz.

Yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür. Paylaşmak özel ve güzeldir, yaşamı paylaşmak, özel gün ve anları paylaşmak, değer verip değerinizi bilen birileri olduğunu bilmek, onunla paylaşmak ne kadar lüks artık. Onu bulmak ve kaybetmemek, dostluğu, sevgiyi, hüznü paylaşmak, ne güzeldir tüm bunların tarihe karıştığı bir dönemde elde etmek ve yaşamak...



..::sH@DoW::..

GAZZEDEKİ MÜSLÜMANLARA TELEFONLA DESTEK OLALALIM

Geçtiğimiz Günlerde Mustafa İslamoğlu Hilal Tv'de Vahyin Penceresi-Gazze Özel Programında Yaptığı Çağrıda Gazze'li Kardeşlerimizi Aramak İçin Verdiği Numara İle Yeni Bir Kampanya Başlatmış Oldu. Verdiği 8 Haneli Numaradan Sonra Çevirilecek Rastgele 5 Numara İle Gazze'de Yaşayan Herhangi Birisine Ulaşılabileceğini Belirten İslamoğlu, "Arapça Veya İngilizce Bilmiyorsanız Dahi İnsani Diliniz İle Ağlayarakta Onların Yanında Olduğunuzu Gösterebilirsiniz" Dedi. Türkiye'deki Müslümanlar Tarafından Aranan Gazze'liler Gelen Telefonlara Karşı Sevinç Ve Teşekkürle Cevap Verdiler.Telefon Kampanyası Hızla Yayılırken Sadece Türkiye'de Değil Diğer İslam Ülkelerindede Aynı Kampanyanın Başlatıldığı Belirtiliyor. Gazze'yi Aramak İçin Ne Yapmalıyız? 00970828***** Noktalı yerlere tesadüfen ekleyeceğiniz 5 numara ile karşınıza Gazze'li kardeşlerimiz çıkacak.Arapça Veya ingilizce Bilmiyorsanız Gazze'lilere Söyleyebileceğiniz Birkaç cümle şunlar: Hel hünâ gazze? Orası gazze mi? Hel ente filistin ev İsrail? Siz filistinli misiniz yada israilli? Nehnu Asifun cidden, Sizin için gerçekten üzülüyoruz Nehnu ned'u ileyküm kesîran Sizin için çokca dua ediyoruz La e'rifu arabiyyün Ben arapça bilmiyorum Ene türkiyyün Ben türküm ALLAHu hezzemel israil Allah israili hezimete uğratacak Lanetallâhi alel israil Allah'ın laneti israil üzerine olsun İnşâALLAHu gahhara israil İnşâalah israili kahretsin Nehnü acizun Biz aciziz Entüm şehidün Siz şehitsiniz ALLAHu yensurukum Allah size yardımın etsin İnnALLAHe meassâbirîn Allah sabredenlerle beraberdir. www.eminesenlikoglu.org eminesenlikoglu@eminesenlikoglu.org

STRES TEDAVİSİ MÜMİN OLMAKTAN GEÇER

Müminde Stres Olmaz' diyordu bir Psikiyatr.
Cümleyi çok iddiali buldu.
Hz Kur'an Kıssalarına eğildikçe,insanin yasayabilecegi bütün sıkıntıları Nebi ve Rasüllerin yaşadığını gördü. Onlar bütün belâlara ragmen ilahi huzuru yakalamislardi.

Hz Kur'an'a bir de bu gözle bakmaliııydı.Kıssalara göz gezdirdi,çekilen eziyetlere işaretler koydu:

Yusuf (a.s.)
Kardeşlerinin hasedi sonucu kuyuya atılmış,
esir pazarlarinda satılmış,iftiraya ugramış,hapıslerde yıllanmış,babasına-kardeşine hasret kalmış ama yılmamıştı.

Ümidin,tevekkülün ödülü olarak Mısır'a sultan oldu.
'Derdim çok' diyen hangi insan Yusuf (a.s.) kadar belâ çekmiş olabilirdi...?

Yakup (a.s)
40 sene evlat hasretiyle kavrulmuş,ağlamaktan kör olmuş,ümit kesmeden Rabbine yönelmiş,hem gözleri açılmış,hem de evladına kavuşmuştu.

İsa (a.s.)
En yakın talebelerinden biri tarafindan arkadan vuruluyor,ihanete uğruyordu.

Zekeriyya (a.s.)
Kavmi tarafindan öldürülmek üzere kovalanmış,bir ağaç kovuguna sığınmış ama testere ile biçilmekten kurtulamamıştı.Testere ile bedeni biçilen Zekeriyya (a.s.) dan çikan tek ses:
'Huuuu,Huuuu,Huuuu' idi.

Nuh (a.s.)'a öz oğlu bile iman etmemişti...!!!

Lut (a.s.)
Tebliğinde yalnız kalırken,fitne grupları ile işbirliği yapan; ayni yatağı paylaştığı karısıydı...!!!

Meryem validemiz
Tertemiz bir genç kızken iffetine dil uzatılıyordu.İftira ve hakarete uĞrayan Hz.Meryem,
sırlı bir Rasüle anne;gelecek nesillere örnek-mucize bir hanım oluyordu. Kadından Rasül-Nebi yoktu ama Allah (c.c.) Meryem'e Cebrail'ini yolluyor,vahiy Meryem'den doğuyordu...!

Eyyub (a.s.)
Deve- koyun sürüleri sahibi iken ağır bir illetle yatağa düşüyor tüm servetini yitiriyordu.
Etrafında kimse kalmamış,dışlanmış,insanlar iniltilerinden rahatsiz olmamak için Onu karısı ile bir tepe üzerinde yalnız konaklamaya mecbur etmisti.Sabrının ödülü olarak şifa bulan,
70'inden sonra delikanlı gibi ayağa kalkan da yine Eyyub (a.s.) dı...

Musa (a.s.)
Kavmi ile birlikte uzun bir sürgün yaşamıştı.Mutluluklari için çırpındığı kavmi mucizeye şahit oldugu halde iman etmiyor,en zor anlarda Musa'yı (a.s.) yalnız bırakıyordu.


Kainatin Efendisi Hz.MUHAMMED( s.a.v):
Doğmadan önce babadan yetim,
altı yaşında, hem de bir yolculukta anneden öksüz kalmış 8 yaşında dedesini kaybetmiş, tebliğinin ilk yillarında karısı Hz Hatice Validemiz ve amcasının ölümleriyle sarsılmıştı.

Kendi kavmince hakaret-aşağılama- ambargo-dışlanma-taciz edilme vb sıkıntıları çekmekle kalmayıp memleketinden ayrılmak durumunda kalan da O (s.a.v.) idi.

Ömrü savaşlarla geçmiş,buğday bir yana arpa ekmeğine karni doymamişti.
'Ahh Mekke' dediği çok olurdu. Rasül (s.a.v.) gurbette yasamış,gurbete defnedilmişti.

Simdi biz bütün bunlardan sonra halâ
'Moralim bozuk,hayattan zevk almıyorum, stresteyim' mi diyoruz...?

Pes yani!..

Hz Kur'an gibi kitabınız,o kitapta onlarca Rasül ve Nebiniz,
Kainat Güneşi gibi Önderiniz olacak da stresteyim diyeceğiz öyle mi...?
Yakışıyor mu bize...?

Kıssaları yeniden okuyun!...

Tarih okur gibi değil,kendinizi Rasül-Nebilerin yerine koyarak,sahnede başrol oynadığınızı düşünerek,olayların içine girerek okuyun.

Göreceksiniz ne stres kalacak,ne de sıkıntı...

Sabrin,tevekkülün,teslimiyetin eminliği ile huzur müjdesi alacaksınız.

Niye mi bu kadar iddialıyım?

Ben değil,böyle olacağını Hz Allah söylüyor:

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan,canlardan ve ürünlerden biraz azaltma (fakirlik) ile deneriz.(Ey Peygamber! ) Sabredenleri müjdele !

O sabredenler, kendilerine bir belâ geldigi zaman: 'Biz Allah'in kullarıyız ve biz O'na döneceğiz' derler. İşte Rablerinden bağışlamalar ve rahmet hep onlaradır. Ve doğru yolu bulanlar da onlardır.
Bakara-155-157