4 Nisan 2009 Cumartesi

M. Sâmi Ramazanoğlu

Kıyâmet gününde nefisle mücâdele yapmak zorunda kalan kimseler de vardır. Bunlar dünyada nefis mücâdelesini yapmamış yahut az yapmış kimselerdir ki nefisleriyle mücâdele ede ede kalkacaklar, yani kendi kendilerine düşman olacaklardır.Senin yüzünden bu hale düştüm diye nefislerine çıkışacaklar. Yasin Suresi 54. âyette:"Artık bugün hiçbir kimseye zerre kadar zulüm yapılmaz, yalnız kendi yaptıklarınızın cezâsını çekeceksiniz." (Yâsin Sûresi, 54)"Halbuki gerçek cennetlik olanlar bugün pek hoş ve rahat bir meşgale içinde zevklenmektedir. Kendileri ve zevceleri, ağaçların altında ziynetli kürsülere kurulmuşlardır. Onlara cennette her çeşit meyve ve her istedikleri verilecek, Allah'tan, meleklerden, Rahîm olan Rab'den selam da onlaradır. Mücrimlere ise; "Ey mücrimler, siz bugün mü'minlerden ayrılın bakalım." (Yâsin Sûresi, 55-59) denilecektir. Cenâb-ı Hak Nahl Sûresi'nde:"Herkesin nefsiyle mücâdele ederek geldiği gün, kendi kazandığı amellerle öldüğü gündür, onlara asla zulmedilmez." (Nahl Sûresi, 111) buyuruyor. O halde nefisle mücâdele dünyada yapılırsa, orada bu hal ile muamele olunacak, burada mücâdeleyi yapmaz da âhirete koyarsa, oradaki mücâdelenin ne bir faydası olacak, ne de mazeret olacak. Onun için nefsin ıslahı burada yapılacaktır. Bu da ancak şerh-i sadırla ve dâimi zikri nefse kabul ettirmekle olur. Yûsuf (a.s.) da nefsin kötülüğünü ve kötülük emrettiğini söylemiştir, "Ancak Allah'ın yardım ettiği nefis kurtulabilir." demiştir. Yûsuf Sûresi'nde:"Onun için ben de nefsimi tezkiye etmiyorum, onu kusursuz görmüyorum." (Yûsuf Sûresi, 53) demiştir. Cenâbı Hak Nisâ Sûresi'nde:"Sana isabet eden, gelen iyilik, Allah?tandır. Kötülük ise nefsindendir. Biz seni insanlara elçi gönderdik. Şahit olarak da Allah yeter." (Nisâ Sûresi, 79) buyurmuştur. Kötülükler nefsin kesbindendir.Nefisle mücâdelede muvaffak olmak için de zikre devam ve teslîmiyet şarttır. Nefisle cihad en büyük cihaddır. Çünkü o bitip tükenmeyen ve ardı arkası kesilmeyen ve ölünceye kadar yapılan bir mücâdeledir. Her düşmanla mücâdelenin bir zamanı vardır, nefisle cihad her zaman olacaktır."Ta ölüm gelinceye kadar Rabbine ibâdet edecek, nefisle cihatta bulunacaksın." (Hicr Sûresi, 99) Çünkü nefisle cihad, hem zikirle, hem teslîmiyetle, hem ibâdetle hem de az yemek ve oruç tutmakla ve saydığımız beş şarta riâyetle olacak. Bütün düşmanlar iyilik edince herhalde dostluğa dönerler, fakat nefis aslâ dost olmaz, ona ne kadar iyilik edersen et, o yine daha çok azar. Ve azılı düşman olur, onunla cihad ve mücâdele de gittikçe zorlaşır. Bu sebeple nefisle cihad, en büyük harptir ve bu hepimize farzı ayındır. Peygamber Efendimizin beyânıyla nefis ile cihad, cihad-ı ekberdir.Nefis ile cihad etmekte mutlaka aşılması gereken mertebeler vardır. Bunları bilmek ve her halde bunlardan kurtulmak lâzımdır. Nefsin en tehlikeli mertebeleri emmâre, levvâme ve mülhimedir.Emmâreden kurtulmanın yegâne çâresi, Allah'ı çok zikretmektir.Allah zikri ile Allah'ın rahmetine sığınmadıkça nefsin kötülüğünden kurtulmak mümkün değildir. Yûsuf (a.s.) bile o kadar mücâdeleden sonra, "Ben de nefsimi kusursuz göremem, çünkü muhakkak nefis kötülüğü emreder, ancak Rabbimin rahmet ettiği nefis kurtulabilir." demiştir. Allah'ın rahmet etmesi işte dilin, kalbin, nefsin ve bedenin Allah zikri ile zikr-i dâimîye ve huzûra kavuşabilmesidir. Cenâb-ı Hak cümlemizi, hitab-ı izzetiyle ve cennetiyle, cemâliyle müşerref buyursun. Nefis cihadımızda hepimizi muvaffak buyursun. Âmîn.

2 yorum:

yasenin dedi ki...

AMİNNNNNNN

yasenin dedi ki...

AMİNNNNNNN