3 Haziran 2008 Salı

YEDİKLERİMİZE LÜTFEN DİKKAT !

MSG adında bir yiyecek katkı maddesi var.
MONO SODYUM GLUTAMAT
Yiyeceklere katıldığında, o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel olarak
algılanmasınsağlıyor.
Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor.ıHangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor. O yüzden gıda
üreticilerinin bir çoğu MSG’yi karlı olduğu için kullanıyorlar.
MSG ZARARLI MI ?
Buna okuduktan sonra siz karar verin.
Bu madde Nörotoksin.
Sinir hücrelerine zarar veriyor. Merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna
bağlı olarak ALZHEİMER, PARKİNSON, HUNTİNGTON hastalıkları, SARA (Epilepsi)
Retinal dejenerasyon (Göz retina tabakası hasarı)
Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite.
Büyüme hormonu baskılanması.
Pankreas hasarı, insülinde artış, ve buna bağlı diyabet.
Böbrek ve karaciğerde ciddi hasarlar.
Bu madde hamilelerde plasenta bariyerini geçebiliyor, anne karnındaki bebek
de aynı tahribatlara maruz kalıyor.
Özellikle çocuklarımızın hatta büyüklerin de çok severek yediği CİPS’lerde
çok kullanılmakta.
Hazır köfte harçları, Et suyu tabletleri, Hazır çorbalar, Dondurmalar,
renkli yoğurtlar ve benzeri bir çok üründe var.
Şimdi diyeceksiniz ki,
Madem bunca zararı var, neden kullanıyorlar?.
Küreselleşen dünyada, ticaret de küreselleşti. Küresel ticaret devleri
insaf, merhamet gibi duygularla asla çalışmaz. Onların amacı çok kar etmek,
çok daha büyümektir.
Bu mamuller, al benisi olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunulur.
Televizyon, gazete ve duvar reklamlarında onlara sıkça rastlarsınız. Sadece
maddesel tadıyla değil, görsel yollar ile de beyinlerimize kazınır adeta.
Basit bir hesap yaparsak, ucuz zannedilen bu ürünleri çok pahalıya
tükettiğimizi görürüz. Mesela Cips.
Semt pazarlarında 3 kg. patatesi 1 ytl.ye alabilirsiniz. Oysa ki 50 gram
CİPS 1 liradır. Yani 1 kg. Cipsi, 20 ytl.den tükettiğimizin farkında bile
değiliz. Olumsuz etkileri de cabası. Ya bu mamulleri
üretenler !……..
Kendi ürettiklerini asla yemezler, içmezler. Onların gıdaları organik ve
doğaldır.
Son zamanlarda organik tarım yapan çok güçlü özel şirketler türedi, burada
itina ile yetiştirilen ürünleri semt pazarlarında göreniniz var mı?
Ben henüz rastlamadım.
Gelelim genel sağlık boyutuna;
Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak, çocuk yaşta diyaliz cihazına bağlı
yaşamaya mahkum edilenler, çok küçük yaşta şeker hastalığı ile tanışan
çocuklar, obez çocuklar, asabi çocuklar, 9-10 yaşında buluğ çağına
girenler, çeşitli nedenlerle engelli doğanlar ve bu sayının ülke nüfusunun
YÜZDE 12’sine çıkması ve benzerleri.
Ve sizlerinde aklınıza gelebilen yeni hastalıklar.
Hastalıkları üretenler, ilaçlarını da ihmal etmediler. Bu da madalyonun
diğer karlı yüzüdür.
Karbondioksitli meşrubatlardan, sakıncalı hazır gıdalara varana kadar bir
çok yerde çeşitli uyarılar yazıldı, çizildi. Durumun ciddiyetini
anlayabilenimiz var mı?
Bu sorunun cevabı, tüketim miktarıdır.
Şimdiki eğitim sistemimiz endüstri, tarım, genel kültür alanında yetersiz
kaldığından, yeni nesiller tehlikenin farkında değildirler.
Emperyalist devletler, egemen olmak istedikleri toplumun eğitimli olmasını
istemezler. Onlar için önemli olan kendi halkları ve elde edeceği yeni
sömürü kaynaklarıdır.
Her yıl eskiyen, yaşam kaynakları azalan, küresel ısınma ile kuraklık
tehlikesi yaklaşan bir dünyada,
Küresel güç olan emperyalist devletlerin acımasızlığının arttığı bir
dünyada,
Dengelerin ve haritaların değiştirilmek istendiği bir dünyada
yaşadığımızı asla unutmamalıyız.
Dünyanın en güzel coğrafyasında yaşadığımızı da asla unutmamalıyız.
Gelin bu güzelim yurdumuza hep beraber sahip çıkalım.
YARIN ÇOK GEÇ OLMADAN !.....
MAİL`DEN alıntıdır.

Hiç yorum yok: