22 Aralık 2009 Salı
slm:)
21 Aralık 2009 Pazartesi
biz geldik bilal bey ve anneleri selda hanım:)
25 Ağustos 2009 Salı
son durum bir oğlan daha:))
14 Ağustos 2009 Cuma
Bir tatlı huzur almaya geldim :):(
12 Ağustos 2009 Çarşamba
SİNOP TATİLİNDEN RESİMLER
8 Ağustos 2009 Cumartesi
DUA :)
6 Ağustos 2009 Perşembe
Ortaya karışık
3 Ağustos 2009 Pazartesi
slm
1 Ağustos 2009 Cumartesi
Bebişimizi gördüüüüüük:)
26 Temmuz 2009 Pazar
Sinoptan haberler
20 Temmuz 2009 Pazartesi
1 hafta sinoptayız :)
19 Temmuz 2009 Pazar
Mirazcınız mübarek olsun.
İmanın, gaybla imtihan olduğu...
Hayat durur, zaman durur, mekan dürülür...
bi kutlu nebidir, amca kızı Ümmü Hani nin evindeki sıcak yatağından doğrulan...
ve Miraç bir yolculuktur, alemlere gönderileni, alemlerin sahibiyle buluşturan...
Yerler hazır, gökler hazır, melekler muntazır, alem Hatice kadar hüzünlü, Ebu Talib kadar yalnız ve Taif kadar acımasız.
Bir şerefli Nebidir, yaşadığı hüzünlerden doğrulan, hüzün tohumlarında sevgilinin davetini büyüten.
ve bir selamlaşmadır Miraç... Cebrail, Adem, Yusuf, İdris ve Harun ve Musa ve İbrahim...
Esselamü Aleyküm ya Muhammed (s.av) ve bir aleyküm selam verahmetullahtır Miraç.
Ve bir buluşmadır, aşıkun maşukuna adım adım yaklaşması...
Kabe kavseyn kadar, Sidretül Müntehaya kadar..
ve sevenden gelen Ettehiyyatü lillahu vesselevatü vettayyıaeta sevilenden gelen,
esselamü aleyke ya eyyühennebiyy ve rahmetullahi veberaktüh mukabelesidir miraç.
ve Miraç bir mukabeledir.
ve Miraç bir mukabeledir.
..Allah’ım mübarek elçin hürmetine, unuttuklarımızı hatırlat, kaybettiklerimizi buldur, uzaklaştıklarımızı yakınlaştır, yanlışlarımızı doğrulaştır.
Allah’ım; kutlu Nebin hürmetine; yoksulları yoksulluklarıyla, zenginleri zenginlikleriyle güzelleştir, fazileti aramızda paylaştır.
Allah’ım; en sevgilinin hürmetine; yönsüz kaldığımızda yönümüzü, yolsuz kaldığımızda yolumuzu göster.
Allah’ım mübarek Miracın hürmetine; ümit kesilmeyecek merhametinle, bizi, hayatımızı, dünyamızı temizle.
Bizlere senin olan, senden olan, sana olan güzelliği ver.
Amin
Mübarek Miraç Kandilinizi Tebrik Eder,Alem-i İslama Hayırlara Vesile Olmasını Temenni Ederiz.
Miraç ile ilgili diğer yazıları okumak için;
http://www.umutfmforum.com/mirac-kandili-b119.0/
linki tıklayınız.
Biz Hayatı Seslendiriyoz.
http://umutfm.com
www.umutfmforum.com
www.umutcocuk.com
www.umutfm.com umut@umutfm.co
18 Temmuz 2009 Cumartesi
:)
15 Temmuz 2009 Çarşamba
bu ne be heryer kokuyor:)
14 Temmuz 2009 Salı
evimin işleri
12 Temmuz 2009 Pazar
Bizden haberler
düşündüm ne büyük acı rabbim sabır ver nolursun yardım et diye dua ediyorum ,bu kardeşimiz erkenden eşini sevmiş abisinden önce evlenmiş kına gecesi günü vefat etti annesi dünya iyisi tatlı dilli güleryüzlü , tüm kızkardeşleri aynı güleryüze ve tatlı dile sahip iyi insanlar, çok büyük acı iğnelerle uyutuluyormuş bu gün cenazesi varmış defnedildi rabbim sorgu sualini kolay eyle ana babasına şefaat etmesini nasip eyle .
Bu gün erkenden kalkıp kahvaltıyı hazırladım eşim giti oğlum kalksın diye beklerken uyuya kalmışım kalktığımda öğle ezanı okunuyordu :)oğlum çoktaaan gitmişti .Biraz süründüm evde haliyele uyuşmuşum o kadar uyuyunca, eşim tlf aradı piknik ayarlamışlar ben gelmem dedim kabul görmedi yine geçen haftaki yere gitmek zorunda kaldık sebeb çocuklar yüzme dersi alıyorlar hafta sonu onlar yüzerken biz sofrayı hazırlıyoruz geçen haftaya göre çok fazla sıkılmadık zaten yağmur imdadımıza yetişti:)hafta sonu için sinop gezisi planlanıyor abimin minübüsyle gidilecek 6 gün sırf oğlum için gönülsüz gitmekteyim gelince tam gaz evin işlerine kıyıdan köşeden başlıycaz annem destek olurum ben siz ramazan gelmeden başlayın ben yanında olurum orhana gerek olmaz dedi saolsun ,yanımda biri duracak olunca işlerim biterse ramazanı tertemiz geçircez inşallah ,sinop gözümde büyüyor rabbim ağız tadıyla gidip gelmeyi nasip etsin inşallah oğlum deniz istediği için bu eziyete evet diyorum yoksa hiç canım istemiyor evin işleri hep aklımda sanki ev arkamdan geliyor huzurla ne gezebiliyorum ne alışveriş yapabiliyorm kimseye ağzım dolusunca buyrun gelin diyemiyorum kaç senedir boya ve bakım görmediğinden çok kirli ve üzerime çöküyor tertemiz olunca her daim misafir ağırlamak istiyorum hele ramazanda hergün misafirim olsun inşallah öyle güzel geçiyor ramazan sevdiklerimle 2 aile 3 aile güzel ve bereketli geçiyor sağlıklı sıhhatli güzel günler geceler .
6 Temmuz 2009 Pazartesi
yorgun bir hamişten haberler:)
4 Temmuz 2009 Cumartesi
Ben bir meyve canavarıyım:)artık
2 Temmuz 2009 Perşembe
:).
29 Haziran 2009 Pazartesi
Gezgüç gezgüç gezgüç:))
26 Haziran 2009 Cuma
:)))))):((((::))))))):))))):(:)
25 Haziran 2009 Perşembe
23 Haziran 2009 Salı
:)
21 Haziran 2009 Pazar
bayan şuursuz:)
.
Not.dün birde müjdeli haber aldık ortanca eltim 3 . hamile :)rabbim olmayan isteyen herkese naip etsin.
BABALAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

Canım babacım seni çok özledim.Sensizlik çok zor bunu seneler geçtikçe daha iyi anlıyor ve seni çok arıyorum.Yokluğun gittikçe dahada büyük boşluk oluşturuyor.Yüreğimdeki yara büyüdükçe hayatıma dair bazı şeyler önemini yitirmeye başlıyor.Sana dair keşkelerim yok rabbim böyle istedi çok güzel ve rahat bir yerdesin eminim kardeşlerimle mutlusun ama babacım yüreğime söz geçiremediğim sizi özlediğim zamanlarım oluyor bugün gibi böyle olmalıymış. Seni tanımak babacım demek yokmuş ,kardeşlerimle ve senle bir aile olmak yokmuş kaderde.ömrüm senin boşluğundan dolayı hissedemediğim sevgiyi ve güveni aramakla geçip gidiyor, temeli olmayan bu duyguları kolay kolay kimseye hissedemedim. Herkesi sevmeme rağmen güvenemedim ,onlara buda çok yorucu babacım.Nasipte sıcacık huzurlu baba kucağı görmek yokmuş ,kuvvet alıp hayata rahat bir nefesle devam edebilmek yokmuş.Kader sizlerle yaşamak güzel olurdu. sizinle büyümek güzel bir aile olmak sizlerle yaş almak teyze ve hala olmak nasip değilmiş.senin çok tonton bir baba ve dede olacağından emindim oysa .Ne güzel olurdu seninle bir çocukluk geçirip bir hayatı paylaşmak sana doya doya BABAM demek .Oğlumun sana dede diyebilmesi ....seni çok özledim babacım hiç öpemediğim ellerinden hasretle öperim kızın SELDA 18 HAZİRAN 2006
BU YAZIYI OKUYAN HERKESTEN KÜÇÜK BİR RİCAM VAR BABAM VE KARDEŞLERİM İÇİN BİR FATİHA:(
19 Haziran 2009 Cuma
evi misafirler bastı :)
17 Haziran 2009 Çarşamba
öyle birgündü
15 Haziran 2009 Pazartesi
gezgüç hatunun günlüğü
13 Haziran 2009 Cumartesi
elti kuşlardan haberler
:(
12 Haziran 2009 Cuma
ne desem boş sen değişmezsin sevmedin beni artık çok umrumda değilsin.
A-Sevgili Gelin Hanıma Mektup
1-Beyine hoşlanacağı isim ve sıfatlarla hitap et
2-Onun sevdiği yemekleri güzel yap ki evini özlesin
3-Beyin evden çıkarken onu uğurla; akşam döndüğünde güler yüzle karşıla
4-En çok güzel görünmen gereken kişinin beyin olduğunu bil
5-İffetini ve hayanı muhafaza et. En güzel elbisenin takva elbisesi olduğunu unutma; her işimizi
murakabe eden Allah'ı c.c. düşün.
6- Sevgini beyinle ve çocuklarınla paylaş. Evinin direği ol. Beyin evde olmadığı zaman gözü arkada kalmasın.
7-Beyine her fırsatta teşekkür etmeyi unutma. Gücü yetmeyeceği külfetin altına sokma, başkalarına da şikayet etme.
8-Beyinin işlerini, makam ve mevkisini bil. Sevincini ve üzüntüsünü paylaş.
9-Beyinin izni olmadan ve onun müsaade etmeyeceği yerlere gitme
10-Tutumlu ol. Müsrif olma.Zor zamanlarda isyan etme
11-Temiz ve tertipli ol. Beyinin elbiseleri de temiz ve ütülü olsun
12-Beyinin akrabalarına ve onun sevdiklerine yedirip içirmekten kaçınma. Onlara güzel davran.
13-Kaynananı tecrübeli bir anne olarak sev ve say ki beyin üzülmesin.
14-Annenin evine gereksiz ve aşırı gitme ki evdeki işlerin aksamasın.
15-Çocuklarını hayırlı bir evlat olarak yetiştirmeye gayret et ki millette sizi hayırla yad etsin.
B-Sevgili Damat Beye Mektup
1-Evinden çıkarken hanımına Allah'a ısmarladık diyerek çık. Onun gönlünü hoş tut.
2-Pencerelerden yolunu gözletme vakitlice evine gel.
3-Dışarıda yediğinden içtiğinden evine de getir
4-Hanımının kusurlarını başkalarına anlatma güzelliklerini an.
5-Evini harçlıksız bırakma onları kimseye muhtaç etme.
6-İş hayatının sıkıntılarını eve yansıtma. Evde sevinç olsun.
7-Düğüne ya da gezmeye gittiğinde mümkünse hanımını da götür.
8-Evine geldiğinde selamla ve güleryüzle gir ki ev halkı da senin geldiğine sevinsin.
9-Evini Kuransız kitapsız namazsız bırakma. Sabah namazına kalktığında ev halkını da kaldır ki
rahmet ve bereket gün boyu sizinle olsun
10-Gayretli ol kıskanç ol. Ancak tecessüs etme. Su-i zan ile hareket etme. Ayıp ve kusur araştırmakla meşgul olma.
11-İnsaflı ol. hanımının gücünün yetmeyeceği işleri ondan bekleme. Gerekirse ona yardım etme.
12-Kararlarında hanımınla da istişare etmeyi unutma.
13-Beklenmedik anlarda sürpriz hediyelerle gönül almasını bil.
14-Dünya evine girmek dünyaya dalmak olmamalı, ahiretini unutma,Din vatan ve insanlık için çalışmayı terk etme.
15-Şunu bil ki, az olan helal kazanç çok olan haram kazançtan hayırlıdır.
Haram lokma yeme hanımına ve çocuklarına da yedirme.
C-Değerli Kayınvalideye (Gelin Hanımın Annesine) Mektup
1-Kızını savunma, o şikayete geldiği zaman ona yüz verme. Damadının iyiliklerini başkalarına da anlat.
2-Kızının evine çok gitme ki saygınlığın artsın. Ancak torunların olduğunda yardımını da esirgeme.
3-Kızında ve torunlarında damadının anne ve babasının hakları olduğunu unutma.
4-Hısımlarını akbalarını bil.Onların hatırını üstün tut.
5-Damadını oğlun bil. Onu da zaman zaman ara, gönlünü hoş tut.
D-Değerli Kayınvalideye (Damat Beyin Annesine) Mektup
1-Gelinini kızın gibi bil. El kızı gelip oğlumu aldı deme.
2-Gelinine annelik yap, kusur bulmak için çalışma.Çokta nasihat etme. Kendini sevdir gerisi gelir.
3-Başkalarının gelinin hakkındaki dedikodularına hemen inanma.
4-Yapabileceğin basit işleri kendin yap gelininden bekleme. Kendi zamanınla kıyaslama.
5-Gelininden gizli oğlunla konuşma ki gelinin senden endişe etmesin. Sana güvensin.
Her iki aile fertlerine, gelin hanım ve damat beye Cenab-ı Hak'tan iki cihan saadeti bahşetmesini dilerim.
Doç.Dr.Mustafa Karataş www.mustafakaratas.com
koca yanak' tan haberler :)
11 Haziran 2009 Perşembe
KENDİME HAYRET BİRŞEY DİYORUM BAŞKADA BİRŞEY DEMİYORUM:)
öylesine
9 Haziran 2009 Salı
Yorgunum :)
8 Haziran 2009 Pazartesi
dün
6 Haziran 2009 Cumartesi
şuursuz:)
5 Haziran 2009 Cuma
BİR ÇİFT KUMRU GÖRDÜM:)
Karne günümüz :(
4 Haziran 2009 Perşembe
karışık:)
3 Haziran 2009 Çarşamba
Hesabın sorulacağı vakitler yakında sen asıl ogünden kork
2 Haziran 2009 Salı
Güzel günler herkese
31 Mayıs 2009 Pazar
Ya göründüğün gibi ol ya olduğun gibi görün
Pazar karmaşa günleriymiş zaten sevmezdim :(
30 Mayıs 2009 Cumartesi
cumartesi
29 Mayıs 2009 Cuma
kusura bakmada umrum değilsin.
28 Mayıs 2009 Perşembe
mutluluğun formulü:)
Kahvede sohbet eden adama arkadaşları: ''Senin Aile yaşantına hayranız, eşin ve çocuklarınla çok mutlu bir yaşantın var. Karının bir dediğini iki etmiyorsun. Bu mutluluğunun sırrını bize de anlat yoksa pısırık olduğunu düşüneceğiz.'' derler. ''Kısaca anlatayım ...'' der adam. ''Düğünümüz bittikten sonra karım kendi atına, ben de kendi atıma bindik, evimize doğru gidiyoruz. Benim bindiğim atın ayağı takıldı ve sendeledi. Karım eğildi ve benim atıma 'Bir' dedi. Biraz daha ilerledik ve benim atımın ayağı tekrar takılıp tökezlediği zaman, eşim tekrar eğilip atıma 'İki' dedi. Az sonra atım tekrar aynı şekilde tökezleyince eşim atından indi ve at'a 'Üç' dedi ve çeyizinden tabancasını çıkartıp atımı alnından vurdu. Ben şok olmuştum ... Eşime bir hışımla çıkıştım ''Yazık değil mi ata, neden vurdun kadın, manyak mısın sen?'' diye bağırdım ... Karım arkasını döndü ve bana 'Bir' dedi. Ve o günden sonra karımın bir dediğini iki etmedim |
GÖNLÜ GENİŞ VE RUHU GEZGİN SUFİ MEŞREPLİLERİN KIRK KURALI
içindesin çoğunlukla. Yok eğer, Allah dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
Beşinci Kural : Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. “Aman sakın kendini” diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği : “Bırak kendini, ko gitsin!” Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
Altıncı Kural : Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.
Yedinci Kural : Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat’i keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
Sekizinci Kural: Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilir.
Dokuzuncu Kural: Sabretmek öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
Onuncu Kural: Ne yöne gidersen git, -Doğu, Batı, Kuzey ya da Güney- çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olark düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.
On Birinci Kural: Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Senden yepyeni ve taptaze bir “sen” zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
On İkinci Kural: Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
On Üçüncü Kural: Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
On Dördüncü Kural: Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil, seninle beraber aksın. “Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir” diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
On Beşinci Kural: Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldur. Tek tek herbirimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.
On Altıncı Kural: Kusursuzdur ya Allah, O’nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir
şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin.
On Yedinci Kural: Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil, kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
On Sekizinci Kural: Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil, bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara; dışında, başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir. Başkalarıyla
değil, sadece kendiyle uğraşan insan, sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır.
On Dokuzuncu Kural: Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
Yirminci Kural: Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
Yirmi Birinci Kural: Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle yapardı.
Farklılıklara saygı göstermemek, kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
Yirmi İkinci Kural: Hakiki Allah Aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdi mi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaprsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.
Yirmi Üçüncü Kural: Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki, ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz. Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne tefritte.
Sufi daima orta yerde...
Yirmi Dördüncü Kural: Madem ki insan eşrefi-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
Yirmi Beşinci Kural: Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.
Yirmi Yedinci Kural: Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır. Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır. Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse,
dünya değişir.
Yirmi Sekizinci Kural: Geçmiş, zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Geleck ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu an’ın hakikatini yaşar.
Yirmi Dokuzuncu Kural: Kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten, “ne yapalım kaderimiz böyle” deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.
Otuzuncu Kural: Hakiki Sufi öyle biridir ki, başkaları
tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez.Sufi kusur görmez. Kusur örter.
Otuz Birinci Kural: Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık; kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp... Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise, ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
Otuz İkinci Kural: Aranızdaki bütün perdeleri tek tek kaldır ki, Allah'a saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama
kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma! İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!
Otuz Üçüncü Kural: Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken, sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.
Otuz Dördüncü Kural: Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.
Otuz Beşinci Kural: Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Allah'a inanmayan kişi ise içindeki inananla. İnsan-ı Kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
Otuz Altıncı Kural: Hileden, desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, zarar vermek istiyorsa, Allah da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar, o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan!
Otuz Yedinci Kural: Allah kılı kırk yararak
titizlikle çalışan bir saat ustası gibidir. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı.
Otuz Sekizinci Kural: “Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?” diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
Otuz Dokuzuncu Kural: Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz, her şey yerli yerinde kalır, merkezinde... Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz. Ölen her Sufi için bir Sufi daha doğar.
Kırkıncı Kural: Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. AŞK’ın hiçbir sıfata ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde.