ZOR LEKELER NASIL ÇIKAR..
BOYA LEKESİ
Kumaş üzerindeki boya lekeleri için: Leke tazeyse, en etkili
temizleyici madde terebentindir. Leke kurumuşsa, sabunlu suyla yıkayın ve
birkaç saat bu suda bırakın. Boya iyice yumuşayınca bir bıçakla kazıyın,
sonra terebentinle silin.
ÇAMUR LEKESİ
Leke olan elbiseyi hemen fırçalamayın. Çamur lekesi kuruyunca
hafif bir fırçalamayla çıkar. Eğer inatçı bir lekeyse, eşit
miktardaki su ve sirke karışımıyla silebilirsiniz.
ÇAY LEKESİ
Beyaz kumaştaki lekeyi limon suyuyla silin ve soğuk suyla durulayın.
Renkli kumaştaki taze lekeyi yumurta sarısını suyla karıştırarak
ovalayın. Eski bir leke ise gliserinli suyla silmek iyi olacaktır.
Halı üzerindeki çay lekesini, eşit ölçekteki alkol ve sirke
karışımı ile silin.
ÇİKLET YAPIŞIRSA
Çikletin yapıştığı yerin iç tarafına naylona sarılmış bir miktar
buz koyun. Buzun etkisiyle çiklet donduktan sonra bir fırçayla
donan çikleti fırçalarsanız yapıştığı yerden çıkacaktır.
ÇİKOLATA LEKESİ
Kumaştaki çikolata lekesi için;
en iyi yol gliserinle ovup yağ emici iki kağıt arasında bir süre
bırakarak yağının iyice emilmesini sağlamaktır. Eğer bu işlem yeterli
olmazsa ve lekeli kumaş rengi atmayan bir tür kumaş ise lekeli kısmı suyla
karıştırdığınız 90 derecelik alkolle silin.
Halıdaki çikolata lekesini; sabunlu suyla lekenin dış kısmından
başlayarak içe doğru silin. Üzerine talk pudrası döküp bir süre
bekleyin. Halıyı silkeledikten sonra eşit miktarda su ve alkol karışımıyla
tekrar silin.
ÇİMEN LEKESİ
Çamaşır suyuna dayanıklı kumaşlarda, lekeyi nemlendirdikten sonra
üzerine deterjan dökerek ovalayın, çamaşır suyu eklenmiş sıcak su
ile yıkayın. İnatçı lekeleri alkolle sildikten sonra lekeli bölgeyi iyice
durulayın. Çamaşır suyu kullanımına uygun olmayan kumaşlarda,
aynı işlemleri çamaşır suyu kullanmadan yapın.
(Kumaşın asetat içermesi halinde, bir birim alkole iki birim su ekleyin.)
FONDÖTEN LEKESİ
Elbisenizdeki fondöten lekesini, etere batırılmış bir bezle
sildikten sonra sabunlu suyla yıkayın; leke yok olacaktır.
KAN LEKESİ
Sıcak su kullanmayın; çünkü sıcak su, lekenin daha fazla
işlemesine neden olur.
Beyaz kumaşta: Lekeyi oksijenli suyla ıslatın.
Sonra sabunlu ılık suda yıkayın.
Renkli kumaşta: Nişastayı suyla karıştırarak bir hamur yapın.
Bunu lekeli yere sürerek kurumasını bekleyin. Sonra fırçalayarak
temizleyin.
Bir başka yöntem de aspirin tabletini azıcık suyla eritip lekeli
yeri bununla örtmektir,
iyice kuruyunca fırçalayarak temizlenir.
Halıda: Lekeli yeri beyaz sirkeyle ovun.
KAHVE LEKESİ
Leke tazeyse üzerine biraz tuz dökün.
Beyaz pamuklu kumaştaki lekeyi oksijenli su ile silin, yeterli
olmazsa çamaşır suyu kullanmanız gerekir.
Renkli kumaştaki lekeli kısma biraz gliserin sürün ve ılık suyla durulayın.
Halıdaki lekeli yeri, eşit miktarlardaki alkol ve beyaz sirke
karışımıyla silin.
MEYVE LEKELERİ
Beyaz kumaşta: Lekeyi amonyaklı suyla yıkayın.
Çıkmazsa, çamaşır suyu ilave ettiğiniz sabunlu suya batırıp
lekeli kısmı ovun.
Renkli kumaşta: Lekeyi 90 derecelik alkol ya da amonyak ilave
edilmiş oksijenli su ile yıkayın ya da ekşimiş sütü lekenin
üzerinde 2-3 saat bırakın.
Sentetik kumaşta: Lekeyi limon suyu, beyaz sirke, hafif amonyaklı
su karışımı ile çıkarabilirsiniz.
Yünlü ve ipekli kumaşta: Lekeli kısmın altına su emen bir kumaş
parçası yerleştirin ve lekeyi beyaz sirkeyle silin.
MUM LEKELERİ
Cilalı ahşapta: Bir karton parçasıyla kazıyarak mümkün olduğu
kadarını çıkarın.
Sonra sıcak suyla ovun. Eşit oranlardaki terebentin ve ketenyağı
karışımına batırdığınız bezle lekeyi ıslatın. Kuruduktan sonra parlatın.
Vernikli mobilyada: Kartonla kazıdıktan sonra petrole
batırdığınız bir bezle silin.
Örtüde: Mumun koparabildiğiniz kısmını aldıktan sonra örtüyü yıkayın.
Kuruduktan sonra ütülerken mum lekesinin bulunduğu yeri iki
kurutma kağıdı arasına koyun.
MÜREKKEP LEKESİ
Deri eşyada: Biraz limon suyuyla lekeyi fırçalayın.
Kumaş üzerindeki lekeler
Dayanıklı kumaşta: Biraz limon suyu ve ılık sütle silin.
Durulanınca leke yok olacaktır.
Nazik kumaşta: Leke kuruyunca, üzerine talk pudrası dökün. Leke
kaybolana kadar fırçalayın.
Beyaz çamaşırda: lekenin üzerine sulandırılmış hardal dökün.
Yarım saat kadar bekleyip, süngerle lekeli yeri yıkayın.
Mobilya üzerindeki lekeler:
Eğer leke tazeyse; sıcak suya çiğ süt (kaynatılmamış süt) veya
limon suyu ilave ederek, lekeyi bu karışım ile silin.
Leke eskiyse; lekeyi zımpara kağıdı ile kazıyın, daireler çizerek
mantar tıpayla parlatın.
Cilt üzerinde: Parmaklarınızdaki mürekkep lekelerini domates
suyuyla ovarak çıkarabilirsiniz.
Kırmızı mürekkep lekesinin üzerine hardal sürüp birkaç saat
öylece bırakın.
PAS LEKESİ
Sentetik olmayan kumaşlarda : Lekeyi tuzlu limon suyuyla ovduktan
sonra içerisine biraz amonyak katılmış suyla silin ve durulayın.
Sentetik kumaşlarda : Lekeli kısmı biraz limonla ovun.
RUJ LEKESİ
Kumaştaki ruj lekesini:
Etere batırılmış bir pamukla silin ve bu işlemi birkaç kez tekrarlayın.
Ancak bu işlemi yaparken ateşten uzakta durmaya dikkat edin
çünkü eter çok yanıcı bir maddedir.
Lekenin üzerine sabun sürün, bir saat öyle beklettikten sonra
yıkayın. Üzerine pamukla oksijenli su damlatıp suyla durulayın.
SALÇA VE KETÇAP LEKESİ
Sıcak su ile gliserini eşit miktarlarda karıştırın. Kumaşı bir
saat boyunca bu karışımda beklettikten sonra
her zaman kullandığınız deterjan ile yıkayın.
TERLEME LEKESİ
Beyaz kumaşta : Asitoksalitle silin, durulayın, sonra oksijenli
su ile silin.
Nazik kumaşta: Hafif amonyaklı veya limonlu su ile silin.
Yünlü kumaşta: Kumaşı birkaç saat sirkeli soğuk suda beklettikten
sonra lekeyi temizleyebilirsiniz.
YAĞ LEKESİ
Sıçrayan yağlar için en etkili temizleyici ispirtodur.
Zeytinyağı lekesini kumaştan çıkartmak için bir parça
ekmek içini yuvarlayıp lekenin üstünde gezdirin.
YUMURTA LEKESİ
Yumurta lekelerini çıkartmak için soğuk su kullanmalısınız.
Genellikle sabunlu su yeterli olsa da beyaz kumaşlarınız için
biraz çamaşır suyu ilave edebilirsiniz.
Kesik limonla lekeli yerleri ovun.
Suda haşlayarak ezdiğiniz bir parça patatesle ovun.
Mutfakta işinizi kolaylaştıracak öneriler..
Pişirdiğiniz kek kalıbından çıkmıyor ise, kabın altına ıslak bir bez yayarak biraz bekletin
Konserve açıldıktan sonra cam kavanozda saklanırsa daha dayanıklı olur.
Karnabaharın haşlama suyuna bir miktar süt katarsanız kar gibi beyaz olduğunu, hem de kötü kokmadığı fark ederisiniz.
Kullandığınız salçaların bozulmamasını istiyorsanız üzerini düzleyerek biraz zeytin yağı ilave ederek uzun süre saklayabilirsiniz.
Pirinç ve bakliyatların saklanması için cam kavanozları tercih edin.
Rafadan pişireceğiniz yumurtaların çatlamaması için kabın içine fincan tabağı koyarsanız,çatlamasını önlersiniz.
Domatesi kolay soymak için, bıçağın sırtıyla kabuklar,soyulacak yönün tersine sürtülür,veya kaynar suda bir dakika bekletilir.
Patlıcanların acısını almak için,soyunca tuzlu suda bekletilir.
Buzdolabından çıkardığınız yumurtanın akı ve sarısının birbirine karışmaması için hemen kırın.
Sebzeleri tuzlu suda yıkamayı alışkanlık haline getirin. Tuzlu su sebzeleri daha etkili ve çabuk temizler.
Sosislerin patlamasını önlemek için: fırın yada ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanı yeterli olacaktır.
Çikolata sosu hazırlanırken içine biraz kahve konursa tadı çok daha değişik olur.
Kuş üzümlerini ayıklamak için, onları bir avuç unla ovuşturunuz ve kalın delikli bir süzgece atınız. Unla beraber çöplerde düşer.
Soğanların üzerine biraz un serpilirse kavururken kararmaz.
Yemeğinizin tuzunu fazla kaçırınca tencereye birkaç parça çiğ patates atın, fazla tuzu çekecektir.
Yumurtaları kolayca soymak için, kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya tutulup biraz bekletilir.
Etleri limon suyu ile pişirirseniz hem çabuk hem de lezzetli olur.
Mantar sotelenirken tencerenin kapağı açık olursa, hem mantarların suyunu vermesi hem de kararması önlenir.
Süte biraz karbonat atarsanız hem çabuk bozulmaz hem de kolay hazmedilir.
Ekmeğin küflenmemesi için ekmek kutusuna biraz tuz koymayı ihmal etmeyin
Pastaların daha gevrek olması için hamurun içerisine bir çay kaşığı tuz atın (tatlı – tuzlu fark etmez)
Cam tencerede yemek pişirirken kapağın buharlaşmaması için iç yüzeyi limon kabuğu ile silinir.
Pilavınızı tekrar ısıtırken bir kabın içine su koyup bu kabın üzerine pilav tenceresi koyularak ısıtılırsa pilav taneli kalır tazeliğini muhafaza eder.
Patates pişirirken suyuna bir kaşık sirke konursa hem rengi sarı kalır hem de daha lezzetli olur.
Sütü ocağa koymadan tencere soğuk suyla çalkalanırsa süt kaynarken dibine yapışmaz.
Yoğurdu sulandırmak için tahta kaşıkla üstten almak gerekir.
İçkilere güzel tat ve görüntü vermek için: Buzu dondururken buz kabının içine kiraz, nane yaprağı, yeşil zeytin vs. koyup dondurun.
Buz dondururken: Suyu kaynatın, soğuyunca buz kalıplarına koyup dondurun. Buzlar daha canlı kristal gibi görünür.Kaynamış suda oksijen azalır.. Buda buzun mat görünmemesini sağlar.
Kesik Limonu nasıl saklarsınız : Küçük bir tabağa toz şeker serpin, kesik tarafı şekerin üzerine gelecek şekilde koyun iki hafta limon kurumadan saklanır.
Patates haşlarken: Haşlama suyunun içine bir kaşık margarin koyun patateslerin vitaminlerini kaybetmemiş olursunuz.patatesler daha çabuk pişerler aynı zamanda.
Soyulmuş patateslerin kararmadan saklanabilmesi için: Saklanacak kabın içine su, bir tutam tuz koyun. Buzdolabında saklayın gerektiği zaman suyla yıkayıp kullanın.
Pastaların daha gevrek olması için:(tatlı*tuzlu fark etmez): Hamurun içine bir çay kaşığı tuz atın.
Dereotunu saklamak için: Temiz bir havluya kaplayacak şekilde sarın, bu şekilde naylon torbaya koyup buzdolabına saklamaya bırakabilirsiniz.
Tazeliği gitmiş pörsümüş yeşillikleri canlandırmak için: İki kaşık limon suyu karıştırılmış buzlu su dolu kabın içine koyun 1 saat buz dolabında bekletin.
Yeşil sebzelere renk veren, klorofil maddesidir. Pişirdiğinizde sebzelerin bu yeşil rengi daha az kaybetmeleri için, önce bol buzlu suda bekleterek,klorofilin sabitleşmesini sağlayın.
Soğanları kızartmadan üzerlerine biraz un serperseniz, kavururken kararmazlar.
Börek üzerinin kızarması için üzerine yumurta sürülür,evde yumurta kalmamışsa, biraz yoğurdu bir yemek kaşığı yağla karıştırıp sürün, güzel bir renk olduğunu göreceksiniz.
Domates’in kabuklarını kolay soymak için, bıçağın sırtıyla domateslerin kabuklarını soyacağınız yönün tersine sürtün ve daha sonra soyun ya da domatesleri kaynar suda 1 dakika bekletin.
Patlıcanların acısını almak için , patlıcanları soyduktan sonra tuzlu suda bir müddet bekletin. Sarı su çıktıktan sonra, patlıcanları sıkarak sudan alın.
Yeşil salata ve marulun yapraklarını yıkadıktan sonra bıçakla keserek doğramak yerine, elinizle koparın. Böylece vitamin kaybını önlemiş olursunuz.
Reçel yapacağınız meyvaları iyice yıkayıp kurulamalısınız.Karıştırırken mutlaka tahta kaşık kullanmalısınız. Şekerlenmeyi önlemek için limon tozu yerine,limon suyu kullanın. Kavanozlara koyduğunuzda iyice soğumadan ve üzerindeki hava kabarcıklarını kağıt havlu ile almadan kavanozun ağzını kapatmayın.Reçellerinizi serin ve karanlık yerde saklayın.
Çikolata sosu hazırlarken içine koyacağınız bir tutam tuz, çikolata sosunun kokusunu daha da belirgin kılar.Çikolata sosun içine biraz kahve eklediğinizde, tadının çok değişik olduğunu göreceksiniz.
Katı haşlanan yumurtaları kolayca soymak için,kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya tutun ve bir süre soğuk suda bekletin. Su kabuğun gözeneklerinden girerek soymayı kolaylaştırır.
Mantar sote pişirirken, tencerenin kapağını açık bırakırsanız, hem mantarların su koyuvermesini hem de kararmasını önlersiniz.
Pişirip sakladığınız yumurtaları , çiğ yumurtalarla aynı yere koyuyorsanız, bunları ayırmanın en kolay yolu çiğ yumurtalar döndürdüğünüzde kolaylıkla dönmezken, pişmiş yumurtalar kendi ekseni etrafında rahatlıkla dönerler.
Tavuk eti çabuk bozulan gıdalardandır. Son kullanıcı olan müşteriye ulaşıncaya kadar hijyenik ortamlarda saklanması bir zorunluluktur. Denetim altında kesildikten sonra bakteri üretimine yol açmaması için +40 C’ de saklanmalıdır. Tavuk eti müşteri tarafından satın alındıktan sonra buzdolabında en fazla 1 gün bekletilip tüketilmelidir. Derhal tüketilmeyecek ise,temizledikten sonra tavuk plastik folyoya sarılarak derin dondurucuda bekletilebilir. Bu şekilde dondurulmuş etler *180 C’ de 3 ay kadar saklanabilir.Ayrıca, tavuk eti tahta et tahtası üzerinde kesilmemelidir. Siyah etten farklı olarak mikro organizmalara karşı daha dayanıksız olan tavuk etinin mermer veya plastik üzerinde kesilmesi gerekir.
Yoğurttan daha fazla yararlanmak için suyunun atılmaması gerekir.Yoğurdun tüm vitamin ve mineralleri bu suda bulunmaktadır. Ayrıca, bu su yemeklere ekşi bir tat kazandırmak istenildiğinde de kullanılabilir.
Satın alınıp buzdolabında saklanan yeşil sebzeler bir süre sonra canlılıklarının yitirirler. Tekrar canlı hale getirmek için ise, yıkanıp 10*15 dk. Kadar 2 litrelik suya katılmış 1 yemek kaşığı limon suyunda bekletilmesi yeterli olacaktır.
Ekmeğiniz durup dururken dolabında küfleniyorsa,ekmek kutusunu 15 günde bir sirkeli suyla silmek yeterlidir.
Evinizde mayonez yaparken:Zeytinyağ yerine susam yağı kullanın. Mayonezinizin daha uzun zaman bozulmadığını göreceksiniz.
Yeşil salatalık malzemelerinizi elinizle koparırsanız vitaminlerini öldürmezsiniz.
Balık çorbası yaparken:Suyunun daha lezzetli olması için balıkları en az 45*60 dakika kaynatın. Baş ve kuyruk kısımlarının en lezzetli yerleri olduğunu unutmayın.
Karnabahar pişirirken eve yayılan kokudan kurtulmak için: Pişirme suyuna bir parça tuz ve iki kaşık sirke ilave edip, suyun üzerinde köpük oluşumunu bekledikten sonra, içine sebzeleri atmayı deneyin. Evi saran kötü kokudan eser kalmadığını göreceksiniz.
Sosislerin patlamasını önlemek için: fırın ya da ızgaraya koymadan önce soğuk süte batırmanız yeterli olacaktır.
Meyvelerin arasına serpiştireceğiniz herhangi bir türden yapraklar onları uzun süre taze tutacaktır.
Nane, adaçayı ve çekilmiş cevizin pek çok yemekte kullandığınız beşamel sosa çok hoş lezzet kattığını biliyor muydunuz ? Fakat bu aromalı otları, sos pişip ateşin söndürülmesine yakın tencerenin içine ilave etmeye dikkat edin.
Bayat ekmeği ince ince dilimleyin üzerine az miktarda süt serpin ve kızgın yağda bir yüzünü kızartın. Ters çevirip üzerine domates ve taze kaşar peyniri koyun. Peynirler erimeye başlayınca üzerlerine kekik ve karabiber serpip sıcak sıcak servis yapın.
Et ya da balık yaptığınızda yemeğinizin suyunun daha lezzetli olmasını istiyorsanız birkaç damla 95ºC’lik alkol serpiştirin. Tadı damağınızda kalacak.
Tavuk etinizin daha yumuşak, daha güzel kokulu ve daha lezzetli olması için pişirmeden önce tavuğu yarım limon ile iyice ovalayın ve sonra tavuğun üzerine ve içine rendelenmiş limon kabuğu koyun.
Kış aylarında hepimizin vazgeçilmez içeceği C vitamini deposu portakal suyudur. Eğer portakalları sıkmadan önce yarım saat soğuk suda bekletirseniz sıktığınızda daha çok portakal suyu elde edersiniz.
Sarımsakların daha çabuk ezilmesi için cam bir kavanozda ve buzdolabında saklamanız yeterli olacaktır.
Patlıcan kabuklarını soyduktan sonra içine sirke ve çok az zeytinyağı konmuş suda bir süre haşlayın. Daha sonra istediğiniz küçüklükte dilimleyin ve pilav yaparken içine karıştırın.Göreceksiniz pilavınız çok leziz olacak.
Eskilerin yöntemleri her zaman en iyi, en doğrudur. Bisküvilerin ve kurabiyelerin taze kalması için, teneke bir kaba koyun ve yanına bir avuç pirinç bırakın; bayatlama sorunu ortadan kalkacaktır.
PROTOKOL KURSU NOTLARI
PROTOKOL KURALLARI
Ø Lokantada, mönü listesi açık kaldığı müddetçe garson gelmez. Yemek seçimi yapılınca mönü kitapçığı kapatılır.
Ø Peçete diz üzerine katlı olarak serilir. Tabak altına serilmez. İkiye katlanan peçetenin açık uçları bedenimize bakar. Küçükse tek dize serilir.
Ø Peçetenin amacı, ıslanan ve yağlanan dudaklarımızı silmektir.
Ø Üst düzey peçetesini açmadan diğerleri açmamalıdır. O toplamadan toplamamalıdır.
Ø Masadan kısa süreli ayrılmalarda peçete sandalyeye bırakılır.
Ø Peçeteyi kullandıktan sonra peçeteye bakılmamalı.
Ø İşi biten peçete servis tabağının sağına öylece bırakılır.
Ø Kullanılan kağıt peçetede katlanmadan servis tabağınınsağına bırakılır. Kesinlikle buruşturulmaz.
Ø Ev davetlerinde bez peçete olması makbuldür. İkisi de olabilir.
Ø Tabağın içine peçete atılmaz.
Ø Protokol yemeğinde masa örtüsü ve bez peçete aynı renkte olmalı, mümkünse beyaz olmalıdır.
Ø Çatallar solda, bıçak ve kaşık sağda olmalı.
Ø Çatal-bıçak dıştan içe doğru olmalı.
Ø İki el masa altında olmamalı, en az bir el yukarıda olmalı. İki el de bileklerden yukarıda olmalı. Bilimsel olarak da ellerin yukarıda olması önemlidir.
Ø Masadan yere düşen hiçbir şey alınmaz. Garsona yardım edilmez.
Ø Kaşık çorba içildiği müddetçe kasesinin içinde olmalıdır. Ancak çorba bittikten sonra çorba tabağının yan tarafına bırakılır.
Ø Limon çatalla sıkılmaz, sağ elle sıkılırken sol el siper yapılır. Çorba alt tabağının yanına konur.
KÖPRÜ KURULMAZ.
Ø Çorbaya ekmek doğranmaz.
Ø Tabağa çok fazla eğilinmez.
Ø Kaşığın kenarına bırakılması, yemeğin bittiği anlamına gelir.
GARSONA YARDIM ETMEK KİBARLIK DEĞİLDİR.
Ø Çorbanın dibini almak için tabak yatırılmaz.
Ø Yemek esnasında bıçak-çatal ters V şeklinde olmalıdır. Arası açık olarak paralel de olabilir.
Ø Çatalın ağzının yukarıda, bıçak ile yanyana paralel hale gelmesi "yemek bitti" demektir.
Ø Kaşık sağ elle kullanılır.
Ø Masadaki kaşık, bıçak ve çatal kullanılacak ele göre konulur.
Ø Et yemekleri tek parça kesilir, tek lokma yenir. Bir parça kesilip ağza götürülür.
Ø Pilav çatalla yenir. Çatal-bıçak el değiştirebilir. Pilav çatalla yenirken bıçakla destek verilebilir.
Ø Börek vs. sağ elde bıçak, sol elde çatalla yenir.
Ø Balık bıçağı sadece balığın kılçığını ayıklamak için kullanılır.
Ø Balık bıçağı yoksa bunu ekmek parçası ile yaparız.
Ø Balığın önce kılçığı tamamen çıkarılır, sonra parça parça yenir.
Ø Balık çatalla yenir ancak kılçık elle çıkarılır ve tabağın kenarına bırakılır.
Ø Tavuğun derisi yenmek istenmiyorsa, deri çatal ve bıçak yardımıyla ayrılır. Tek kesim, tek lokma prensibi uygulanır.
Ø Ağıza istenmeyen bir lokma (taş, kıl vs.) gelirse, kağıt peçeteyle çıkarılır ve görülmeyecek bir yere konulur.
Ø Elde çatal bıçak, ağızda lokma varken konuşulmaz.
Ø Sağdaki içecekler bize aittir.
Ø Soldaki yiyecekler bize aittir.
Ø Yiyecek servisi soldan yapılır. Boş tabaklar sağdan alınır.
Ø İçecek servisi sağdan yapılır, sağdan kaldırılır.
Ø Bardaklar küçükten büyüğe doğru sıralanır.
Ø Beyaz etle beyaz şarap, kırmızı etle kırmızı şarap alınır.
Ø Beyaz şarap soğuk içilir.
Ø Şarap bardağının ¾ 'ü dolu olur, boşaldıkça garson doldurur. Rakı ise bittikçe doldurulur.
Ø Boşalan su veya meyve bardağı garson tarafından doldurulur. (Protokolde)
Ø Ne içiliyorsa onunla "Şerefe" denir.
Ø Protokolde kadeh tokuşturulmaz.
Ø Ast-üst kadeh tokuşturamaz.
Ø Çok delikli olan tuz, tek delikli olan karabiberdir.
Ø Tuzluk ve diğer istenen malzemeler elden ele verilmez. Uzanabileceği yere bırakılır.
Ø Yemeği tadmadan tuz atılması görgüsüzlüktür.
Ø Çatal ve bıçağın peçete ile silinmesi görgüsüzlüktür.
Ø Büyük bıçak ana yemek bıçağıdır.
Ø Büyük çatal ana yemek çatalıdır.
Ø Yemek çatalıyla tatlı yenmez.
Ø Açık biber, tuz vs. kaşığın ucuyla alınır.
Ø Bize has ekmek tabağı varsa bir parça ekmek bölünür, gerisi bırakılır. Şayet ortak bir tabaktan alınıyorsa, ekmeğin kalanını tabağımıza koyarız. Masa üstüne koyamayız.
Ø Bütün sebze yemekleri ve köfteler çatal ile yenilir.
Ø Bıçağa ihtiyaç varsa çatalın kenarı kullanılır.
Ø Yoğurt kaşıkla yenir.
Ø Çatal tek başına kullanılıyorsa sağ elde olmalıdır.
Ø Yemeğe ekmek banmak doğru değildir.
Ø Bütün makarnalar çatal ile yenir.
Ø Spagetti yerken kaşıktan yardım alırız. Makarna tabağının içinde çatalla makarnayı dürerken kaşık alttan çatala zemin yapılır. Spagetti makarna hüüp yapılmaz.
Ø Şerefe kadeh kaldırıldığında içki olmasa da katılmak lazımdır.
Ø Kadeh göğüs hizasında kaldırılır.
Ø Garsonla yüzyüze iletişim kurulur, Mimikler ile anlaşılır, el ile çağırmamak gerekir. El kol hareketi yapılmaz, Hop, hışt denmez.
Ø Zeytin, çatalla yenir, çekirdeği çatalla çıkarılır ve tabağın yanına konulur. Kül tablosuna veya masa üzerine konulmaz.
Ø Akşamları soğuk mezeler (tereyağı, acılı ezme vs.) ekmek sol elde, bıçakla sürülerek yenir.
Ø Peynir çatalın kenarıyla kesilir.
Ø Protokolde kürdan olmaz. Diğer zamanlarda sol el perde yapılarak kullanılabilir. Peçetenin içine bırakılır, masa üstüne veya kül tablasına bırakılmaz.
RESTORAN
Ø Cam veya duvar önü tercih edilmelidir.
Ø Restoranda teşrifatçı varsa, teşrifatçı önde, bayan ortada, biz arkada oluruz. Yoksa, biz önden giderek bayana yol gösteririz, öncülük yaparız.
Ø Girişe yakın ayakaltı yerlere oturulmaz.
Ø Eş ile gidiyorsak karşılıklı oturulur.
Ø Sosyal yemeklerde eşler yanyana oturur.
Ø Eş (bayan) erkeğin sağında oturur.
Ø Kalabalığa erkeğin yönü dönük olmalıdır.
Ø Bahşiş, yemek çok beğenilmişse %10, normalde %5 olmalıdır.
Ø Restoranda yemeği bayan söylemez, bey onun adına söyler.
Ø Erkekler pardüselerini vestiyere bırakır. Bayanlar yanına alabilir.
Ø Tokalaşmak için önce bayan elini uzatmalıdır. Erkeğin önce uzatması görgüsüzlüktür.
Ø Sağımızdaki bayandan sorumluyuz.
Ø Cep telefonu, telsiz vs. yemek masasının üzerine konulmaz.
Ø Cep telefonu mesajlarında son kısma isim yazılmalıdır.
HİTAPLAR VE TANIŞMA
Ø Sayın (isim) Emniyet Genel Müdürü Sayın Gökhan AYDINER (Sayın kelimesi isime bitişiktir)
Ø Üst ve bayanla güneş gözlüğüyle konuşulmaz.
Ø Bayan yerine mutlaka "Hanımefendi" denilmelidir.
Ø Genel Müdür Yardımcısına normalde "Genel Müdürüm" denilir. Ancak Genel Müdürün yanında "Sayın Müdürüm" denilmelidir.
Ø Emniyet Eski Genel Müdürlerimizden, "Eski" başa alınmaz.
Ø Ast, üste takdim edilir. Yani muhatap üsttür.
Ø Diğer zamanlarda muhatap bayandır. Yani erkek bayana takdim edilir.
Ø Genç yaşlıya, tek kişi gruba, yeni gelen mevcut olanlara takdim edilir.
MAKAMDA DAVRANIŞ
Ø Buyur edilen koltuktur.
Ø Söylenmemişse sırtı duvara gelen koltuktur.
Ø Makama girerken mutlaka ajanda ve kalemle girilmelidir.
Ø Üst veya eş düzey birisi geldiğinde makamda oturulmamalı. Misafir koltuğunda oturmalı.
Ø Üste teşekkür edilmez "Sağolun" denir.
Ø Makama evrak sunulurken yanına gidilmez. Karşıdan nezaketle verilir.
Ø Ziyaret en fazla 20 dakikadır.
ELBİSE
Ø Protokolde koyu renk takım elbiselerdir. Lacivert ve siyah tonları. (Kahverengi arazi rengidir. Resmiyeti azaltır.)
Ø 3 düğmeli cekette, alttaki düğmenin açık bırakılması daha uygun olur.
Ø Gömlek beyaz olmalıdır. Açık mavi tonları de olabilir.
Ø Gömlek tek renk ise kravat çizgili olabilir. Gömlek çizgili ise tek renk kravat takılmalıdır.
Ø Takım elbiseyle ince çerçeveli, spor kıyafetlerle kalın çerçeveli güneş gözlüğü kullanılmalıdır.
Ø Manşetli gömlekler özellikle yemeksiz toplantılarda daha iyidir.
Ø Kravatın boyu, kemer tokasını kapatacak şekilde olmalıdır.
Ø Ayakkabı siyah ve bağcıklı olmalıdır.
Ø Ucunun sivri olması zarafeti arttırır.
Ø İçinin ve dışının deri olması faydalıdır.
Ø Çorap siyah renklidir.
Ø Ayakkabı, çanta ve kemer aynı renkte olmalıdır. Saat kordonunda aynı olması iyi olur.
Ø Davetiyenin altına kıyafet konusu yazılabilir.
Ø Süs mendilinde renk sınırlaması yoktur.
TELEFON
Ø Alo diye telefon açılması manalı değildir.
Ø Telefonu açan kendini tanıtmalı.
Ø Üstlerde kendini tanıtmalı.
Ø "Ben sana dönerim" denmemeli. (Sizi sonra arayacağım denmelidir)
Ø 09:00 – 22:00 saatleri arası ev telefonu aranabilir. Cumartesi öğlene kadar, Pazar günü tam gün aranmaz.
Ø Sekreter (Yönetici Asistanı)
Ø İsmimize gelen e-mail'e ve telefon mesajlarına mutlaka cevap yazılmalıdır.
KADIN- ERKEK
Ø Erkek daima yardımcı pozisyonundadır.
Ø Ast-üst ilişkisinin olduğu yerde bayan-erkek ayırımı olmaz. Ast-üstlük geçerli olur.
Ø Asansörden inişte kapıya yakın olan önce çıkar. Kural budur.
Ø Merdivenden çıkarken önce bayan çıkar, inerken ise erkek önde olmalıdır.
Ø Üst, Konuk ve Hanım daima sağdadır.
Ø Üniformalı iken hanım solda yürümelidir.
Ø Gelin solda, Damat sağda olmalıdır.
Ø Yemekten kalkma teklifi önce bayandan gelmelidir.
Ø Siparişler erkek tarafından verilmelidir.
Ø Kadını; giyimi, evi ve yemeği temsil eder.
Ø Erkeği; arabası, ayakkabısı ve eşi temsil eder denir.
Ø Tanıştırılan kişilerin özellikleri söylenmelidir.
Ø Önce elini üst uzatır, sonra ast uzatır.
Ø Bir bayan elini uzatmadıkça erkek elini uzatmamalı. Hanımlar elini uzatmak zorunda değildir, başı ile selam verebilir.
Ø İsmini unuttuğumuz insana soyadını sorarsak ismini de söyler.
Ø Düğünde bayanlar tamamen beyaz giyinmemeli. (Beyazı sadece gelin giyer)
SİGARA - PURO
Ø Sigara, sigara ile yakılmaz. Mumdan da yakılmaz.
Ø Çocuklu evlerde içilmez.
Ø Resmi yerlerde kül tablası yoksa bu orada sigara içilmeyecek demektir.
Ø Sigara yakarken el ele değmemeli.
Ø Bir bayan, erkeğin sigarasını yakmamalı.
Ø Puro içe çekilmez. Puro dudak ve parmak içindir. Elde yakılır ve en az 45 dk.içilir. Erkek, erkeğin purosunu yakmaz. Puro bir kerede içilmez. Özel makasıyla kesilir, sonra tekrar içilebilir.
Ø Bayan erkeğin sigarasını yakmaz.
Ø Tek kibrit, tek yakım tekniği (Herkes için ayrı kibrit yakılır veya çakmak çakılır.)
ÇİÇEK SEÇİMİ
Ø Bir bayana asla suni çiçek hediye edilmez.
Ø Çiçeği elden götürüyorsak mesaj yazılmaz.
Başka biri ile gönderiyorsak not yazabiliriz.
HER TÜRLÜ KÖTÜ KOKUYA SON:
Fırınınıza sinmiş kötü yemek kokuları için; yemek yapmadan önce fırınınızın ortasına yarısı sirke yarısı su ile doldurulmuş bir tava koyun. Fırınınızı birkaç dakika için ısıtın daha sonra soğumaya bırakın.
Ellerdeki soğan ve sarımsak kokularını giderebilmek için yapılacak en iyi şey, haşlanmış patatesle ovmaktır.
Balık kokusunu çıkarmak için yıkama suyunun içine bolca kahve telvesi atın. Sonra bolca durulayın.
Soğan soymaya başlamadan önce parmaklarınızı sirkeye batırırsanız, soğan kokusunun elinize sinmediğini göreceksiniz.
Ağız kokusu için kahve çekirdeği çiğneyin.
Uzunca bir süre kullanılmayan eski çaydanlıkların kötü kokusunu gidermek için içine bir parça kesme şeker koyun
Boya kokusunu gidermek için: İki büyük baş soğanı soyup ikiye bölün suyun içine atın bunu da kokulu odaya koyun.
Balıklı tava kokusu: Tavayı limonla bir güzel ovalayın ve yıkayın.
Ampulün üzerine biraz parfümünüzden sıkınız yakıldığında mis gibi kokar odanız.
Mutfağınıza sinmiş kızartma kokusunu yok etmek için: Izgaranın üzerine defne yaprağı, ada çayı yaprağı ve kekik yaprağı koyun.
Fırınınıza sinmiş kötü yemek kokularını temizleyip yerine güzel kokular bıraksın diye satın aldığımız o pahalı ürünler istediğiniz gibi ferah bir koku bırakmıyorsa, size daha pratik ve ucuz bir önerimiz var. Yemek yapmadan önce fırınınızın ortasına yarısı sirke yarısı su ile doldurulmuş bir tava koyun. Fırınınızı birkaç dakika için ısıtın. Daha sonra soğumaya bırakın. Fırınınız umduğunuzdan da güzel kokacak.
Buzdolabınızdaki kokuları gidermenin en iyi yolu bir kaba biraz süt koyup dolabın bir köşesine yerleştirmektir.
PRATİK EV BİLGİLERİ..
Boya fırçaları sertleşmiş ise: Kaynamış sirkeli suda bekletin yumuşadığını göreceksiniz.
Kapılarınızı vs. cila yaparken: Cila olmamasını istediğiniz yerlere vazelin sürün buralara cila taşarsa bile kuruyunca çok kolay çıkarabilirsiniz.
Bir yerdeki sigara dumanını yok etmek için hemen mum yakın
Ütüden sararan elbise hemen oksijenli su ile silinirse sararan yerler kaybolur.
Buzdolabındaki nemi almak için, dolaba içi tuz dolu bir kap konur.
Evde ortaya çıkan karıncaları yok etmek için kahve telvesi kullanmanız iyi sonuç verecektir.
Kapılarınız veya çekmeceleriniz bir müddet sonra itseniz de çekseniz de kapanmaları zorlaşır: apınızın, çekmecenizin sürten kısmına vazelin sürün.
Şarap şişelerinin mantarını tekrar şişeye geçirmek için: Mantarı kaynar suyun içine atın.
Fermuarlar sıkışırsa: Kurşun kalemle fermuar dişlerinin üzerini karalayın.
Gözlük camları: Gliserin ile silerseniz buğulanmadığını göreceksiniz.
Ayakkabılarınız ayağınızı sıkıyorsa: Bir bardak saf alkolü ayakkabınızın içine dökün. İyice derisine yedirin ve giyin. Derisi ayağınıza göre açılacaktır.
Çiçekleriniz için: Haşladığınız yumurtanın suyunu saksıya dökün.
Gülleriniz boyunlarını bükerse: İlk önce sıcak suya sonra soğuk suya batırın.
Saksı çiçekleriniz için: Sigara küllerini saksınıza koyarsanız yapraklardaki kurt böcek vs. yok edersiniz.
Akü Başları oksitlenirse: Cola sürerseniz oksitlenmeyi önlersiniz
Fareleri kaçırmak için: Nane yağını bir karton parçasının üzerine sürün farelerin geldiği yere koyun.
Halılarınızın ezilmiş yerlerini düzletmek için, ıslak bir bezle ılık ütüyü bu ezilmiş yerlerin üzerinde gezdirin. bu işlemi yaparken ütüyü çok fazla bastırmamaya çalışın. Ezilmiş olan kısımların dikleştiğini göreceksiniz. Gerekirse biraz da fırçalayabilirsiniz.
Evinizdeki çiçekler bazen böcek yüzünden kurur. Onların çiçek köklerini yemelerini önlemek için sigara külünden yararlanın. Çiçek köküne dökeceğiniz küller, böceğin hastalanıp ölmesini sağlar.
Güvelerin dolaplarınızı istila etmelerini önlemek için, büyükçe bir portakal alın, üzerine kabuğu görünmeyecek kadar sık biçimde karanfil batırın. Bu karanfilli portakalı giyecek dolabınıza ya da sandığın bir köşesine koyun. Böylece güveleri giyecek dolaplarınızdan uzak tutmuş olursunuz.
Duvara büyük çivileri çakmak hiç de kolay değildir. İnsanı oldukça uğraştırır ve sıvanın dökülmesine de neden olabilir. Bunu önlemek için çiviyi çakmadan önce sabuna bulayın. Böylece çivi duvara kolayca girer.
Duvarınıza çivi çakacağınız zaman işaretlediğiniz yerin üzerine çapraz bant yapıştırın. Çiviyi öyle çakın, böylece duvarın alçısını çatlatmamış olacaksınız.
Teflon tavalardaki lekeleri çıkarmak için, bir bardak suya 2 çorba kaşığı karbonat ve yarım su bardağı sirke karıştırın. Tavanın içinde bu suyu 10 dakika kaynatın.
Paslanmaz çelik tencereniz matlaşırsa, biraz sirkeyi ateşe koyup ısıtın. Sonra yumuşak bir bezi ılık sirkeye batırarak iyice ovun. Sonra iyice durulayın.
Toprak çömlek ve tencereler yeni alındıklarında küçük çatlaklar sebebiyle kırılma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Bunun için kullanmadan önce 3/4'ünü sirkeli sıcak suyla doldurun 24 saat bekletin ve soğuk suyla yıkayın.
Ev İçin Püf Noktaları
1) Gözlüğünüzün vidası çok çabuk çıkıyorsa vidayı takmadan önce,vidanın gireceği deliğe renksiz oje damlatın.Vidayı öyle takın.
2) Satın aldığınız ayakkabılar ayağınızı sıkıyor ise onları bir kaç dakika buhara tutun.
3) Makasınızı bilemek istiyorsanız,zımpara kağıdı kesin.
4) Halıdaki sigara yanıklarından,yanık yerler üzerinde zımpara kağıdı ile dairesel hareketler yaparak kurtulabilirsiniz.
5) Mobilyaların yerlerini değiştirdiğinizde halıların üzerinde iz bırakır.Bu izleri yok etmek için izlerin üzerine bir parça buz koyun ve erimesini bekleyin.Daha sonra üzerinde elektrik süpürgesini gezdirin.İzden eser kalmadığını göreceksiniz.
6) Fermuarlı giyeceklerinizi çamaşır makinesine koymadan önce kapalı olup olmadığını kontrol edin.Açıksa zedelenebilirler.
7) Üst üste koyduğunuz bardaklar yapışıp çıkmıyorsa bir leğenin içerisine koyun.Üstteki bardağın içerisine buz koyup leğenin içerisine yavaş yavaş sıcak su koyun.Bardakların kolayca çıktığını göreceksiniz.
8) Satın aldığınız plastik ve cam eşyalarin üzerine yapıştırılan etiketlerden kurtulmak için etiketin üzerine yemeklik margarin sürün ve 15 dakika bekletin.Bir bez ile ovalayıp yıkayın.Üzerinde hiç bir leke ve çizilme oluşmayacaktır.
9) Ütü yapmayı kolaylaştırmak ve süreyi azaltmak için ütü masasının kılıfının altına alüminyum folyo koyun.Sıcağı geri yansıtacağından ütü yapmak daha kolay olacaktır.
10) Bez pabuçların temizlenmesi sorun oluyor ise pabuçları bir yastık kılıfının içerisine koyun.Kılıfın ağzını kapayın ve çamaşır makinasında yıkayın.Yeni gibi olacaklardır.
11) Buz kalıplarınızı su ile doldurmadan önce bölmelere portakal,limon ve dilediğiniz meyve parçacıkları yerleştirirseniz dekoratif buzlar elde etmiş olursunuz.
12) Eğer ayaklarınız çok ısınıp şişiyorsa onları saatlerce sıcak suda bekletmeyin,aksine kolonya ile ovalayın.Bilekleriniz ve ayaklarınız şişmeyecektir.
13) Eğer ayaklarınız çok hassas ise,sıcak havalarda şikayetleriniz artıyorsa,her sabah bir kaç damla zeytinyağı ile ovalayın.
14) Pamuklu giysilerinizin çekmemesi için ilk yıkamada bir gece soğuk suyun içerisinde bekletin,sonra yıkayın,çekmeyeceklerdir.
15) Dirsek ve topuklarınızın sertleşmesini istemiyorsanız,bir dilim limon ile ovun.Böylece yumuşacık olacaklardır.
16) Yeni bir tava satın aldığınızda ilk önce içinde bir miktar sirke kaynatın.Bu işlem ilerde kızartmalarınızın tavaya yapışmasını önleyecektir.
17) Cevizle dost olun.İçindeki yağ beyin hücreleri için çok yararlıdır.Kan şekerini düşürdüğü için şeker hastalarına da uzmanlar tarafından tavsiye edilir.
18) Duvarınıza çivi çakacağınız zaman işaretlediğiniz yerin üzerine çapraz bant yapıştırın.Çiviyi öyle çakın. Böylece duvarın alçısını çatlatmamış olacaksınız.
19) Kızartma yağını bir kaç kez kullanabilirsiniz.Kullanılır durumda olup olmadığını anlamak için kızgın yağın içerisine bir dilim ekmek atın.Ekmekte kara lekeler oluşmuyorsa kullanabilirsiniz.
20) Cevizlerin kabuklarını kolayca açabilmek için onları bir gece tuzlu suyun içerisinde bekletin.Böylece içleri de dağılmayacaktır.
21) Unlarınızın böceklenmemesi için,un kavanozunun içerisine bir adet defne yaprağı koyun.
22) Fırında patates yapmadan önce,10-15 dakika haşlayın ve çatal ile delin.Daha kolay pişecektir.
23) Büyük miktarda patatesiniz var ise torbanın içerisine bir adet elma koyun.8 hafta boyunca filizlenmesini ve büzüşmesini önler.
24) Kullanılmış limon kabuklarını rendeleyip şeker ile karıştırın.Kavanozun içerisinde buzdolabında uzun bir süre saklayabilirsiniz.Böylece pasta yaparken elinizin altında hazır bulunur.
25) Kabarık bir omlet yapmak istiyorsanız,bir çorba kaşığı suyun içerisine bir çay kaşığı mısır unu karıştırın. Hazırladığınız karışımı yumurtaya ilave edin.Böylece kabarık bir omlet yapmış olacaksınız.
26) Sarımsaklarınızı her zaman elinizin altında hazır bulundurmak istiyorsaniz kabuklarını soyduktan sonra bir kavanoza doldurup üzerine zeytinyağı koyarak muhafaza edebilirsiniz.Ayrıca bu yağ yemeklerinize, salatalarınıza ayrı bir lezzet katacaktır.
27) Peyniri kolay rendelemek için,15 dakika buzlukta bekletin.
28) Bisküvileriniz yumuşamışsa onları birkaç dakika fırınlayın.
29) Çekmeceleri içini boşaltmadan temizlemek istiyorsanız,elektrik süpürgesinin ucuna ince bir çorap geçirin.
30) Fırında tavuk kızartacağınız zaman üzerine koyduğunuz baharatlardan içine de koyun.Böylece daha lezzetli olur.
31) Domates salçanız çok ekşi ise içerisine bir havuç rendeleyin.Havuç,salçanızı tatlandıracaktır.
32) Mantarların daha lezzetli olması için pişirmeden önce üzerlerine biraz tuz ve limon suyu koyun,5 dakika bekletin.Daha sonra pişirin.
33) Fırında tavuk kızartacağınız zaman bir limonu ikiye bölün,yarısını tavuğun üzerine bastırarak iyice sürün.Diğer yarısını ise tavuğun içerisine yerleştirin.Tavuğunuz nar gibi kızaracaktır.
34) 2 Çorba kaşığı yoğurdu,sulandırılmış 1 çorba kaşığı salçayı ve birazda zeytinyağını derin bir kabın içerisinde karıştırın.Fırına koymadan önce tavuğun her tarafına sürün.Çok daha lezzetli olacaktır.
35) Hazırladığınız kekin ortasına malzeme koyacağınız zaman bıçak ile kesmenize gerek yok.Dikiş ipliğini kekin etrafına gerip dikkatlice çektiğiniz zaman düzgün bir şekilde kesildiğini göreceksiniz.
36) Hazirladığınız kekin,fırında pişirirken çökmemesi için hamuru kalıbı ile birlikte fırına koymadan önce 20 dakika kadar dinlendirin.
37) Pişirdiğiniz sebzelerin renklerini kaybetmemesi için bir kesme şeker yada limon suyu koyun.
38) Hazırladığınız omletin tavaya yapışmaması için,önce tavayı ocağa koyup iyice ısıtın sonra yağı döküp kızdırın.Daha sonra karışımı tavaya alın ve ocağın altını kısın.
39) Kesilmiş ve açık havada kalmış soğan zararlıdır.Kullanmadığınız soğan parçalarını saklamayın.
40) Çok miktarda alkollü ve alkolsüz kokteyller hazırladığınızda onlardan bir miktarını buz kaplarına yerleştirin.Kokteyllerin içerisine bunları kullanın.Böylece sulanıp tatlarını kaybetmeyeceklerdir.
41) Kuru soğanları kese kağıdına sardıktan sonra buzdolabının sebze bölümünde muhafaza ederseniz çürüyüp bozulmasını önlemiş olursunuz.
42) Kızarttığınız tavuğun tekrar ısıttığınızda lezzetini kaybetmesini istemiyorsanız tavuk parçalarını bir süzgece koyun.Tencerenin içerisinde su kaynatın ve süzgeci üzerine oturtun.Buharda ısıtılan tavuk lezzetinden hiçbir şey kaybetmeyecektir.
43) Satın aldığınız kiviler çok sert ve ham ise bir gece boyunca plastik bir torba içerisinde elma ve armut ile saklayın.
44) Evde pasta yaparken kullandığınız meyve şekerlemelerinin dibe çökmesini istemiyorsanız hazırladığınız hamura bir miktar mısır unu ilave edin.Meyveler pişerken suları yoğunlaşır ve dibe çökmezler.
45) Kek kalıbınızın içine hamurunuzu dökmeden önce ortasına bir şerit alüminyum folyo koyun.Böylece kekinizi pişirdikten sonra kolayca çıkartabilirsiniz.
46) Soğan,sarımsak kesmeden önce parmaklarınıza limon suyu sürerseniz,istemediğiniz kokulardan kurtulmuş olursunuz.
47) Kızartma kokularının bütün eve yayılmaması için yağın içerisine 1-2 dal maydanoz atın.
48) Lambalarınızın üzerine kullanmadığınız kokularınızdan veya biraz vanilya sürerseniz,lambalarınızı yaktığınızda mis gibi koku yayılacaktır.(Fazla sürmeyin.)
49)Parfümü bitmiş küçük parfüm şişelerini atmaya kıyamıyorsanız onları çamaşır dolabınıza koyun.Böylece çamaşırlarınızın hoş kokmasını sağlarsınız.
BAVUL HAZIRLARKEN AKLINIZDA BULUNSUN:
- Bavulunuza ani hava değişimlerini düşünerek çok hafif bir yağmurluk koyabilirsiniz.
- Yanınızda taşıdığınız el çantanızda tekerlek fonksiyonunun olmasını tercih edin. Ağır içerikli çantanızı daha kolay tasıma imkanınız olacak.
- Yanınızda büyük şampuan taşımak yerine sağlam küçük bir şişeye seyahat boyunca isinizi görecek kadar koyarak, hem ağırlıktan hem bavulunuzu gereksiz doldurmak kurtulmuş olursunuz.
- Bavulunuza koyacağınız çok fonksiyonlu bir ufak çakı ummadığınız anlarda isinize yarayacaktır.
- Seyahate çıkmadan önce yanınızda goturmeyi düşündüğünüz eşyaların listesini çıkarmayı unutmayın. Seyahat anında bunu nasıl unuttum demekten kurtulursunuz.
- Su problemi olan yerlerde isinize yaraması acısından yanınıza el temizleme jeti almayı unutmayın.
- Bavulda aradığınızı kolayca bulmanız acısından parçalara ayirip eşyalarınızı bolum bolum koyabilirsiniz. Mesela iç çamaşırları torbası, tas takımı torbası gibi.
- Bavulunuzun içine koyacağınız katlanabilen bir el çantası, seyahat sırasında alışverişlerinizi kolayca koymanıza yarayacak ve bavulunuzu gereksiz zorlamamanızı sağlayacaktır.
Hangi meyve neye iyi gelir?
Sebze ve meyvelerin insan hayatında bir ilaç kadar önemli olduğunu belirten Doğal Tıp Derneği Başkanı Dr. Ender Saraç, günde yarım kilo sebze ve meyve tüketilmesi gerektiğini vurguluyor.
Jay Kordich adlı Amerikalı, 1948 yılında mesane kanserine yakalandı... Hastalığın geldiği aşamayı gören doktorların "İyileşmesi mucize olur" dediği Kordich, taze meyve - sebze suyu terapisini kullanarak hastalığını yendi.
Reçetelerini "Meyve ve Sebzelerin Gizli Güçleri" adlı kitapta toplayan Jay Kordich'in hastalıklar için önerdiği karışımlardan bazıları:
İncir: Bağırsakları çalıştırır, enerji verir. Cinsel güce yardımcıdır.
Elma: Böbeklerin temizlenmesine, sindirim rahatsızlıklarının kontrol edilmesine yardım eder.
Kayısı: Kan yapıcıdır. Güzel bir cilt ve saça olumlu etkisi vardır. Kanserin önlenmesinde yardım eden iyi bir karotenoid kaynağıdır.
Muz: Kalbe ve kas sistemine yararlıdır. Yorgunluğa ve ishale birebirdir.
Vişne: Mineral ve vitamin deposudur. Koyu renkli vişneler, açık renklilere oranla daha fazla mineral içerir.
Greyfurt: Sindirimi uyarır. Diş etlerinin kanamasını azaltır, soğuk algınlığına iyi gelir. Lifleriyle yenirse, kolesterolü düşürür.
Portakal: Soğuk algınlığı, grip, incinme, kalp hastalığı ve felçten korunmaya yardım eder.
Mandalina: Enfeksiyonlarla savaşmayı kolaylaştırır.
Üzüm: Böbreklerin çalışmasını uyarıp kalp atışını düzenler. Karaciğeri temizler. Siyah üzüm kabukları ve çekirdekleriyle yenirse hücre yenileyicidir.
Kavun: Endişe ve uykusuzluğa iyi gelir. Bağırsak ve cilt kanserine karşı Amerikan Kanser Topluluğu'nca tavsiye edilmiştir.
Karpuz: Kabuğundaki çinko iktidarsızlığa iyi gelir. Böbreği temizler.
Kiraz: Kolesterolü düşürür, özellikle sapları idrar söktürücüdür.
Armut: Kalp - damar sağlığı, alçak kan basıncı ve fiziksel performansa iyi gelen vitaminleri barındırır.
Çilek: Sigara dumanının etkilerini azaltır. Sigara içilen bir odadayken gün boyunca ağza iki çilek atılması önerilir.
Sivribiber: Şişkinliği azaltmada faydalıdır. Saçlara, tırnaklara ve cilde çok iyi gelir.
Brokoli: Mide ve yemek borusu kanseri tehlikesini azaltır.
Lahana: Yaşlanmayı önleyici mineral olarak kabul edilen selenyum sağlıklı bir cilt verir, erkeğin cinsel gücünü artırır.
Havuç: Enerji verir. Karaciğerin safra salgılamasına ve kolesterolü dengelemesine yardım eder.
Salatalık: Kasları gençleştirir. Deri hücrelerine elastikiyet verir.
Sarmısak: Tansiyonu düşürür, kan pıhtılaşmasını azaltır. Bazı mide kanserlerini önlediği ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği kanıtlanmıştır.
Ispanak: Karaciğeri, lenf bezlerini ve kan dolaşımını uyarır.
BAŞ AĞRISINA KARŞI ELMA İLE KEREVİZ
Uykusuzluk: Havuç ve kereviz sapının suyunu karıştırın.
Sakinleştirici: Havuç ve lahana suyunu karıştırın.
Sindirimi kolaylaştırıcı: Karnabahar, havuç ve maydanoz suyu.
Yorgunluk: Tek başına havuç ya da elma, kereviz ve maydanozdan herhangi biriyle birlikte sıkılmış meyve suyu.
Grip: Bir bardak kızılcık suyu ya da elma + kızılcık, elma + üzüm + ananas suyu.
İktidarsızlık: Lahana, brokoli, kıvırcık yapraklı lahana suyu.
Sigara dumanı: Kereviz ya da çilek suyu.
Ezilme, çürüme: Portakal suyundaki bioflavonoid kan damarını ve kılcal damarları güçlendirir. Ezik ve çürükler daha çabuk iyileşir.
Kabızlık: Patates + havuç + elma + maydanoz suyu iyi bir tercihtir. En çok işe yarayan meyve suyu ise elma + armuttur.
Ağrıyan kemikler: Havuç, lahana ve maydanoz karışımının suyu.
Mide asidi: Havuç + salatalık + pancar suyu ya da havuç + lahana + kereviz suyu mideyi yatıştırmaya yardım eder.
Hemoroid: İçinde özellikle patates bulunan içecekler öneriliyor. Patates + havuç + elma + maydanoz suyu ya da patates + elma + armut suyu.
Boğaz ağrıları: Turp + limon.
Mide ülseri: Lahana ya da patates suyu.
Baş ağrısı: Elmayla birlikte karıştırılan kereviz suyu.
TÜKETİRKEN BUNLARA DİKKAT
Doğal Tıp Derneği Başkanı Dr. Ender Saraç, sebze ve meyvelerin insan hayatında bir ilaç kadar önemli olduğunu söyledi. Saraç, günde yarım kilo sebze ve meyve tüketilmesi gerektiğini vurgulayarak, dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:
Besin değerinin kaybolmaması için sebzeler az suyla, buharlı tencere veya toprak güveç kaplarında zeytinyağıyla pişirilmeli
Havucu rendelemek B ve C vitaminlerinin kaybolmasına yol açar
Sebze ve meyveleri vitaminlerinin kaybolmaması için kalın doğramak gerekir
Meyveleri tok karnına değil, aç karnına ya da yemekten 2 - 3 saat sonra tüketilin.
*************************************************
E-MEKTUBUNUZU DİĞER ADRESLERE İLETİRKEN,
E-POSTA ADRESLERİMİZİN İSTENMEYEN ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARIN ELİNE GEÇMEMESİ İÇİN, ÖNCE GÖNDERENİN ADRESİNİ SİLİNİZ, DAHA SONRA ALICI ADRESLERİ BCC (GİZLİ ALICI) KISMINA YAZIP GÖNDERİNİZ... *************************************************
Mobilya Alırken Nelere Dikkat Edelim..
· Dolap kapakları iyi kapanmalı.
· Çekmeceler kolay sürülebilmeli.
· Çekmece içleri temiz olmalı; (kıymık, budak vb. içermemeli.)
· Uzun olan raflarda orta destek bulunmalı.
· Sürgülü kapılar ve dolaplar gıcırdamamalı ve kolayca sürülebilmeli.
· Uzun kapılar sağlam menteşelerle iyice desteklenmeli.
· Mobilyanın kostrüksiyonu sağlam ve güvenli olmalı.
· İç yüzey köşeleri pürüzlü olmamalı.
· İç aydınlatma kolayca yapılabilmeli.
· Masa ayakları yere tam basmalı ve birbirleriyle tam uyumlu olmalı.
» Kumaş Kaplı Mobilyalarda...
· Oturumu rahat, arkalığı çıkıntısız ve düzgün olmalı.
· İskeleti kuvvetli olmalı; gıcırdamamalı, sallanmamalı.
· İskelet ve köşeler kumaş ile iyi bir şekilde kaplanmış olmalı.
· Köşeler iyi birleştirilmiş ve yapıştırılmış olmalı.
· Dikişler ve biyeler düzgün olmalı.
· Desenler ortalanmış olmalı ve çizgiler dikişler uyumlu olmalı.
· Minderler esnek olmalı, koltukla tam uyumlu olmalı.
· Kanepe ve koltuk üzerindeki düğmeler güvenli bir biçimde dikilmiş olmalı.
· Sürekli kullanılacak olan ürünler sağlam ve sık dokunmuş olmalı.
· Temizlemek üzere çıkarılabilecek parçalar yırtılmayacak bir üründen yapılmış olmalı.
· Her pozisyon için oturma dengesi iyi sağlanmış olmalı.
» Mobilyaların alınması ve seçilmesi
Mobilyaların insan hayatındaki önemi çok büyüktür. Bedenen ve tikren dinlenmeye ihtiyacı olan insanın aradığı rahatlık ve huzur, kullanışlı ve iyi döşenmiş mobilya ile elde edilebilir. Kötü bir mobilya, sebep olduğu sırt, adale, bel ve ayak ağrıları gibi zararları yanında psikolojik olarak da kişiyi rahatsız ve huzursuz eder. Bunun yanı sıra vaktinden önce bozulur, eskir ve kısa bir zaman sonra da onarılması ve yenilenmesi zorunlu hale gelir. Bu yüzden mobilyaların seçiminin iyi yapılması gerekir.
» Mobilyaları Satın Almadan Önce;
Aile bütçesi ön planda tutularak mobilyanın kullanılma amacı, dekorasyondaki yeri ve önemi dikkate alınıp, ihtiyaç durumu ortaya çıkarılmalıdır. Bu durumda yalnız yeni alınacaklar değil, varsa eski eşyaları da dikkate almak ve düşünmek gerekir. Mobilyaların seçiminde ihtiyaçlar, ekonomik durum ve zevk oldukça önemlidir. Ayrıca kullanışlılık, sağlamlık ve uzun ömürlülük gibi hususlar da önemle göz önünde tutulmalıdır.
» Mobilyaları Seçerken Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:
İhtiyacımız olan bir mobilya her bakımdan rahat, kullanışlı, uzun ömürlü olmalı ve dolayısıyla değerini karşılamalıdır. Bu sebeplerden dolayı satın alacağınız herhangi bir koltuk, kanepe, sandalye hakkında yeterli bilginiz olmalıdır. Bu bilgi çok sayıda mağaza gezilerek elde edilebilir. Görünüşü güzel olan bir mobilya rahat olmayabilir veya fiyatı uygun olmayabilir.
Diğer taraftan dayanıklı, rahat ve uygun fiyatta olan mobilyanın da görünüşü güzel olmayabilir. Bu nedenle mobilyanın sadece dış görünüşüne bakmak yeterli değildir. Kullanılma biçimi kontrol edilmelidir.
Fiyat, rahatlık, birden fazla amaç için kullanılabilme, kapladığı alan, dayanma süresi, bakım masrafları da göz önünde tutulmalıdır. Yasal bir zorunluluk olmasına rağmen, mobilyaların özelliklerini de içeren kullanma kılavuzları çoğu zaman tüketiciye verilmemektedir. Bu durumda önce o ürüne ait kullanma kılavuzu istenmeli, kılavuzun verilmemesi durumunda mobilya dikkatli bir şekilde incelenerek satıcıdan mobilya ile ilgili tüm bilgiler toplanmalıdır.
Mobilyaların yapımında kullanılan ağacın cinsi, birleştirme yerlerinin sağlam olması, cilasının düzgün olması da mobilya hakkında karar vermede önemli faktörlerdendir. Ayrıca satın alınması, düşünülen mobilyadaki döşemelik malzemenin kolay yanmayan,terletmeyen ve kolay temizlenen özellikte olması da tercih sebebidir. Alınan mobilyanın eve veya büroya teslim masraflarının fiyata dahil olup olmadığı satın almadan önce öğrenilmelidir. Mobilya seçerken tüm bu özellikleri dikkate alarak, istek, ihtiyaç ve bütçenize en uygun olanları seçiniz.
Eviniz size uygun mu?
Alacağınız evin kullanışlı olmasına dikkat edin, prestij olsun diye lüks ama size hitap etmeyen evlerde oturmak gibi bir yanlışa düşmemeye çalışın.
Alacağınız ev sizi rahatlatmalı. Unutmayın ki eviniz her şeyden önce sizin yuvanızdır.
Dış cephede kullanılan yanlış malzeme, rutubet ve havasızlık gibi sorunları beraberinde getirir.
Evin mimarisi ve dekorasyonu bir bütün olmalı ve siz de bu bütünün içinde olabilmelisiniz.
Sade ve dingin renkler kullanarak kullanıma uygun, rahat bir ortam oluşturabilirsiniz.
Alçıpan tavan uygulayarak kirişleri gizlemek mümkündür.
Çocuk odası için mavi, sarı gibi renkler seçerek neşeli bir ortam yaratabilirsiniz.
Mekanı ferahlatmak için gerekirse balkon içeri alınabilir.
Ev tasarlanırken rüzgarın yönüne ve güneşin geliş açısına dikkat edilmelidir.
Eğer havuzunuz varsa havuzun etrafına suyu seven bitkiler dikiniz.
Bar tezgahı için hijyen ve renk alternatifi sağlayan Policor kaplama malzemesi tercih edilebilir.
Odanız yeteri kadar güneş görmüyorsa, odayı aydınlatacak renkler kullanın.
Evinizi yaparken iklim şartlarına uygun malzeme kullanın.
Geniş ve yüksek salonlar insana güçlülük ve büyüklük hissi verir.
Sade ve rahat bir mekan için açık renkler ve az mobilya kullanın.
EVİNİZ İÇİN GÜVENLİK ÖNLEMLERİ:
Kapılar
Kapınızı ve çerçevesini mümkün olduğunca sağlam yapın. Malzemesi çelik (çelik ve demir saç karışımı) ya da çok sağlam olmak kaydıyla tahtadan olabilir. Kapı ve çerçeve arasında hiçbir boşluk olmamalıdır. Bu boşluk bir levye yardımıyla kapının kanırtılarak açılması için kullanılabilir.
Tahta bir kapının kilit kısmını metal ile koruyun. Kapıyı kapalı tutan tek yer kilit kısmıdır ve art niyetli bir kişinin zorlamasına, delik delmesine, levye ile kanırtmasına engel olmak için sağlamlaştırılmalıdır.
Pencereler ve balkon kapıları, giriş kapılarından sonra seçilen ikinci hedeflerdir. Dışarıdan ulaşılması mümkün olan bu yerlerin mümkün olduğunca sağlam olmasına özen gösterin. Gerekliyse parmaklık veya kırılmayan özel cam taktırın.
Sürgülü kapılar evin en zayıf bölgelerinden biridir. Normalde basit bir kilit mandalı dışında korumaları yoktur ve kolayca açılabilirler. Bunlara mutlaka özel bir ek kilit taktırın. Havalandırma amaçlı açık bırakmanız gerekiyorsa bir insanın giremeyeceği kadar bir aralık bırakıp, sürgü yoluna sağlam bir engel koyun.
Eğer bir arka kapınız ya da evinize de girişi bulunan bir garaj kapınız varsa en az ön kapınız kadar sağlam olmalıdır. Sizin için önemsiz gibi görünen bir arka kapı, bir hırsız için ön kapı gibidir.
Evden kısa süreliğine dahi ayrılsanız kapınızı kesinlikle açık bırakmayın. Hırsızlık olaylarının birçoğu hiç zorlanmadan girilen evlerde gerçekleşmektedir ve bu gibi durumlarda özendirici unsurdan dolayı yakalanan hırsızlara çok daha az ceza verilmektedir.
Evde yoksanız kapınıza hiçbir not bırakmayın ve not bırakma ihtimali olan kişileri uyarın. Zorunluluk durumunda size iletilmesi gereken mesajın, güvendiğiniz bir komşunuza verilmesini sağlayın.
Şüpheli gördüğünüz şahıslara kesinlikle kapıyı açmayın. Mutlaka açmanız gerekiyorsa sürgüyü (zinciri) kullanın ve kişiden kimliğini ispat edecek bir şey göstermesini isteyin (polis dahi olsalar). Her halükarda şüpheyle yaklaşın. Unutmayın burası sizin eviniz ve kimseye kapıyı açmak zorunda değilsiniz!
Bir yabancıyı kesinlikle evinize almayın! Anket yapmak, hediye vermek, su istemek, telefon etmek gibi sebepler uydurabilirler.
Çocuğunuz evde yalnızsa kapıya gelen hiç kimseye cevap vermemesini öğretin. Tanıdık dahi olsalar.
Mümkünse apartman kapısında sesli ya da kameralı bir sistem olmasını sağlayın. Daire kapınızda ise mutlaka gözleme deliği (vizör) bulunsun ve gelen herkesi önce buraya bakarak tanımlayın. Gelen kişiyi gözleme deliğinden göremiyorsanız ya da şüpheli görüyorsanız kapıyı açmayın.
Apartman kapınıza; yöneticinizin imzası bulunan ve satıcı, pazarlamacı, dilenci ve benzeri apartman ile ilgisi olmayan kişilerin girmesinin yasak olduğunu belirten kolayca görülebilir bir yazı asın.
Kilitler
Kilitleriniz mümkün olduğunca yeni teknoloji ve sağlam olsun. Klasik kilit dilleri oldukça zayıf bir koruma sağlarlar. Bu yüzden kam, mil ve benzeri yeni tip kilitler tercih edilmelidir. Çift kilit kullanmanız idealdir.
Kilitleriniz süs değildir, onları kullanın! Kilitli bir kapı dahi açılabiliyorken kilitlenmemiş bir kapınızın olması düşünülmemelidir.
Daire kapınızın önüne gelen kişiler ile güvenli bir mesafeden konuşmanızı sağlayacak bir sürgünüz, zinciriniz veya emniyet kilidiniz olmalıdır. Bunlar; kapının birkaç santimden fazla açılmasını engeller ancak çok dikkatli olmalısınız çünkü güçlü bir tekme ile kırılmaları oldukça kolaydır.
Evden ayrılırken kesinlikle anahtarınızı evinizin yakınlarında (paspas altı, saksı altı, elektrik-doğal gaz-su kutuları ve benzeri...) saklamayın. Mutlaka gerekliyse, güvendiğiniz bir komşunuza yedek bir anahtar bırakın.
Anahtarlarınızdan birini dahi kaybetseniz kilitlerinizi değiştirmeyi ciddi olarak düşünün.
Bir eve taşındıysanız mutlaka eski kilitleri değiştirin. Size teslim edilen anahtar sayısı tam dahi olsa bunların kopyalanıp kopyalanmadıklarını bilmeniz mümkün değildir.
Anahtarınızı, güvenilirliği şüpheli kişilere kısa süreliğine dahi olsa emanet etmeyin. Bir anahtarı kopyalamanın en fazla 1-2 dakika sürdüğünü hatırlayın.
Anahtarlarınızın üzerinde, özellikle adresinizin tespit edilmesini sağlayabilecek hiçbir not bulundurmayın.
Evden Ayrılırken veya Seyahate Çıkarken
Perdelerinizi, panjurlarınızı (en azından bir kısmını) tamamen kapatmayın ancak evin boş olduğunu gösterecek kadar da açmayın.
Evde bulunmadığınız zaman giriş kapınızdan duyulabilecek bir radyoyu açık bırakın. Geceleri de dışarıdan görülebilecek bir ışığınızı açın. Gündüz vakti evde yanan bir ışığın çok dikkat çekeceğini unutmayın bu yüzden uzun süreli seyahatlerinizde otomatik olarak açılıp kapanan ışık sistemleri kullanmalısınız. Bu sistemler belirli saatlerde evinizdeki ışık, radyo, televizyon gibi cihazları otomatik olarak açıp kapatırlar ve evde olduğunuz izlenimini uyandırırlar.
Uzun bir seyahate çıkıyorsanız posta kutunuzda ya da kapınızda postaların birikmesini engellemek için bir komşunuzdan ya da güvendiğiniz birisinden düzenli olarak bunları almasını rica edin. Bu tip birikimler hırsızların dikkat ettikleri şeylerden biridir.
Güvendiğiniz bir komşunuza seyahatinizle ilgili tarih bilgilerini verin ve acil bir durumda sizi araması için telefon numaranızı bırakın. Evinizde alarm varsa çalması durumunda ne yapması gerektiğini anlatın ve arada bir kendisini arayarak evinizin durumuna dikkat etmesini sağlayın.
Evde olmadığınız zamanların, evi emanet ettiğiniz kişi dışındaki hiç kimse tarafından bilinmesine izin vermeyin. Bazen güvendiğiniz bir kişinin bile bu bilgiyi kolaylıkla ağzından kaçırabileceğini unutmayın.
Telesekreteriniz varsa evde uzun süre olmayacağınızı ifade eden bir mesaj bırakmayın. Sadece o anda yanıt veremediğinizi belirtin.
Güvendiğiniz bir arkadaşınızın belirli aralıklarla evinizi kontrol etmesini hatta gece kalmasını sağlayın.
Telefonunuzun sesini kısın. Uzun uzun çalan ve yanıt verilmeyen bir telefon etraftaki bir hırsız için iyi bir işarettir.
Kış aylarında boş bıraktığınız müstakil bir eviniz varsa; bir komşunuzdan ya da görevliden, evin yürüme yolu üzerindeki karları temizlemesini isteyin.
Ev Çevresi
Evinizin etrafında görüş mesafenizi kısıtlayacak, art niyetli bir kişinin kolayca saklanabileceği veya evinize girişini kolaylaştıracak yerler olmamasına dikkat edin. Çalı ve ağaçlarınızı bunu engelleyecek şekilde budayın ve bahçenizin çevre düzenlemesini iyi bir şekilde yapın.
Apartman giriş kapısının ve ev çevresinin iyi ışıklandırılmış olmasına ve ampullerin korunmuş olmasına dikkat edin. Bu; hem art niyetli kişilerin evden uzak durmalarını sağlayacaktır hem de sizin eve giriş çıkışınız sırasında güvende olmanızı sağlayacaktır.
Posta kutunuza ya da zilinize tam isminizi yazmayın (özellikle de yalnız yaşayan bir bayansanız). İsminizin baş harfini ve soyadınızı yazmanız yeterlidir. Bazı kişiler isminizden telefon numaranızı tespit etmekte ve telefon ederek evde olup olmadığınızı rahatlıkla anlayabilmektedir.
Evinizin etrafında art niyetli bir kişinin faydalanabileceği gereçler bırakmayın. Merdiven, çekiç, tornavida ve benzeri tüm araç gereçler buna dahildir.
Hem iyi bir alarm hem de savunma unsuru olduğu için evinizin durumu müsaitse bir köpek alabilirsiniz. Yine de bunun kesin güvenlik anlamına gelmeyeceğini unutmayın.
Köpeğiniz yoksa bile evinizin girişinde-bahçesinde bir ağaç varsa; bu ağaç üzerine bir köpek zinciri takın. Ayrıca bahçe giriş kapınıza ''Köpek Var, Dikkat Köpek'' gibi bir uyarı yazısı asın. Önünde tabak olan boş bir köpek kulübesi yaptırmanız da çok etkili bir caydırma yöntemidir.
Evinizi düzenli olarak gözlemlediğini düşündüğünüz biri varsa. Garip görünüşlü biri evinize gereğinden fazla ilgi gösteriyorsa polise haber vermekten çekinmeyin.
Acil bir durumda görevlilerin evinizi kolayca bulup ulaşabilmesi için evinizin kapı numarasının dışarıdan rahatça görülmesini sağlayın.
Ev çevresinde bulunan bozulmuş arabalar, yanmayan sokak ışıkları, yazı yazılmış resim çizilmiş duvarlar, kirli sokaklar suçluları çeken unsurlardır. Bunların en kısa zamanda giderilmesini sağlayın.
Apartmana girerken sizinle beraber girmeye çalışan kişilere karşı uyanık olun. Unutmayın, içeri girmelerine izin vermek zorunda değilsiniz. Kiminle görüşmek istiyorlarsa o kişinin izni sağlanana kadar giremeyeceğini belirtin veya görüşülecek kişiyle siz konuşun.
Apartmana girerken kapının önünde anahtarlarını arıyormuş gibi çantasını karıştıran biri, sizi içeri girmek için kandırmaya çalışıyor olabilir. Kim olduğunu öğrenmeye çalışın, tabi güvenli bir mesafeden.
Yeni aldığınız değerli eşyaların paketlerini, ne oldukları anlaşılamayacak şekilde parçalayın ve bu şekilde çöpe atın. Normal ya da yılbaşı gibi özel günlerde çöp kutunuzdaki paketler evinizin girilmeye değer olduğunu gösterecektir.
Evinizdeki ilgi çekebilecek herhangi bir eşyanın pencerelerinizden direkt görünmesine engel olun. Bu gibi davet edici durumlar hem sizin açınızdan fazladan risk yaratır hem de muhtemel bir hırsızlık olayında hırsıza verilecek cezanın azalmasına neden olur.
Evinizin kapısının ya da camlarından birinin kırık olduğunu görürseniz, içeriden olmaması gereken sesler geliyorsa eve girmeyin ve hemen polise haber verin.
Evinizin etrafındaki aktiviteler (sosyal aktiviteler, tamirat, çalışma vs.) hakkında bilgi sahibi ve ilgili olun. Şüpheli yada şüpheli olmayan durumları anlayabilmeniz için bu gereklidir.
Komşularınızı ve evinizin çevresini iyi tanıyın. Komşularınızla iyi geçinmek zorunda değilsiniz ancak kimin komşu kimin yabancı olduğunu bilmeniz gerekir.
Hem kendi hem de komşularınızın iyiliği için çevrenizdeki olaylara karşı duyarlı olun ve şüpheli durumları ilgili makamlara bildirin.
Genel
Telefonunuzun programlanabilir hızlı arama tuşları varsa, acil durumlarda aranabilecek numaraları (polis, itfaiye gibi) programlayın ve bunu kullanabilecek yaştaki çocuklarınıza da öğretin.
Değerli eşyalarınızı saklamak için evinize bir kasa alabilirsiniz ancak sürekli kullanmadığınız tüm değerli eşyaları (mücevher, evrak, para gibi) kiraladığınız bir banka kasasında saklayın.
Bir hırsız için en karlı çalışma şekillerinden biri de, çalınan bir eşyanın yerine alınan yeni eşyayı da çalmaktır. Yaklaşık 1 aylık bir süre içerisinde düşük de olsa bu ihtimal vardır, dikkatli olmalısınız.
Evinize uygun bir alarm takın. Bu bir zorunluluk olmamakla beraber basit hırsızlıklar için çok büyük caydırıcılığı vardır. Hareketi algıladığında yanan bir ışık gibi, alarm olmasa bile uyarı yerine geçebilecek basit bazı önlemler de alabilirsiniz. Çok pahalı çözümlerin size uygun olup olmadıklarını iyice irdelemeniz gerekir.
Siz evdeyken evden olmaması gereken sesler geliyorsa, mümkünse sessizce evden ayrılın ve polise haber verin, mümkün değilse kendinizi odanıza kilitleyin ve telefonunuz varsa polise haber verin. Saldırgan odanızdaysa panik yapmayın ve gidene kadar uyuduğunuza inandırmaya çalışın. Bu şekilde, amaç saldırı değilse (ki büyük ihtimalle olmayacaktır) canınızı tehlikeye atmamış olursunuz. Amaç saldırıysa, uyuduğunuza inanan kişiye saldırı anında gerekli tepkiyi vererek şaşırtabilirsiniz. Kaçan bir saldırganı kesinlikle takip etmeyin, bunu polislere bırakın.
Tamir veya benzeri durumlar için evinize gelen kişilerin kimliklerinden emin olun. Şüpheniz varsa bağlı olduğu kurumu arayarak isimlerini teyit etmelerini isteyin, ancak kişinin kendisinin size verdiği telefon numarasına güvenmeyin.
Evinizde ateşli silah bulunduruyorsanız nasıl saklanması ve kullanılması gerektiğini en iyi şekilde öğrenin. Birçok yaralanma ve ölüm, güvenliğiniz için sakladığınız silahlar yüzünden olmaktadır. Ayrıca, hiçbir şiddet unsuru içermeyecek bir hırsızlık girişiminin, sadece sizde silah olduğu için istenmeyen ve beklenmeyen sonuçlara varabileceğini de unutmayın.
Asansöre sizden sonra şüpheli bir şahıs binerse en kısa sürede inebileceğiniz bir katın düğmesine basın ve inin. Eğer bineceğiniz asansörde şüpheli bir şahıs varsa binmeyin ve bir sonrakini bekleyin. Asansör içerisinde bir sorun meydana gelirse alarm düğmesine basarken dikkatli olmalısınız çünkü birçoğu asansörü durdurur, birçoğu da hiçbir işe yaramaz. Yapmanız gereken biran evvel asansörden çıkmaya çalışmaktır. Kontrol paneline her an rahatça ulaşabileceğinizden mutlaka emin olun.
Evinizdeki değerli elektronik cihazların seri numaralarını bir yere not edin. Ayrıca mümkünse değerli eşyalarınızın fotoğraflarını ya da video görüntülerini çekin ve saklayın.
Değerli evraklarınızın da fotokopilerini çekin ve ayrı bir yerde saklayın. Kredi kartı numaralarınızı ve çalınması durumunda aranacak telefonlar numaralarını da güvenli bir yere not edin.
Mümkün olan değerli eşyalarınıza (elektronik cihazlar gibi), sizin olduklarını ifade eden özel bir işaret koyun (isim, ehliyet numarası gibi). Bu; satılmalarını zorlaştıracağı için hırsızları bir kez daha düşündürecektir. Ayrıca polisin olayı takip etmesini ve çalıntı malın sahibini bulmasını kolaylaştıracaktır.
Sigorta yaptırın. Her türlü soruna karşı içinizin rahat etmesi ve kayıplarınızın karşılanabilmesi için evinizi kapsamlı bir şekilde sigortalayın.
HALK ARASINDAKİ BİTKİSEL İLAÇLAR
FAYDALI BİTKİLER
(önerimiz: doktorunuza sormadan kullanmayın.)
ACI BAKLA- Semen Lupini
Şeker hastalığına karşı kullanılır.
ACI YONGA- Lignum Quassiae
İştah açıcı, kuvvet verici, kurt ve ateş düşürücü
ADAÇAYI - Salvia officinalis
Gaz söktürücü, antiseptik, kuvvet verici ve uyarıcı
ALIÇ - Fructus Crataegi
Özellikle kalp üzerinde etkili, idrar söktürücü, kabız
ALTINOTU - Herba Ceterachi
İdrar söktürücü ve kabız etkileri vardır. Basura karşı, haricen kullanılır.
AMBER - Ambra Grisea
Kaşalot balığından elde edilir. Kalbi kuvvetlendirir, iştah açar ve cinsel arzuyu artırır.
ANASON - Fructus Anisi Vulgaris
Gaz söktürücü, iştah açıcı, süt artırıcı ve uyku vericidir.
ANDIZ KÖKÜ - Radix Helenii
Safra söktürücü, öksürük kesici, göğüs yumuşatıcı,kuvvet verici ve kurt düşürücüdür.
ARDIÇ TOHUMU - Fructus Juniperi
İdrar artırıcı, terletici, midevî ve antiseptik özellikleri vardır.
ASPİR - Flos Carthami
Romatizma ağrılarına karşı etkilidir. Dahilen terletici, kurt düşürücü ve adet getiricidir.
BALIKOTU - Fructus Cocculi indici
Dahilen kurt düşürücü, sara nöbetlerini azaltıcı olarak kullanılır. Tehlikeli bir drogdur.
BAMYA ÇİÇEĞİ - Flos Hibisci
Dahilen göğüs yumuşatıcı, lapa halinde haricen çıbanları olgunlaştırıcıdır.Kabızlığa karşı etkili ve zararsız bir drogdur.
BESBASE - Rhizoma Polypodii
Müshil, safra ve balgam söktürücü ve kurt düşürücü etkilere sahiptir.
BİBERİYE - Folium Rosmarini
Dahilen kabız, hazım sistemi uyarıcısı, safra artırıcı ve idrar söktürücü, haricen ise iltihaplı yaraların tedavisinde kullanılır.
BÖĞÜRTLEN - Folium Rubi
Kabız, kuvvet verici, idrar söktürücü ve şeker hastalığına karşı kullanılır. Bademcik iltihaplarında da gargara yapılır.
CİVAN PERÇEMİ- Herba Millefolii
İdrar artırıcı, iştah açıcı, gaz söktürücü, adet söktürücü ve yara iyileştiricidir.
ÇAKŞIROTU KÖKÜ - Ferulae meifoliae
Cinsel kudreti artırıcı olarak etkilidir.
ÇAM SAKIZI - Terebenthina Communis
Solunum ve idrar yolları hastalıklarında kullanılan etkili bir antiseptiktir.
ÇEKEM - Fructus Visci albi
Kabız, idrar artırıcı, kusturucu, kuvvet verici ve tansiyon düşürücü etkileri vardır. Romatizma ağrılarında kullanılır.
ÇÖREKOTU - Semen Nigellae
İdrar ve süt artırıcı, iştah açıcı ve adet söktürücüdür.
ÇÖVEN KÖKÜ - Radix Saponariae albae
Tedavide nadiren kullanılır. Bilhassa tahin helvası yapımında kullanılır. İdrar ve balgam söktürücüdür.
DAĞÇAYI - Sideritis
Uyarıcı, gaz söktürücü, iştah açıcı ve mide ağrılarını kesici özelliklere sahiptirler.
DEFNE YAPRAĞI - Folium Lauri
Terletici, antiseptik ve midevi etkilere sahiptir.
DEVE ÇÖKERTEN - Fructus Tribuli
Taş düşürücü, idrar söktürücü ve kuvvet verici olarak kullanılmaktadır.
DEMİR HİNDİ - Pulpa Tamarindorum
Müshil ve müleyyin bir etkiye sahiptir. Hiçbir tahriş edici etkisi yoktur..
DENİZ KADAYIFI - Carrageen
Dahilen, çok kullanılan bir göğüs yumuşatıcı ve öksürük kesicidir.
DEVE DİKEN - Herba Cardui mariae
Karaciğer hastalıklarına karşı ve safra artırıcı olarak kullanılır.
DUT MEYVASI - Fructus Mori nigri
Meyvalardan hazırlanan şurup, gargara halinde, ağız ve boğaz hastalıklarına (pamukçuk) karşı kullanılır.
EĞİR KÖKÜ - Rhizoma Calami aromatici
Gaz söktürücü, terletici ve antispazmotiktir. Dahilen Prostat, haricen ise romatizma için kullanılır.
FESLEĞEN - Herba Basilici
Yatıştırıcı, midevi, idrar artırıcı ve gaz söktürücüdür.
FUNDA - Herba Ericae
İdrar yolları dezenfektanı, idrar söktürücü ve kabız etkilere sahiptir.
GELİNCİK - Flos Rhoeados
Yatıştırıcı, öksürük kesici, göğüs yumuşatıcı ve hafif uyutucu etkilere sahiptir.
GİNSENG - Ginseng
Kalp kuvvetlendirici ve yorgunluğu gidericidir. Cinsel gücü artırıcı etkileri vardır.
GÜNLÜK - Gummi Olibanum
Dahilen kuvvet verici, yatıştırıcı, kabız, idrar artırıcı, adet söktürücü, adet getirici ve romatizma ağrılarını dindiricidir.
HALİLE (Kara-Sarı) - Fructus Myrobalani
Sarı halile müshil, Kara halile ise kabız olarak kullanılır. Haricen ise yara iyileştiricidir.
HARDAL TOHUMU - Sinapis nigrae
Haricen lapası, yakısı ve banyosu yapılir. Kanı cilde toplamak ve ağrı kesmek için kullanılır.
HATMİ ÇİÇEĞİ - Flos Altheae
Göğüs yumuşatıcı ve tahrişleri gidericidir.
HAVACIVA - Radix Alkannae
Kabız ve yara iyileştiricidir.
HAVUÇ TOHUMU - Dauci carotae
Midevi, gaz söktürücü, gebeliği önleyici ve cinsel gücü artırıcıdır.
HAYIT TOHUMU - Agni-Casti
idrar artırıcı, gaz söktürücü ve yatıştırıcıdır.
HÜNNAP - Jujubae
Göğüs yumuşatıcı, öksürük kesici, müshil ve kan temizleyicidir. Şeker hastalığına karşı da kullanılır.
IHLAMUR - Flos Tiliae
İdrar artırıcı, terletici, yatıştırıcı, uyutucu ve göğüs yumuşatıcıdır.
ISIRGAN - Folium Urticae
Yaprak veya kök, dahilen kan temizleyici, idrar artırıcı ve iştah açıcıdır.
İĞDE ÇİÇEĞİ - Flos Elaeagni
Kabız, kuvvet verici ve antiseptiktir. C vitamini deposudur. Gribe karşı etkilidir.
KAFUR - Camphora
Sinir sistemi, solunum ve kalp üzerinde uyarıcı etkileri vardır.
KAKULE - Cardamomi
İştah açıcı, gaz söktürücü ve midevi etkilere sahiptir. Kahveye konur.
KEBABİYE - Cubebae
Solunum sistemi antiseptiğidir. Belsoğukluğunda kullanılır.
KARANFİL - Caryophyllus
Uyarıcı, midevi ve antiseptik etkileri vardır.
KEKİK - Herba Thymi
Midevi, yatıştırıcı, antiseptik etkileri vardır.
KEREVİZ TOHUMU - Apii graveolentus
Uyarıcı ve iştah açıcıdır. Prostat için kullanılır.
KETEN TOHUMU - Semen Lini
Müshil, sindirim sistemi iltihapları ve tahrişlerine karşı koruyucudur.
KINAKINA - Cortex Chinae
midevi, sıtma ve gribal enfeksiyonlara karşı koruyucu, kalp yatıştırıcıdır.
KISA MAHMUT - Chamaedrys
midevi, uyarıcı, şeker hastalığına karşı etkilidir.
KIZILCIK - Corni maris
Etkili ve zararsız bir ishal kesicidir.
KİTRE - Tragacantha
Boğaz hastalıkları ve iltihaplarında koruyucudur.
KUDRET NARI - Momordicae charantiae
Mide ve barsak ülserine karşı dahilen kullanılır. Yara, çıban ve ekzemalarda haricen kullanılır.
KUŞBURNU - Rosae caninae
Bilhassa C vitamini bakımından zengindir. Kabız ve kuvvet vericidir. Şeker hastalığına karşı da kullanılır.
LAVANTA - Flos Lavandulae
İdrar artırıcı, romatizma ağrılarını dindirici, antiseptik, sinir ve kalp kuvvetlendiricidir.
MAHLEP - Pruni mahaleb
Afrodizyak, balgam söktürücü, nefes darlığı ve prostat için, ayrıca şeker hastalığına karşı kullanılır.
MENENGİÇ - Terebinthina Chia
Dahilen idrar ve solunum yolları antiseptiği olarak kullanılır.
MEYAN KÖKÜ - Radix Liquiritiae
Göğüs yumuşatıcı, balgam söktürücü, tad düzeltici ve öksürük kesici etkileri vardır.
MISIR PÜSKÜLÜ - Stylus Maydis
İdrar söktürücü ve taş düşürücüdür.
MUSKAT - Myristicae
Gaz söktürücü ve antiseptik olarak bilhassa karın ağrıları için kullanılır.
MÜRSAFİ - Gummi Myrrihae
Antiseptik ve uyarıcıdır. Bilhassa solunum yolu hastalıklarına karşı kullanılır.
NANE - Folium Menthae
Özellikle sinirsel kaynaklı mide bulantılarını kesici olarak etkilidir.
OĞULOTU - Folium Melissae
Yatıştırıcı, midevi, terletici ve antiseptiktir.
PAPATYA - Chamomillae vulgaris
İdrar artırıcı, yatıştırıcı, safra söktürücü, boğaz iltihaplarında ve iltihaplı yaralara karşı etkilidir.
PELİNOTU - Herba Absinthii
Midevi, ateş düşürücü, adet getirici etkileri vardır.
REZENE - Foeniculi
Midevi, gaz söktürücü ve süt artırıcıdır.
SAFRAN - Crocus Stigmata
Uyarıcı, iştah açıcı, adet söktürücü, koku ve renk vericidir. Değerli bir baharattır.
SALEP - Tuber Salep
Afrodizyak, kuvvet verici, çocuk ishallerini kesicidir.
SANDALOS - Sandaraca
Haricen ve dahilen romatizma ağrılarını dindirici olarak etkilidir.
SARI SABIR - Aloe
Kalın barsağa etkili bir müshildir.
SARI KANTARON - Herba Hyperici
Dahilen antispazmotik, kabız, yatıştırıcı, haricen ise antiseptik ve yara iyileştiricidir.
SERVİ KOZALAĞI - Cupressi
Çocukların gece işemelerinde, haricen basura ve kokulu ayak terlemelerine karşı kullanılır.
SİNAMEKİ - Folium Sennae
Kalın barsak üzerinde etkili olan, kuvvetli bir müshildir.
ŞAHTERE - Herbe Fumariae
İdrar artırıcı, yatıştırıcı, zayıflatıcı ve tansiyon düşürücüdür.
ŞEYTAN TERSİ - Gummi Asa foetida
Sinir sistemi yatıştırıcısı, hazmı kolaylaştırıcı ve gaz söktürücüdür.
ÜZERLİK TOHUMU - Semen Pegani
Kurt düşürücü, adet söktürücü, uyuşturucu, terletici ve yatıştırıcıdır.
ZAHTER - Saturejae hortensis
Şeker hastalığına karşı kullanılır.
ZENCEFİL - Rhizoma Zingiberis
Yatıştırıcı ve gaz söktürücüdür.
ZERDEÇAL - Curcuma longae
Midevi, gaz söktürücü ve safra artırıcıdır.
ZULUMBA - Rhizoma Zedoariae
İştah açıcı, uyarıcı, idrar artırıcı, balgam ve gaz söktürücüdür.
ACI ELMA YAĞI - Salvia Triloba
Gaz söktürücü, midevi, ter kesici, idrar artırıcıdır. Haricen yara iyi edici ve antiseptik olarak kullanılır.
ANASON YAĞI - Oleum anisi
Sinir sistemi uyarıcısıdır.
BADEM YAĞI - Oleum Amygdalae
Dahilen müshil, haricen yumuşatı-
cı ve yara iyi edici olarak kullanılır..
BİBERİYE YAĞI - Oleum Rosmarini
Haricen romatizma ağrılarını dindirici olarak kullanılır.
CEVİZ YAĞI - Juglandis regiae
Müshil ve safra artırıcı olarak kullanılır.
ÇAM TERE- BENTİN YAĞI - Oleum Terebinthinae
Neft yağı olarak da tanınır. Hari-
cen romatizma ağrılarını giderici ve saçları besleyici olarak kullanılır
ÇÖREKOTU YAĞI - Nigellae sativae
Haricen saç dökülmesi ve kepeğe karşı kullanılır.
DEFNE YAĞI - Lauri expressum
Romatizma ağrılarını dindirici ve vücut parazitlerini öldürücüdür. Ayrıca, saç dökülmesini de önler.
HİNT YAĞI - Oleum Ricini
İnce barsak üzerinde etkili olan ve tahriş yapmayan bir müshildir
KAKAO YAĞI - Oleum cacao
Basur memelerini, kadınların göğüslerindeki yara ve çatlakları yumuşatmak için haricen kullanılır.
KARANFİL YAĞI - Oleum Caryophylli
Dişhekimliğinde antiseptik ve ağrı kesici olarak, dahilen ise gaz söktürücü olarak kullanılır.
KEKİK YAĞI - Oleum Thymi
Dahilen safra artırıcı, kurt düşürücü ve ağrı dindirici, haricen ise antiseptik olarak kullanılır.
KETEN YAĞI - Oleum Lini
Bezir yağı olarak bilinir. Yara ve yanık tedavisinde kullanılır.
KARABAŞ YAĞI - Lavandulae Romanae
Haricen ve dahilen antiseptik olarak kullanılır.
LİMON YAĞI - Oleum Limonis
Uyarıcı ve koku verici olarak kullanılmaktadır.
MERSİN YAĞI - Oleum Myrti
Dahilen bronşit, verem ve belsoğukluğu gibi hastalıkların tedavisinde ve şeker hastalığına karşı kullanılmaktadır.
NANE YAĞI - Menthae Piperitae
Hafif antiseptik, ferahlatıcı, koku verici ve mide bulantılarını giderici olarak kullanılır.
OKALİPTÜS YAĞI - Oleum Eucalypti
Antiseptik olarak haricen kullanılır.
SIĞLA YAĞI - Styrax Liquidus
Haricen antiseptik, yara iyi edici ve anti paraziter olarak kullanılır.
SUSAM YAĞI - Oleum Sesami
Dahilen müshil olarak etkilidir. Şe-
ker hastalığına karşı da kullanılır.
TARÇIN YAĞI - Oleum Cinnamomi
İştah açıcı ve midevi olarak dahilen kullanılır.
ELEKTROMANYETİK RADYASYONDAN KORUNMAK İÇİN
PRATİK ÖNERİLER
-Kullanmadığınız elektrikli aletleri ya kapalı tutunuz ya da fişten çıkarınız. Cihazlar "Stand by" konumunda kaldığı sürece elektromanyetik kirlilik yaratacaktır.
-Düşük radyasyonlu bilgisayar ekranı kullanmaya özen gösteriniz ya da ekran filtresi kullanınız, mümkünse plazma ekran tercih ediniz.
-Ekonomi (halojen ve floresan) lambaları okuma lambası olarak kullanmamaya özen gösteriniz.
-Dinlendirici bir uykuya geçmek için en ideal koşulun yatak odasında TV ve bilgisayar bulundurmamak veya bu cihazların tamamen kapalı konumda olmasını sağlamak olduğunu hatırlayın.
-Elektrikli battaniyeyi yatağa girmeden kapatınız.
-Elektrikle çalışan radyolu çalar saatleri başınızdan mümkün olduğunca uzakta tutunuz, mümkünse pille çalışanlarını tercih ediniz.
-Güçlü elektromanyetik alanlar pineal bezden melatonin salgılanmasını etkiler. Saç kurutma makinasının manyetik alanı yüksektir bu nedenle, sürekli kullanmak yerine aralıklarla kısa süreli kullanınız. Uyku düzeninizin bozulmaması için yatmadan hemen önce kullanmamayı tercih edebilirsiniz
-Yatak odasında başucunuzdaki duvarla komşunuzda bir elektronik aletin bitişik durmamasını sağlamaya çalışınız. Tüm VDU'lerin (TV, bilgisayar) arkalarında ElektroManyetik (EM) alan daha büyüktür. Komşunuzda bu aletlerin nereye yerleştiğine dikkat etmeye çalışınız.
-Gerekmedikçe cep telefonları kullanmayınız. Cep telefonunuz kullanmadığınız sürede mümkünse kapalı olsun. Kalp pili kullanıcılarında cep telefonu ve RF kaynakları etkili bulunmuştur.Üzerinizde açıkken bulundurmamaya dikkat ediniz (Kalp üzerinde, göğüste bulundurmayınız).
-Cep telefonu kullanımının beyin aktivitesinde etkili olduğu gösteren çalışmalar vardır. Çocuklarda sinir sistemi ve başın gelişimine devam ediyor olması dolayısıyla, çocukların ve gençlerin yetişkinlerden daha çok risk altında olduğu bir gerçektir. Bu nedenle 16 yaş altındaki çocukların cep telefonu kullanmamaları, kullanmalarının zorunlu olması durumunda ise günde 10 dakikayı geçmemeleri Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilmektedir. Cep telefonu frekanslarının 10-14 yaşlarındaki çocuklarda bilişsel fonksiyonlara ve beyin aktivitelerine etkili olduğunu göstermiş önemli çalışmalar vardır
-Cep telefonu kullanırken tercihen kulaklıkla konuşunuz. Cep telefonunu - açıksa - kendinizden en uzak mesafeye bırakınız. Acil durumlar dışında vücudunuzda açık taşımamaya özen gösteriniz veya kapalı tutunuz, gerektiğinde siz arayınız. SAR<1 W/kg olan cep telefonlarını tercih ediniz
-Yatağınızı EM alanlardan olabildiğince uzağa koyunuz .
-Dizüstü bilgisayarlar (LCD ekran) şarjlı kullanıldığında düşük EM alana sahiptir (uzakta şarj edilmelidir).
-Evinizdeki ve işyerinizdeki elektromanyetik alanları ölçtürünüz.
-Mikrodalga fırın çalışırken en az 1 m' den uzakta durunuz. Gerekmedikçe kullanmayınız.
-Fotokopi makinelerinden (yüksek manyetik alan) en az 50 cm uzakta durunuz.
-Elektrikli tıraş makinesini mümkünse şarjlı kullanmayı tercih ediniz.
-TV ekranlarından (ön ve arkasından) en az 2 m uzakta bulununuz.
-Elektrikli daktiloları kullanmadığınızda fişten çıkartınız.
-Çamaşır / bulaşık vs. makineleri, su ısıtıcıları ,kahve makinaları çalışırken mümkünse sürekli olarak yakınında bulunmayınız.
-Bazı kimseler EM alanlara diğerlerinden daha hassastır. Bu kimselerde bilgisayar monitörlerine ve diğer elektrikle çalışan aletlere karşı aşırı hassasiyet oluşabilir ve reaksiyonlar açığa çıkabilir. Bu reaksiyonlar:
-Boğazda kuruluk hissi,
Gözde problemler (ağrı ve görme bozukluğu),
Baş ağrısı,
Alerj, yüzde kızarıklık
Uykusuzluk,
Seslere karşı hassasiyet, işitme zorluğu,
Yorgunluk şeklinde ortaya çıkabilmektedir.
-Unutmayınız ki herhangi bir teknolojik ürün yaşamınızı kolaylaştırıyorsa, karşılığında büyük olasılıkla sağlığınızdan götürüyordur.
DEPREMDE YAPILMASI GEREKENLER
Adım Doug Copp. Dünyanın en tecrübeli kurtarma birimi Amerikan Uluslar arası Kurtarma Ekibinin Kurtarma şefi ve afet olayları müdürüyüm. Bu makaledeki bilgiler bir deprem anında hayat kurtaracaktır.
875 yıkılmış binaya sürünerek girdim, 60 ülkeden kurtarma
ekipleriyle çalıştım, birçok ülkede kurtarma ekipleri oluşturdum, ve çok sayıda ülkede birçok kurtarma ekibinin üyesiyim. 2 Yıl boyunca birleşmiş milletler felaket "azaltma" uzmanıydım. 1985'ten beri aynı anda gerçekleşenler hariç dünyadaki bütün büyük felaketlerde çalıştım.
1996'da benim hayatta kalma metodumun geçerliliğini ortaya koyan bir film yaptık. Türk hükümeti, İstanbul belediyesi, İstanbul Üniversitesi, Case yapımcılık, ve ARTI bu pratik ve bilimsel testin filme alınmasında işbirliği yaptılar.
İçinde 20 maket (mannequis) olan bir okulu ve evi yıktık. On maket "çömel ve korun" metodunu uygularken, 10 maket "hayat üçgeni" metodumu uyguladı. Tasarlanmış yıkımdan sonra görüntüleri filme almak ve sonuçları belgelemek için enkazı geçip binaya girdik. Bina yıkımlarında oluşabilecek şartlar dahilinde direk olarak gözlemlenebilen ve bilimsel şartlar altında hayatta kalma tekniklerimi uyguladığım film "çömelip korunan/saklanan" kişiler için hayatta kalma şansının sıfır olduğunu ortaya koydu.
Hayat üçgeni metodumu kullananlar için hayatta kalabilme şansı yaklaşık olarak % 100 oldu. Bu film Türkiye'de ve Avrupa'nın geri kalan kısmında milyonlarca izleyici tarafından izlendi. Bu film ABD, Kanada ve Güney Amerika'da RealTV programında izlendi.
Enkazına girdiğim ilk bina 1985 Mexico City depreminde bir okuldu.
Bütün çocuklar sıralarının altındaydı. Her bir çocuk kemiklerinin
kalınlığına kadar ezilmişlerdi. Sıralarının yanındaki koridorlara
uzanmış olsalardı hayatta kalmış olabilirlerdi. Bu "ayıptı,
gereksizdi" ve çocukların neden koridorlarda (sıraların arasında)
olmadığını merak ettim. O an, çocuklara bir şeyin/eşyanın altına
saklanmalarının söylendiğini bilmiyordum.
Basitçe ifade edilirse, binalar yıkılırken, objelerin üzerine düşen
tavan ağırlığı veya içerideki mobilyalar bu nesnelere çarparken
yanlarında bir yer, boşluk bırakırlar. Bu boşluk benim "hayat
üçgeni" dediğim alandır.
Nesne ne kadar büyük ve ne kadar dayanıklı olursa daha az
ezilecektir.
Nesneler ne kadar az ezilirse boşluk ve bu boşluğu kullanan kişinin
yaralanmama olasılığı o kadar artar. Bir dahaki sefere televizyonda yıkılan bina izlerken gördüğün üçgenleri say. Heryerdeler.
Yıkılan bir binada göreceğiniz en yaygın biçimdir.
Deprem anında hayatta kalma, ailelerine bakma ve başkalarını
kurtarma hakkında 750 bin nüfuslu Trujillo kentinin İtfaiye bölümünü eğittim. Trujillo İtfaiye Departmanının kurtarma şefi Üniversitede profesördür.
Bana her yerde eşlik etti. Kişisel ifadeleridir:
"Adım Roberto Rosales. Trujillo kurtarma ekibi şefiyim. 11
yaşındayken çöken bir binada mahsur kaldım. Mahsur kalışım 1972
yılında 70.000 kişini öldüğü depremde oldu. Erkek Kardeşimin
motosikletinin yanında oluşan "hayat üçgeni" içinde hayatta kaldım.
Yataklarının veya sıraların, masaların altına giren arkadaşlarım
ezilerek öldüler (isim, adres vb detayları anlatıyor). Ben hayat
üçgeninin yaşayan örneğiyim. Ölen arkadaşlarım "çömel ve korun" örnekleridir.
DOUG COPP'UN ÖNERİLERİ
1) "Binalar çökerken basitçe "çömelen ve korunan" kişiler istisnasız her defasında ezilerek ölüyorlar. Masa, araba gibi nesnelerin altına giren kişiler her zaman ezilirler.
2) Kediler, köpekler ve bebekler'in hepsi doğal bir şekilde
dizlerini ana rahmindeki gibi karınlarına doğru çekerek kıvrılırlar.
Deprem anında sizde bu şekilde kıvrılmalısınız. Bu doğal bir
güvenlik ve hayatta kalma içgüdüsüdür. Daha küçük bir boşlukta
hayatta kalabilirsiniz. Hafifçe ezilecek ama yanında boşluk
yaratacak bir kanepe, geniş büyük bir eşyanın yanında durun.
3) Ahşap evler deprem anındaki en güvenli yapılardır. Sebebi
basittir; ahşap esnektir ve depremin zorlamasıyla hareket eder. Eğer ahşap bina çökerse geniş yaşam boşlukları oluşur. Ayrıca, ahşap binalar daha az yoğunlukta yıkılış ağırlığına sahiptir. Tuğla
binalar ayrı tuğla parçalarına ayrılacaklardır. Tuğlalar bir çok
yaralanmalara sebep olacaktır, ama (beton) bloklardan daha az
ezilmiş vücutlar yaratırlar.
4) Eğer gece yataktayken deprem olursa, basitçe yuvarlanarak
yataktan düşün. Yatağın çevresinde güvenli bir boşluk oluşacaktır.
Oteller müşterilerine deprem anında yatakların yanında yere
uzanmalarını salık veren bir uyarı notunu odalarda her kapının
arkasına asarlarsa depremlerde çok büyük hayatta kalma oranlarını sağlayabilirler.
5) Televizyon izlerken deprem olursa ve kolayca kapıdan veya
pencereden dışarı kaçmak mümkün değilse, kanepe veya büyük bir
koltuğun/sandalyenin yanında cenin pozisyonunda kıvrılarak yere
uzanın..
6) Bina çökerken Kapı kirişlerinin altına geçen herkes ölür...Nasıl
mı? Eğer kapı kirişlerinin altına geçerseniz ve kapı kirişi öne veya
arkaya doğru düşürse inen tavanın altında ezilirsiniz. Eğer kapı
kirişi yana doğru yıkılırsa ikiye bölünürsünüz. Her iki durumda da
ölürsünüz!
7) Hiçbir zaman merdivenlere gitmeyin/yönelmeyin. Merdivenler (ana binadan) farklı bir "frekans aralığına" sahiptir; ana binadan
bağımsız/ayrı olarak sarsılırlar. Merdivenler ve binanın geri kalanı
devamlı olarak birbirlerine çarparlar, ta ki merdivenlerin yıkılışı
gerçekleşene kadar. Merdivenlere ulaşan insanlar basamaklar yüzünden yaralanırlar. Korkunç şekilde sakatlanırlar. Bina yıkılmasa dahi, merdivenlerden uzak durun. Merdivenler binanın hasar görmesi en muhtemel kısmıdır. Depremde yıkılmamış olsa dahi, merdivenler bağırarak kaçmaya çalışan insanların aşırı yüklenmesi ile çökebilir.
Merdivenler binanın geri kalan kısmı zarar görmemiş olsa dahi her
zaman güvenlik açısından kontrolden geçirilmelidir.
8) Binanın dış duvarlarına yakın yerlerde durun, mümkünse dışına
çıkın. Binanın iç kısımlarındansa dış kısımlarına yakın yerlerde
olmak çok daha iyidir. Binanın dış çevresinden ne kadar içeride
olursanız, çıkış yolunuzun kapanma ihtimali o kadar artacaktır.
9) Aynen Nimitz yolundaki katlar arasındaki (yıkılan) blokların
meydana getirdiği gibi, deprem anında üst yolun yıkılmasıyla ezilen
araçların içinde bulunan insanlar ezilirler. San Francisco
depreminin kurbanlarının hepsi araçlarının içindeydiler. Hepsi öldü.
Araçlarının dışına çıkıp,aracın yanına uzanıp veya oturarak
kolaylıkla hayatta kalabilirlerdi. Ölen herkes eğer araçlarından
çıkıp, araçlarının yanına oturabilseler veya uzanabilselerdi yaşıyor
olabilirdi. Ezilen bütün araçların yanında-kolonların direkt olarak
üzerine düştüğü araçlar hariç- 3 feet yükseklikte boşluklar
oluşmuştu.
10) Enkaz halindeki gazete ofislerini ve çok miktarda kağıdın olduğu ofisleri dolaşırken kağıdın sıkışmadığını/ezilmediğini keşfettim. Kağıt
3 Ekim 2008 Cuma
2 Ekim 2008 Perşembe
Hifa hatun
Medine'nin kadınları hem güleryüzlü, hem de güzeldirler. Ancak Hifa Hatun
başka güzeldir ve bambaşka gülümser. Öylesine sıcakkanlı ve öylesine
samimidir ki kadınlar onu canları gibi severler. Oğlu, abisi, erkek kardeşi
olanlar akraba olmaya kalkar, hatta bazıları beylerine ister. Onu ciddi
ciddi sıkıştırır, araya hatırlıları koyup, izdivaç teklif ederler.
Hifa Hatun'un methi hızla yayılır ve çoook uzaklara gider. Bırakın
hekimleri, tüccarları, vezirler, sultanlar sıraya girer. Ancak o Necaşi gibi
bir İmparatoru bile reddeder sadece ve sadece ALLAH'ın rızasını diler.
Ama taliplerin ardı arkası kesilmez. Kimi ayaklarına halılar serer... Kimi
cevahirler döker.... Yüz kızıl tüylü deveyi getirip kapısına bağlayanları mı
sorarsınız, yoksa saray anahtarlarını önüne atanları mı?
Hifa Hatun bütün bunlara dönüp bakmaz bile, Efendimizin huzuruna çıkıp 'Ey
ALLAH'ın Resûlü' der, 'bana cennete götürecek bir şeyler öğretsene.' Doğrusu
o, Peygamber Efendimiz'in (sallALLAHu aleyhi ve sellem) 'gündüzleri oruç
tut' ya da 'geceleri namaz kıl' gibi bir tavsiyede bulunacağını sanır ama
Server-i Kâinat 'Önce evlenmen lâzım' buyururlar 'zira bununla dininin
yarısını emniyete alırsın!' Hifa, büyük bir teslimiyetle boynunu büker ve
'siz kimi münasip görürseniz ben ona razıyım' der.
Mâlum, o sıradan bir hanım değildir ve onu nikahına alacak erkeğin de 'özel'
olması gerekir. Lâkin Resûlullah (sallALLAHü aleyhi ve sellem) ne kimseye
ümid verir, ne de kimsenin ümidini kırar. Her zamanki gibi basit ve pratik
bir çare bulur 'yarın sabah mescide ilk gelenle evlen' buyururlar. Bu
teklifi herkesin hoşuna gider, talipler erken kalkmak için tedbirler
düşünür, kendilerince hazırlık yaparlar.
Bu haberi elbette Hazret-i Suheyb de duyar ama dikkate almaz. Zira o fakir
ve kimsesiz biridir. Evi yurdu yoktur ve karnını zor doyurur. Kah ağaç
altlarına uzanır, kâh mescid gölgelerine kıvrılır. Uzun boyuna rağmen o
kadar zayıftır ki, rüzgar sert esse ayaklarını yerden kaldırır.
Ama bakın şu işe ki o gece ALLAHü teâlâ bütün sahabelere derin bir uyku
verir, Hifa Hatun'un talipleri gözlerine çöken ağırlığa yenilirler.
Resulullah Efendimiz (sallALLAHu aleyhi ve sellem) her zamanki gibi imsak
sökerken mescide gelir ve büyük bir merakla talihli sahabeyi bekler.
Nitekim mescidin eşiğinde bir gölge uzar ve Süheyb içeri girer.
Resulullah Efendimiz namazdan sonra Hifa Hatunu çağırtıp neticeyi bildirir.
Hazret-i Hifa büyük bir teslimiyetle kabul eder.
Efendimiz güzel bir hutbe okur ve nikah akidlerini yaparlar. Sonra şanslı
sahabeye döner 'Ey Süheyb' buyururlar, 'şimdi hanımına bir hediye al ve tut
elinden evine götür.'Suheyb RadıyALLAHu anh ellerini çaresizlikle iki yana
açar. 'İyi ama' diye mırıldanır, 'benim ne bir dirhem gümüşüm, ne de
sığınacak evim var.'
Hifa Hatun kocasının boynunu büktürmez, ona içinde on bin dirhem gümüş olan
süslü bir heybe gönderir ve 'filanca yerdeki köşkümü sana hediye ettim' der.
Alemlerin Efendisi çok hislenir onlara hayır dualar ederler.
Süheyb, o gün Medine sokaklarında dolanır durur, akşama doğru utana sıkıla
konağa sokulur. Kendisi için hazırlanan muhteşem sofradan ya bir, ya iki
hurma alır ve 'Ya Hifa' der, 'biliyorum sen benim için bulunmaz bir
nimetsin, ben ise senin için sadece mihnetim. Ben şükretsem gerek, sen
sabretsen gerek. İster misin şu geceyi taat ve ibadetle geçirelim zira
Efendimiz (SallALLAHü aleyhi ve sellem) 'Cennette yüksek bir çardak vardır.
Orada yalnız şükredenlerle sabredenler otururlar.' buyurdular.
Ve öyle de yaparlar. Seccadelerini gözyaşları ile ıslatır, kalplerini zikr
ile aydınlatırlar. Cebrail Aleyhisselam olup biteni Resulullah Efendimize
anlatır ve onları ALLAHü teâlânın cenneti ve cemaliyle müjdeler.
Ertesi sabah, namazdan sonra Efendimiz Suheyb'i yanlarına oturtur 'Ey
Süheyb' buyururlar 'geceki halini sen mi anlatırsın ben mi anlatayım?'
Süheyb gözlerini kucağına indirir, zor duyulan bir sesle 'ALLAHın Resulü en
iyisini bilir' cevabını verir.
Efendimiz onlara 'ne mutlu size' gibilerinden bakar, 'İkiniz de
cennetliksiniz' buyururlar, '... ve ALLAHü teâlâyı göreceksiniz!' Süheyb
derhal secdeye kapanır ve 'Ya Rabbi!' diye yalvarır, 'o ki beni mağfiret
ettin, günahlara bulaşmadan canımı al!'
ALLAHü teâlâ bu yanık duayı kabul eder, Suheyb, secdede kalakalır. Mescidde
bulunanlar ağlamaklı olurlar. Resulullah Efendimiz (sallALLAHu aleyhi ve
sellem) 'Size daha şaşılacak bir şey söyliyeyim mi? Şu anda Hifa Hatun da
ruhunu Hakka teslim etti' buyururlar.
Namazlarını, yüzü suyu hürmetine yaratıldığımız o yüce Server kıldırır.
İkisini yanyana toprağa bırakırlar. Baş uçlarına küçük bir tahta çakar.
Birine 'Şükredenlerden Suheyb' yazarlar, öbürüne 'Sabredenlerden Hifa!'...
başka güzeldir ve bambaşka gülümser. Öylesine sıcakkanlı ve öylesine
samimidir ki kadınlar onu canları gibi severler. Oğlu, abisi, erkek kardeşi
olanlar akraba olmaya kalkar, hatta bazıları beylerine ister. Onu ciddi
ciddi sıkıştırır, araya hatırlıları koyup, izdivaç teklif ederler.
Hifa Hatun'un methi hızla yayılır ve çoook uzaklara gider. Bırakın
hekimleri, tüccarları, vezirler, sultanlar sıraya girer. Ancak o Necaşi gibi
bir İmparatoru bile reddeder sadece ve sadece ALLAH'ın rızasını diler.
Ama taliplerin ardı arkası kesilmez. Kimi ayaklarına halılar serer... Kimi
cevahirler döker.... Yüz kızıl tüylü deveyi getirip kapısına bağlayanları mı
sorarsınız, yoksa saray anahtarlarını önüne atanları mı?
Hifa Hatun bütün bunlara dönüp bakmaz bile, Efendimizin huzuruna çıkıp 'Ey
ALLAH'ın Resûlü' der, 'bana cennete götürecek bir şeyler öğretsene.' Doğrusu
o, Peygamber Efendimiz'in (sallALLAHu aleyhi ve sellem) 'gündüzleri oruç
tut' ya da 'geceleri namaz kıl' gibi bir tavsiyede bulunacağını sanır ama
Server-i Kâinat 'Önce evlenmen lâzım' buyururlar 'zira bununla dininin
yarısını emniyete alırsın!' Hifa, büyük bir teslimiyetle boynunu büker ve
'siz kimi münasip görürseniz ben ona razıyım' der.
Mâlum, o sıradan bir hanım değildir ve onu nikahına alacak erkeğin de 'özel'
olması gerekir. Lâkin Resûlullah (sallALLAHü aleyhi ve sellem) ne kimseye
ümid verir, ne de kimsenin ümidini kırar. Her zamanki gibi basit ve pratik
bir çare bulur 'yarın sabah mescide ilk gelenle evlen' buyururlar. Bu
teklifi herkesin hoşuna gider, talipler erken kalkmak için tedbirler
düşünür, kendilerince hazırlık yaparlar.
Bu haberi elbette Hazret-i Suheyb de duyar ama dikkate almaz. Zira o fakir
ve kimsesiz biridir. Evi yurdu yoktur ve karnını zor doyurur. Kah ağaç
altlarına uzanır, kâh mescid gölgelerine kıvrılır. Uzun boyuna rağmen o
kadar zayıftır ki, rüzgar sert esse ayaklarını yerden kaldırır.
Ama bakın şu işe ki o gece ALLAHü teâlâ bütün sahabelere derin bir uyku
verir, Hifa Hatun'un talipleri gözlerine çöken ağırlığa yenilirler.
Resulullah Efendimiz (sallALLAHu aleyhi ve sellem) her zamanki gibi imsak
sökerken mescide gelir ve büyük bir merakla talihli sahabeyi bekler.
Nitekim mescidin eşiğinde bir gölge uzar ve Süheyb içeri girer.
Resulullah Efendimiz namazdan sonra Hifa Hatunu çağırtıp neticeyi bildirir.
Hazret-i Hifa büyük bir teslimiyetle kabul eder.
Efendimiz güzel bir hutbe okur ve nikah akidlerini yaparlar. Sonra şanslı
sahabeye döner 'Ey Süheyb' buyururlar, 'şimdi hanımına bir hediye al ve tut
elinden evine götür.'Suheyb RadıyALLAHu anh ellerini çaresizlikle iki yana
açar. 'İyi ama' diye mırıldanır, 'benim ne bir dirhem gümüşüm, ne de
sığınacak evim var.'
Hifa Hatun kocasının boynunu büktürmez, ona içinde on bin dirhem gümüş olan
süslü bir heybe gönderir ve 'filanca yerdeki köşkümü sana hediye ettim' der.
Alemlerin Efendisi çok hislenir onlara hayır dualar ederler.
Süheyb, o gün Medine sokaklarında dolanır durur, akşama doğru utana sıkıla
konağa sokulur. Kendisi için hazırlanan muhteşem sofradan ya bir, ya iki
hurma alır ve 'Ya Hifa' der, 'biliyorum sen benim için bulunmaz bir
nimetsin, ben ise senin için sadece mihnetim. Ben şükretsem gerek, sen
sabretsen gerek. İster misin şu geceyi taat ve ibadetle geçirelim zira
Efendimiz (SallALLAHü aleyhi ve sellem) 'Cennette yüksek bir çardak vardır.
Orada yalnız şükredenlerle sabredenler otururlar.' buyurdular.
Ve öyle de yaparlar. Seccadelerini gözyaşları ile ıslatır, kalplerini zikr
ile aydınlatırlar. Cebrail Aleyhisselam olup biteni Resulullah Efendimize
anlatır ve onları ALLAHü teâlânın cenneti ve cemaliyle müjdeler.
Ertesi sabah, namazdan sonra Efendimiz Suheyb'i yanlarına oturtur 'Ey
Süheyb' buyururlar 'geceki halini sen mi anlatırsın ben mi anlatayım?'
Süheyb gözlerini kucağına indirir, zor duyulan bir sesle 'ALLAHın Resulü en
iyisini bilir' cevabını verir.
Efendimiz onlara 'ne mutlu size' gibilerinden bakar, 'İkiniz de
cennetliksiniz' buyururlar, '... ve ALLAHü teâlâyı göreceksiniz!' Süheyb
derhal secdeye kapanır ve 'Ya Rabbi!' diye yalvarır, 'o ki beni mağfiret
ettin, günahlara bulaşmadan canımı al!'
ALLAHü teâlâ bu yanık duayı kabul eder, Suheyb, secdede kalakalır. Mescidde
bulunanlar ağlamaklı olurlar. Resulullah Efendimiz (sallALLAHu aleyhi ve
sellem) 'Size daha şaşılacak bir şey söyliyeyim mi? Şu anda Hifa Hatun da
ruhunu Hakka teslim etti' buyururlar.
Namazlarını, yüzü suyu hürmetine yaratıldığımız o yüce Server kıldırır.
İkisini yanyana toprağa bırakırlar. Baş uçlarına küçük bir tahta çakar.
Birine 'Şükredenlerden Suheyb' yazarlar, öbürüne 'Sabredenlerden Hifa!'...
29 Eylül 2008 Pazartesi
Ramazan bayramınız mübarek olsun
27 Eylül 2008 Cumartesi
Hazır cevaplar
DAHA ZORUNU YAPIYOR!
Hz. Ali'ye:
- Allah, bu kadar insanı nasıl hesaba çeker? diye sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir:
- Nasıl rızıklandırıyorsa öyle.
CİMRİ
Meşhur Cimri Paşa, atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde "Lâ havle" çekermiş.
Bir gün atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş.
- Atlarıma ne oldu?
Seyis, cevabı yapıştırmış:
- Ne olacak efendim, "Lâ havle" yiye yiye "Ve lâ kuvvete" oldular.
NE OLUYOR!
Mehmet Kırkıncı: "Hocam, ben namaz kılmakla Allah'a ne faydam oluyor?" diye soran birine şu cevabı vermiş:
- Senin namaz kılmamakla kendine ne faydan oluyor?
NASIL GEÇİRİR?
Necip Fazıl'a, "Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi?" diye sormuşlar. "Evet geçirir" demiş. Bunun üzerine "deveyi mi küçültür, yoksa iğneyi mi büyültür?" demişler. Necip Fazıl, İlahi kudretin sonsuzluğunu ifade babında, şu cevabı vermiş:
- Ne deveyi küçültür, ne iğneyi büyültür. Gökteki yıldızları senin gözbebeğine sığdırdığı gibi, vızır vızır geçirir.
KÖŞE
Hazret-i Şems'i, konuşup nasihat etmesi için bir meclise davet etmişler. Hazret, meclise girer girmez, kapı eşiğine oturmuş. Kendisini baş köşeye davet edenlere de şu cevabı vermiş:
- Adam adamsa oturduğu her yer köşe olur ona! Adam adam değilse, köşe bile eşik olur ona!
İÇİMİZDEKİ HOROZ
Çocuk:
- Babacığım, demiş. Bana bir horoz alsan da, sabahları ötüp beni namaza kaldırsa.
Adam:
- Canım oğul, diye cevap vermiş. Senin içindeki horoz ötmedikten sonra, dışarıdaki horozun fayda vereceğini mi sanıyorsun?
YEMEĞE YENİLMEK
Sasani hükümdarlarından Ardşir Babegân, doktoruna, "Bir günde ne kadar yemek yemeli?" diye sordu. Doktoru:
- Üçyüz gram kadar yeter, dedi.
Babegân
- Bu kadarcık şey insana ne kuvvet verir ki? diye bunu az bulunca, doktor şu karşılığı verdi:
- Bu kadarı seni taşır. Bundan fazla olursa sen onu taşırsın.
AT NALI UĞUR GETİRİR Mİ?
Kadıköy Camiinde vaaz vermekte olan Osman Demirci Hoca'ya:
- Hocam, diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi?
- Demirci Hoca:
- Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var ama, bütün gün kamçı yiyip duruyorlar.
HAYATI SEYRETMEK
Yazar Kazancakis, bir ihtiyara "neye bakıyorsun?" diye sorduğunda, ihtiyar adam gözlerini akan sudan ayırmadan şu cevabı verir:
- Hayatıma oğlum, akıp giden hayatıma.
SELÂMDAKİ İNCELİK
Muzaffer Ozak Hoca'nın sahaflar çarşısındaki dükkanına giren bir genç:
- Selâmunaleyküm babalık... diye selâm verince, hazret selâmı alır:
- Aleykümselâm kurukalabalık...
ÖRTÜNMEK İÇİN GİYİNMEK!
İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi'nin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü varmış.
Davetten çıkınca, bir gazeteci sormuş:
- Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?
Gandi, hiç aldırmadan cevap vermiş:
- Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi.
HUZUR
Zeynel Âbidin Hazretleri abdest alırken sapsarı kesilirdi. Sebebini sorduklarında şu cevabı verdi.
- Kimin huzurunda durduğumu düşünürseniz, sebebini anlarsınız...
KABRİSTAN
Hz. Ali, mezarlığa neden sık gittiğini soranlara şu cevabı vermiş:
- İki sebebi var. Anlattıklarıma itiraz etmiyorlar ve arkamdan gıybetimi yapmıyorlar.
ÇINAR AĞACI MAYDANOZUN NESİ OLUR?
Selim Gündüzalp, sosyoloji hocaları olan rahmetli Seyid Ahmet Arvasi'ye:
- Hocam demiş, "insan maymunun gelişmiş şeklidir" diyorlar. Ne dersiniz?
Seyid Ahmed Arvasi şu cevabı vermiş:
- O mantığa göre, çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklid
MEZARTAŞI YAZISI
Behlül Dânâ'ya biri sorar:
- Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım?
Behlül Dânâ şu cevabı verir:
- Şunu yazdır: "Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter."
ÖLÜLER ÇİÇEK KOKLAMAZ
Amerika'lı iş adamı, bir Çinli'yle alay ederek sormuş:
- Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?
Çinli, başını kaldırmadan cevap vermiş:
- Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.
HAYAT NE ZAMAN BAŞLAR?
- Hayat kırkından sonra başlar, diyen bir kişiye Said Turhan şu karşılığı vermiş:
- Eğer otuz beşinde ölmezsen!..
ÖLÜM NEDİR?
Talebelerinden biri, Konfüçyüs'e:
- "Ölüm nedir?" diye sorduğunda, Konfüçyüz'ün cevabı şu olmuş:
- Hayat hakkında ne biliyorsun ki, sana ölümden bahsedeyim.
HER KOYUN
Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine:
- Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır.
Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül.
Halife, kendisini sıkıştırdığında:
- Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.
ORUÇ NASIL ŞİŞMANLATIR?
Hekimoğlu İsmail'e, "Ramazan olmasına rağmen biraz kilo almışsınız?" dediklerinde:
- Maalesef öyle oldu, demiş. Çünkü iki kişilik yemek yiyor, bir kişilik oruç tutuyorum.
RİYAKÂRA CEVAP
Adamın biri, Hz. Ali'yi gıyabında yani ardından kötülediği halde yüzüne karşı övmeye başlayınca, ondan şu karşılığı almıştır:
- Söylediklerinden daha aşağı, fakat içinden geçirdiklerinden daha üstünüm
BAKIŞ FARKI!
Adamın biri, Muhammed Bin Vâsi'nin bacağındaki yarayı görüp, "Sana acıyorum" dediğinde, ondan şu cevabı almış:
- Ben, aynı yaranın gözümde çıkmadığına şükrediyorum.
SUSTURUCU TEDAVİ
Zamane gençlerinden biri, bir toplantıda Mehmed Âkif'i küçük düşürmeye çalışıp:
- "Affedersiniz, demiş. Siz baytar mısınız?"
Mehmed Âkif, hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş:
- Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
MÜJDE
Harun Reşid'in vezirlerinden biri, Behlül Dânâ'ya latife yollu takılarak:
- "Müjde sana ey Behlül, Sultanımız seni, domuzlarla maymunlara çoban tayin etti" dediğinde, Behlül şu cevabı vermiş:
- Öyle ise kulaklarını aç da emirlerimi yerine getirmeye hazırlan.
ZOR AMA GÜZEL
Cüneyd-i Bağdâdî'ye: "Sabır nedir?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş:
- Yüzünü ekşitmeden, acıyı yudumlamaktır.
YETMEZ Mİ?
Asr-ı saadetteki muhteşem hadiselerden duygulanan bir genç:
- "Keşke Peygamberimiz'in (sav) devesi olsaydım" deyince, Ali Suad atılmış:
- Ümmeti olman yetmiyor mu?
PEYGAMBER HÂNESİ
Hz. Mevlânâ, evlerinde yiyecek olarak hiçbir şey kalmadığını söyleyen hanımına tekrar tekrar sormuş:
- Gerçekten hiçbir şey kalmadı mı?
- Evet, demiş eşi. Hiç yiyeceğimiz kalmadı.
O yoklukta tükenmez hazinelerin sahibini bulan Mevlânâ, ellerini kaldırıp:
- Allah'ım sana hamd-ü senâlar olsun, diye şükretmiş. Evim, Peygamber hanesine benzedi.
DERDİN DEVASIZI...
İbn-i Sinâ'ya:
- Dünyada devâsı olmayan bir dert var mıdır? diye sorduklarında:
- Derdin devâsızı, iyinin kötüye muhtaç olmasıdır, cevabını vermiş
BİLMEK İÇİN ÖĞRENMEK
Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi çok güç bilgisiyle, dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmud Kemâl (İnal)'a sormuşlar:
- "Sizdeki bilginin çok azına sahib olmalarına rağmen sizden çok daha fazla tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?"
Şöyle cevap vermiş:
- Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için!
HERKES YANINDAKİNİ VERİR!
Kendisine hakaret edilen Hz. İsa'ya (a.s.):
- "Niçin karşılık vermediniz?" diye sorduklarında:
- Herkes yanındakini verir, demiş. Onda olan, benim yanımda yoktu.
KAZA ETMEK
Yolculardan biri, otobüs şoförünün yanına gider ve namaz vakti geçmeden bir mola vermesini rica eder.
Şoför sinirlenerek:
- Kaza edin efendim, der. Ne olur yani?
Adam, sakin sakin cevap verir:
- Ben kaza etmeden, ya sen kaza edersen?
RUHLAR NEREYE GİDER?
İbn-i Abbas hazretlerine "Ruhlar cesetlerinden ayrılınca nereye giderler?" diye sorduklarında, o yüce insandan şu cevabı almışlar:
- Yağı biten kandillerin ışığı nereye gidiyorsa, oraya...
KADER
Kenân Rıfâi'ye sormuşlar:
- Madem ki neticede kaderin dediği oluyor. O halde niçin çalışıyoruz?
Şu cevabı vermiş:
- Çalışmak da kaderin icabı olduğu için!
İFTİHAR
Şeyh Şâmil, çarlık idaresi tarafından yakalanıp esir edildiğinde, Çar II. Aleksandır:
- Sizin gibi büyük bir insanı misafir etmekle iftihar ederim deyince, Şeyh Şâmil'in cevabı şu olmuş:
- Siz benim misafirim olsaydınız, ben daha çok iftihar ederdim.
İNSAN ve TANSİYON
- "İnsan, kâinata hakim bir varlıktır" diyen felsefe öğretmenine, öğrencilerden biri, şu cevabı vermiş:
- Tansiyonuna bile hakim olamayan insan, kâinata nasıl hakim olur
KORKUYA GEREK YOK
Bir Rus generali, Şeyh Şâmil'in iştahını abartarak "Beni yemenizden korkuyorum" deyince, Şeyh Şâmil:
- Boşuna korkmayın efendi, demiş. Bizim dinimizde domuz eti yemek haramdır.
TAKVA NE DEMEK?
Ebu Hureyre "takva"nın ne olduğunu soranlara:
- "Siz hiç dikenli yoldan geçtiniz mi?" dedi. Onlar da "Evet geçtik" dediler.
Bunun üzerine: "O halde oradan geçerken ne yaptınız?" diye sordu. Onlar:
- Dikenlerden sakındık, dediler.
- İşte takva da, günah ve hatalardan sakınmaktır, cevabını verdi.
İNSANIN MAHARETİ
Bir sohbet sırasında, Ârif Nihat Asya'ya:
-Eğilir, bükülür, katlanır ve istenilen şekle kolayca sokulur bir cam keşfedilmiş, derler.
Ârif Nihat Asya, şöyle cevap verir:
- Desenize, eninde sonunda camı da kendimize benzettik!
GÖNDERİLEN, GÖNDERENDEN HABERCİDİR
Dahi kumandan Halid Bin Velid Hazretlerinden, Efendimizi (s.a.v.) anlatmasını istemişler.
- Bu hususta son derece acizim demiş.
Israr etmişler.
- Gönderilen, gönderenin şanına lâyık olur, buyurmuş. Onu gönderen Allah (c.c.) olduğuna göre, gerisini anlayın artık.
GÜNLÜK
Bir Hristiyan, Ahmed Vefik Paşa'ya:
- Camilerinizde niçin günlük (bir çeşit koku) yakmıyor sunuz? diye sorduğunda, ondan şu cevabı almış:
- Bizimkiler abdestlidirler. Yellenmezler. Onun için günlük yakmıyoruz.
HAKLI TENKİT
Eflâtun, bir grup arkadaşı arasında oturan Sokrat'a:
- Geçen gün bir arkadaşını herkesin arasında azarladın, diye çıkışmış. O sözleri başbaşa kaldığın zaman söyleyemez miydin?
Sokrat, soruya soruyla karşılık vermiş:
- Beni böyle azarlamak için, başbaşa kalmamızı bekleyemez miydin?
OLMADIĞI YERİ GÖSTERİN
Materyalist öğretmen, öğrencisine:
- Söyle bakalım, demiş. Allah nerede? Eğer bilirsen portakal vereceğim.
Öğrencinin cevabı şu olmuş:
- Siz bana O'nun olmadığı yeri gösterin, ben size bahçe dolusu portakal vereyim
HANGİSİ İÇİN İYİ?
Zengin bir adam, İslâm büyüklerinden birine:
- "Bin altınım var, size versem ne dersiniz?" diye sorduğunda, şu cevabı almış:
- Verirseniz sizin için iyi olur. Vermezseniz de benim için.
HERŞEYE İYİ YÖNÜYLE BAKMAK
Hz. Lokman'a:
- "Edebi kimden öğrendin?" diye sormuşlar. Şu cevabı vermiş:
- Edepsizlerden.
EŞSİZ CÖMERTLİK
Hz. Ebû Bekir'in cömertlikte de bir eşi yoktu. Bir defasında cihad için yardım istendi... Bütün sahabiler koşuştular. Kimi malının yarısını, kimi dörtte birini getirmişti. Hz. Ebu Bekir'in getirdiği ise, malının tamamıydı.
Resulûllah (a.s.v.) kendisine sordu:
- Ailene ne bıraktın?
Hz. Ebubekir, cevap verdi.
- Allah ve Resûlü'nün muhabbetini!..
KANAAT
Bir talebe, hikmet sahibi bir zât ile sohbet ederken:
- Cennet'te küçük bir yerim olsa bana yeter deyince, o zât şu cevabı verdi:
- Âhiret için ettiğin kanaati, keşke dünya için de etseydin.
GÜZEL İNSANLAR
Sahabelerden biri, Hz. Ebûbekir'in yanına gelerek:
- Çok günahkarım, der. Benim için dua eder misiniz?
Hz. Ebûbekir:
- Yâ Rabbi, der. Bir günahkar, bir diğerinden dua istiyor. İkisini de affeyle.
BİLİNMEYEN LEVHALAR
İngiliz Büyükelçisi, eski Osmanlı evlerinin dış duvarlarına asılan "Yâ Hafîz" (Muhafaza eden Allah (c.c.) ) levhalarını görünce dayanamamış ve Keçecizade Fuad Paşa'ya bunların ne olduğunu sormuş.
Fuad Paşa, İngilizin anlayacağı dille cevap vermiş:
- O gördükleriniz, Osmanlı Sigorta Şirketinin levhalarıdır.
ÇOK YÜZLÜLER
Mehmed Âkif, iki yüzlü insanlara çok kızardı. Bir gün bir arkadaşına şöyle dedi:
- İki yüzlüleri artık sever hale geldim. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım.
UYKU KARDEŞLİĞİ
Mevlânâ Hazretleri, talebelerinden biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler.
Yanındaki talebesi:
- Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bunlardan ibret alsa.
Mevlânâ, tebessüm ederek karşılık verir.
- Aralarında bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini.
KALEMİN İŞİ ZOR
Ünlü gazeteci ve yazarlardan Velid Ebüzziya, İstiklâl Mahkemesi'nde yargılanıp beraat ettikten sonra, genç meslektaşlarına nasihat etmiş:
- Şu sıralarda sakın fincancı katırlarını ürkütmeyin...
Yusuf Ziya Ortaç, başını sallayarak:
- Bu söylediğin imkansız üstadım, demiş. Zira ortalıkta o kadar çok katır var ki!..
DÜNYANIN YÜZÜ
Hastalıktan ötürü gözleri kapanmış olan bir adam, halk şairi Seyrani'ye:
- Bende dünyayı görecek göz mü kaldı? diye şikayette bulununca, söz eri Seyrani:
- Hiç üzülme dostum demiş. Zaten dünyada da bakılacak surat kalmadı.
ATLIYA CEVAP
Efendimiz (s.a.v.) sahabelerine bir ikram sırasında hizmette bulunurken, uzaklardan gelen bir atlı yanlarına yaklaşarak,
- Bu kavmin efendisi kim? diye sordu O'nu arıyorum.
Efendimiz (s.a.v.) bu soruya, gurur olur endişesiyle "benim" diye cevap vermedi. Ve o anda sahabelerine hizmet etmekte olduğundan, asırlar boyunca yankılanan ve aynı zamanda atlı adama cevap niteliği taşıyan şu sözlerle mukabele etti:
- Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir.
SAĞLAM İŞ
Mehmed Âkif, Berlin'den döndüğünde sormuşlar:
- Berlin'de ne var ne yok üstad!
Şöyle cevap vermiş:
- Gördüğüm kadarıyla işleri dinimiz gibi sağlam; dinleri ise işlerimiz kadar çürük.
MUTLULUK
Tolstoy'a "nasıl mutlu oluyorsunuz?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş:
- Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olmadıklarımı ise hiç düşünmeyerek.
İMTİHANSIZ GEÇMEK YOK
Öğretmen, öğrencilerin aklını karıştırmak için:
- Çocuklar demiş. Allah hepimizin cennete gitmesini istediği halde, neden bizi dünyaya göndermiş?
Çocuklardan biri, soruya karşılık vererek:
- Öğretmenim demiş. Şüphesiz ki siz bizim sınıf geçmemizi istiyorsunuz. O halde neden hepimize geçerli not vermeyip imtihan ediyor sunuz?
NE BAL VAR, NE DE PEKMEZ...
A. Geylanî Hazretlerinin üzerine hiç sinek konmazdı. Onun bu haline vakıf olanlardan biri sordu.
- Üzerinize sinek konduğunu hiç görmüyoruz? Sebebi nedir?
Şu cevabı verdi:
- Niçin konsun ki? Üzerimde ne dünyanın pekmezi var, ne de ahiretin balı...
ALIŞVERİŞE GELDİK...
İbn-i Muhayrız isimli din alimi, elbise almak için bir mağazaya girdiğinde, içerdekilerden birisi onu tanıdı ve dükkan sahibine:
- Bu zât, İbn-i Muhayrız'dır, dedi.
İbn-i Muhayrız kendisine özel bir muamele yapılmaması için hemen dışarı çıkarken:
- Biz paramızla birşeyler almaya geldik, dedi. Dinimizle değil.
İHLASLI OLMAK
Yahya bin Muaz'a:
- Kul ne vakit ihlaslı sayılır? diye sormuşlar. Cevaben şöyle buyurmuş:
- Kendisini öven insanla, tenkid eden insanı bir gördüğü vakit...
SİZ DE ORTAKSINIZ
Süfyan-ı Sevrî, evinin kapısı önünde bir dostuyla sohbet ederken, önlerinden son derece süslü giyinmiş bir adam geçti. Dostu bu adama hayranlıkla bakarken, Süfyan-ı Sevrî ona şöyle buyurdu:
- Eğer sizler gıpta ile bakmamış olsaydınız, bu adam böyle süslenip israfa girmezdi. Hayranlığınızı ifade eden tavrınızla bu adamın 'israf' günahına siz de ortak oluyorsunuz.
REHBER BÖCEK
Ebü'l-Haccac Aksurî'ye:
- Maneviyatta rehberin kim? diye sorduklarında:
- Bir böcek, dedi.
Alay ediyor sandılar. İzah etti:
- Dışarıda gezerken, fener direğine çıkmak isteyen küçük bir böcek gördüm. Kaygan olduğu için yarı yoldan düşüyor, fakat hiç yılmıyordu. Yüzlerce defa aynı hareketi tekrarladı. Onu o halde bırakıp mescide gittim. Çıktığımda bir de ne göreyim, direği tırmanmış, fenerin yanında duruyor. O hayvan engellerden yılmama ve sebat etme konusunda rehberim oldu.
BİR ÖKÜZ UĞRUNA
Oğlunun okuması için çiftliğindeki bütün inekleri satan bir köylü, onun birşey öğrenemediğini görünce:
- Ne bahtsız adammışım, diye söylenmiş. Bir öküz uğruna ne inekler feda ettim.
MALIN NEREDE?
Hasan el-Basrî, "Ben ölümden korkuyor ve onu sevmiyorum" diyen birine şu cevabı vermiştir:
- Malını geride bıraktığın için ölümü sevmiyorsun. Eğer malını ileriye (ahirete) gönderseydin, peşinden gitmek isteyecektin.
medineweb'den alıntıdır.
Hz. Ali'ye:
- Allah, bu kadar insanı nasıl hesaba çeker? diye sorulduğunda, şöyle cevap vermiştir:
- Nasıl rızıklandırıyorsa öyle.
CİMRİ
Meşhur Cimri Paşa, atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde "Lâ havle" çekermiş.
Bir gün atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş.
- Atlarıma ne oldu?
Seyis, cevabı yapıştırmış:
- Ne olacak efendim, "Lâ havle" yiye yiye "Ve lâ kuvvete" oldular.
NE OLUYOR!
Mehmet Kırkıncı: "Hocam, ben namaz kılmakla Allah'a ne faydam oluyor?" diye soran birine şu cevabı vermiş:
- Senin namaz kılmamakla kendine ne faydan oluyor?
NASIL GEÇİRİR?
Necip Fazıl'a, "Allah, deveyi iğnenin deliğinden geçirebilir mi?" diye sormuşlar. "Evet geçirir" demiş. Bunun üzerine "deveyi mi küçültür, yoksa iğneyi mi büyültür?" demişler. Necip Fazıl, İlahi kudretin sonsuzluğunu ifade babında, şu cevabı vermiş:
- Ne deveyi küçültür, ne iğneyi büyültür. Gökteki yıldızları senin gözbebeğine sığdırdığı gibi, vızır vızır geçirir.
KÖŞE
Hazret-i Şems'i, konuşup nasihat etmesi için bir meclise davet etmişler. Hazret, meclise girer girmez, kapı eşiğine oturmuş. Kendisini baş köşeye davet edenlere de şu cevabı vermiş:
- Adam adamsa oturduğu her yer köşe olur ona! Adam adam değilse, köşe bile eşik olur ona!
İÇİMİZDEKİ HOROZ
Çocuk:
- Babacığım, demiş. Bana bir horoz alsan da, sabahları ötüp beni namaza kaldırsa.
Adam:
- Canım oğul, diye cevap vermiş. Senin içindeki horoz ötmedikten sonra, dışarıdaki horozun fayda vereceğini mi sanıyorsun?
YEMEĞE YENİLMEK
Sasani hükümdarlarından Ardşir Babegân, doktoruna, "Bir günde ne kadar yemek yemeli?" diye sordu. Doktoru:
- Üçyüz gram kadar yeter, dedi.
Babegân
- Bu kadarcık şey insana ne kuvvet verir ki? diye bunu az bulunca, doktor şu karşılığı verdi:
- Bu kadarı seni taşır. Bundan fazla olursa sen onu taşırsın.
AT NALI UĞUR GETİRİR Mİ?
Kadıköy Camiinde vaaz vermekte olan Osman Demirci Hoca'ya:
- Hocam, diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi?
- Demirci Hoca:
- Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var ama, bütün gün kamçı yiyip duruyorlar.
HAYATI SEYRETMEK
Yazar Kazancakis, bir ihtiyara "neye bakıyorsun?" diye sorduğunda, ihtiyar adam gözlerini akan sudan ayırmadan şu cevabı verir:
- Hayatıma oğlum, akıp giden hayatıma.
SELÂMDAKİ İNCELİK
Muzaffer Ozak Hoca'nın sahaflar çarşısındaki dükkanına giren bir genç:
- Selâmunaleyküm babalık... diye selâm verince, hazret selâmı alır:
- Aleykümselâm kurukalabalık...
ÖRTÜNMEK İÇİN GİYİNMEK!
İngiltere Kralı George ile görüştüğü sırada, Gandi'nin üzerinde her zamanki gibi beyaz örtüsü varmış.
Davetten çıkınca, bir gazeteci sormuş:
- Kıyafetiniz, bir kralla buluşmak için yeterli miydi?
Gandi, hiç aldırmadan cevap vermiş:
- Kral, ikimize de yetecek kadar giyimliydi.
HUZUR
Zeynel Âbidin Hazretleri abdest alırken sapsarı kesilirdi. Sebebini sorduklarında şu cevabı verdi.
- Kimin huzurunda durduğumu düşünürseniz, sebebini anlarsınız...
KABRİSTAN
Hz. Ali, mezarlığa neden sık gittiğini soranlara şu cevabı vermiş:
- İki sebebi var. Anlattıklarıma itiraz etmiyorlar ve arkamdan gıybetimi yapmıyorlar.
ÇINAR AĞACI MAYDANOZUN NESİ OLUR?
Selim Gündüzalp, sosyoloji hocaları olan rahmetli Seyid Ahmet Arvasi'ye:
- Hocam demiş, "insan maymunun gelişmiş şeklidir" diyorlar. Ne dersiniz?
Seyid Ahmed Arvasi şu cevabı vermiş:
- O mantığa göre, çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklid
MEZARTAŞI YAZISI
Behlül Dânâ'ya biri sorar:
- Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım?
Behlül Dânâ şu cevabı verir:
- Şunu yazdır: "Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki, şu toprak günahtan gayri her şeyi örter."
ÖLÜLER ÇİÇEK KOKLAMAZ
Amerika'lı iş adamı, bir Çinli'yle alay ederek sormuş:
- Ölüleriniz, mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?
Çinli, başını kaldırmadan cevap vermiş:
- Sizin ölüleriniz, koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.
HAYAT NE ZAMAN BAŞLAR?
- Hayat kırkından sonra başlar, diyen bir kişiye Said Turhan şu karşılığı vermiş:
- Eğer otuz beşinde ölmezsen!..
ÖLÜM NEDİR?
Talebelerinden biri, Konfüçyüs'e:
- "Ölüm nedir?" diye sorduğunda, Konfüçyüz'ün cevabı şu olmuş:
- Hayat hakkında ne biliyorsun ki, sana ölümden bahsedeyim.
HER KOYUN
Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine:
- Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır.
Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül.
Halife, kendisini sıkıştırdığında:
- Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.
ORUÇ NASIL ŞİŞMANLATIR?
Hekimoğlu İsmail'e, "Ramazan olmasına rağmen biraz kilo almışsınız?" dediklerinde:
- Maalesef öyle oldu, demiş. Çünkü iki kişilik yemek yiyor, bir kişilik oruç tutuyorum.
RİYAKÂRA CEVAP
Adamın biri, Hz. Ali'yi gıyabında yani ardından kötülediği halde yüzüne karşı övmeye başlayınca, ondan şu karşılığı almıştır:
- Söylediklerinden daha aşağı, fakat içinden geçirdiklerinden daha üstünüm
BAKIŞ FARKI!
Adamın biri, Muhammed Bin Vâsi'nin bacağındaki yarayı görüp, "Sana acıyorum" dediğinde, ondan şu cevabı almış:
- Ben, aynı yaranın gözümde çıkmadığına şükrediyorum.
SUSTURUCU TEDAVİ
Zamane gençlerinden biri, bir toplantıda Mehmed Âkif'i küçük düşürmeye çalışıp:
- "Affedersiniz, demiş. Siz baytar mısınız?"
Mehmed Âkif, hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş:
- Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu?
MÜJDE
Harun Reşid'in vezirlerinden biri, Behlül Dânâ'ya latife yollu takılarak:
- "Müjde sana ey Behlül, Sultanımız seni, domuzlarla maymunlara çoban tayin etti" dediğinde, Behlül şu cevabı vermiş:
- Öyle ise kulaklarını aç da emirlerimi yerine getirmeye hazırlan.
ZOR AMA GÜZEL
Cüneyd-i Bağdâdî'ye: "Sabır nedir?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş:
- Yüzünü ekşitmeden, acıyı yudumlamaktır.
YETMEZ Mİ?
Asr-ı saadetteki muhteşem hadiselerden duygulanan bir genç:
- "Keşke Peygamberimiz'in (sav) devesi olsaydım" deyince, Ali Suad atılmış:
- Ümmeti olman yetmiyor mu?
PEYGAMBER HÂNESİ
Hz. Mevlânâ, evlerinde yiyecek olarak hiçbir şey kalmadığını söyleyen hanımına tekrar tekrar sormuş:
- Gerçekten hiçbir şey kalmadı mı?
- Evet, demiş eşi. Hiç yiyeceğimiz kalmadı.
O yoklukta tükenmez hazinelerin sahibini bulan Mevlânâ, ellerini kaldırıp:
- Allah'ım sana hamd-ü senâlar olsun, diye şükretmiş. Evim, Peygamber hanesine benzedi.
DERDİN DEVASIZI...
İbn-i Sinâ'ya:
- Dünyada devâsı olmayan bir dert var mıdır? diye sorduklarında:
- Derdin devâsızı, iyinin kötüye muhtaç olmasıdır, cevabını vermiş
BİLMEK İÇİN ÖĞRENMEK
Tarih biyografisi ve monografi sahalarında erişilmesi çok güç bilgisiyle, dünya çapında bir şahsiyet olan İbnülemin Mahmud Kemâl (İnal)'a sormuşlar:
- "Sizdeki bilginin çok azına sahib olmalarına rağmen sizden çok daha fazla tanınanlar var. Bunun sebebi nedir?"
Şöyle cevap vermiş:
- Ben bilmek için öğrendim, onlarsa bilinmek için!
HERKES YANINDAKİNİ VERİR!
Kendisine hakaret edilen Hz. İsa'ya (a.s.):
- "Niçin karşılık vermediniz?" diye sorduklarında:
- Herkes yanındakini verir, demiş. Onda olan, benim yanımda yoktu.
KAZA ETMEK
Yolculardan biri, otobüs şoförünün yanına gider ve namaz vakti geçmeden bir mola vermesini rica eder.
Şoför sinirlenerek:
- Kaza edin efendim, der. Ne olur yani?
Adam, sakin sakin cevap verir:
- Ben kaza etmeden, ya sen kaza edersen?
RUHLAR NEREYE GİDER?
İbn-i Abbas hazretlerine "Ruhlar cesetlerinden ayrılınca nereye giderler?" diye sorduklarında, o yüce insandan şu cevabı almışlar:
- Yağı biten kandillerin ışığı nereye gidiyorsa, oraya...
KADER
Kenân Rıfâi'ye sormuşlar:
- Madem ki neticede kaderin dediği oluyor. O halde niçin çalışıyoruz?
Şu cevabı vermiş:
- Çalışmak da kaderin icabı olduğu için!
İFTİHAR
Şeyh Şâmil, çarlık idaresi tarafından yakalanıp esir edildiğinde, Çar II. Aleksandır:
- Sizin gibi büyük bir insanı misafir etmekle iftihar ederim deyince, Şeyh Şâmil'in cevabı şu olmuş:
- Siz benim misafirim olsaydınız, ben daha çok iftihar ederdim.
İNSAN ve TANSİYON
- "İnsan, kâinata hakim bir varlıktır" diyen felsefe öğretmenine, öğrencilerden biri, şu cevabı vermiş:
- Tansiyonuna bile hakim olamayan insan, kâinata nasıl hakim olur
KORKUYA GEREK YOK
Bir Rus generali, Şeyh Şâmil'in iştahını abartarak "Beni yemenizden korkuyorum" deyince, Şeyh Şâmil:
- Boşuna korkmayın efendi, demiş. Bizim dinimizde domuz eti yemek haramdır.
TAKVA NE DEMEK?
Ebu Hureyre "takva"nın ne olduğunu soranlara:
- "Siz hiç dikenli yoldan geçtiniz mi?" dedi. Onlar da "Evet geçtik" dediler.
Bunun üzerine: "O halde oradan geçerken ne yaptınız?" diye sordu. Onlar:
- Dikenlerden sakındık, dediler.
- İşte takva da, günah ve hatalardan sakınmaktır, cevabını verdi.
İNSANIN MAHARETİ
Bir sohbet sırasında, Ârif Nihat Asya'ya:
-Eğilir, bükülür, katlanır ve istenilen şekle kolayca sokulur bir cam keşfedilmiş, derler.
Ârif Nihat Asya, şöyle cevap verir:
- Desenize, eninde sonunda camı da kendimize benzettik!
GÖNDERİLEN, GÖNDERENDEN HABERCİDİR
Dahi kumandan Halid Bin Velid Hazretlerinden, Efendimizi (s.a.v.) anlatmasını istemişler.
- Bu hususta son derece acizim demiş.
Israr etmişler.
- Gönderilen, gönderenin şanına lâyık olur, buyurmuş. Onu gönderen Allah (c.c.) olduğuna göre, gerisini anlayın artık.
GÜNLÜK
Bir Hristiyan, Ahmed Vefik Paşa'ya:
- Camilerinizde niçin günlük (bir çeşit koku) yakmıyor sunuz? diye sorduğunda, ondan şu cevabı almış:
- Bizimkiler abdestlidirler. Yellenmezler. Onun için günlük yakmıyoruz.
HAKLI TENKİT
Eflâtun, bir grup arkadaşı arasında oturan Sokrat'a:
- Geçen gün bir arkadaşını herkesin arasında azarladın, diye çıkışmış. O sözleri başbaşa kaldığın zaman söyleyemez miydin?
Sokrat, soruya soruyla karşılık vermiş:
- Beni böyle azarlamak için, başbaşa kalmamızı bekleyemez miydin?
OLMADIĞI YERİ GÖSTERİN
Materyalist öğretmen, öğrencisine:
- Söyle bakalım, demiş. Allah nerede? Eğer bilirsen portakal vereceğim.
Öğrencinin cevabı şu olmuş:
- Siz bana O'nun olmadığı yeri gösterin, ben size bahçe dolusu portakal vereyim
HANGİSİ İÇİN İYİ?
Zengin bir adam, İslâm büyüklerinden birine:
- "Bin altınım var, size versem ne dersiniz?" diye sorduğunda, şu cevabı almış:
- Verirseniz sizin için iyi olur. Vermezseniz de benim için.
HERŞEYE İYİ YÖNÜYLE BAKMAK
Hz. Lokman'a:
- "Edebi kimden öğrendin?" diye sormuşlar. Şu cevabı vermiş:
- Edepsizlerden.
EŞSİZ CÖMERTLİK
Hz. Ebû Bekir'in cömertlikte de bir eşi yoktu. Bir defasında cihad için yardım istendi... Bütün sahabiler koşuştular. Kimi malının yarısını, kimi dörtte birini getirmişti. Hz. Ebu Bekir'in getirdiği ise, malının tamamıydı.
Resulûllah (a.s.v.) kendisine sordu:
- Ailene ne bıraktın?
Hz. Ebubekir, cevap verdi.
- Allah ve Resûlü'nün muhabbetini!..
KANAAT
Bir talebe, hikmet sahibi bir zât ile sohbet ederken:
- Cennet'te küçük bir yerim olsa bana yeter deyince, o zât şu cevabı verdi:
- Âhiret için ettiğin kanaati, keşke dünya için de etseydin.
GÜZEL İNSANLAR
Sahabelerden biri, Hz. Ebûbekir'in yanına gelerek:
- Çok günahkarım, der. Benim için dua eder misiniz?
Hz. Ebûbekir:
- Yâ Rabbi, der. Bir günahkar, bir diğerinden dua istiyor. İkisini de affeyle.
BİLİNMEYEN LEVHALAR
İngiliz Büyükelçisi, eski Osmanlı evlerinin dış duvarlarına asılan "Yâ Hafîz" (Muhafaza eden Allah (c.c.) ) levhalarını görünce dayanamamış ve Keçecizade Fuad Paşa'ya bunların ne olduğunu sormuş.
Fuad Paşa, İngilizin anlayacağı dille cevap vermiş:
- O gördükleriniz, Osmanlı Sigorta Şirketinin levhalarıdır.
ÇOK YÜZLÜLER
Mehmed Âkif, iki yüzlü insanlara çok kızardı. Bir gün bir arkadaşına şöyle dedi:
- İki yüzlüleri artık sever hale geldim. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım.
UYKU KARDEŞLİĞİ
Mevlânâ Hazretleri, talebelerinden biriyle yürürken, yol kenarında birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görürler.
Yanındaki talebesi:
- Güzel bir kardeşlik örneği, der. Keşke insanlar da bunlardan ibret alsa.
Mevlânâ, tebessüm ederek karşılık verir.
- Aralarında bir kemik atıver de, gör kardeşliklerini.
KALEMİN İŞİ ZOR
Ünlü gazeteci ve yazarlardan Velid Ebüzziya, İstiklâl Mahkemesi'nde yargılanıp beraat ettikten sonra, genç meslektaşlarına nasihat etmiş:
- Şu sıralarda sakın fincancı katırlarını ürkütmeyin...
Yusuf Ziya Ortaç, başını sallayarak:
- Bu söylediğin imkansız üstadım, demiş. Zira ortalıkta o kadar çok katır var ki!..
DÜNYANIN YÜZÜ
Hastalıktan ötürü gözleri kapanmış olan bir adam, halk şairi Seyrani'ye:
- Bende dünyayı görecek göz mü kaldı? diye şikayette bulununca, söz eri Seyrani:
- Hiç üzülme dostum demiş. Zaten dünyada da bakılacak surat kalmadı.
ATLIYA CEVAP
Efendimiz (s.a.v.) sahabelerine bir ikram sırasında hizmette bulunurken, uzaklardan gelen bir atlı yanlarına yaklaşarak,
- Bu kavmin efendisi kim? diye sordu O'nu arıyorum.
Efendimiz (s.a.v.) bu soruya, gurur olur endişesiyle "benim" diye cevap vermedi. Ve o anda sahabelerine hizmet etmekte olduğundan, asırlar boyunca yankılanan ve aynı zamanda atlı adama cevap niteliği taşıyan şu sözlerle mukabele etti:
- Bir kavmin efendisi, ona hizmet edendir.
SAĞLAM İŞ
Mehmed Âkif, Berlin'den döndüğünde sormuşlar:
- Berlin'de ne var ne yok üstad!
Şöyle cevap vermiş:
- Gördüğüm kadarıyla işleri dinimiz gibi sağlam; dinleri ise işlerimiz kadar çürük.
MUTLULUK
Tolstoy'a "nasıl mutlu oluyorsunuz?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş:
- Sahip olduğum şeylere sevinerek, sahip olmadıklarımı ise hiç düşünmeyerek.
İMTİHANSIZ GEÇMEK YOK
Öğretmen, öğrencilerin aklını karıştırmak için:
- Çocuklar demiş. Allah hepimizin cennete gitmesini istediği halde, neden bizi dünyaya göndermiş?
Çocuklardan biri, soruya karşılık vererek:
- Öğretmenim demiş. Şüphesiz ki siz bizim sınıf geçmemizi istiyorsunuz. O halde neden hepimize geçerli not vermeyip imtihan ediyor sunuz?
NE BAL VAR, NE DE PEKMEZ...
A. Geylanî Hazretlerinin üzerine hiç sinek konmazdı. Onun bu haline vakıf olanlardan biri sordu.
- Üzerinize sinek konduğunu hiç görmüyoruz? Sebebi nedir?
Şu cevabı verdi:
- Niçin konsun ki? Üzerimde ne dünyanın pekmezi var, ne de ahiretin balı...
ALIŞVERİŞE GELDİK...
İbn-i Muhayrız isimli din alimi, elbise almak için bir mağazaya girdiğinde, içerdekilerden birisi onu tanıdı ve dükkan sahibine:
- Bu zât, İbn-i Muhayrız'dır, dedi.
İbn-i Muhayrız kendisine özel bir muamele yapılmaması için hemen dışarı çıkarken:
- Biz paramızla birşeyler almaya geldik, dedi. Dinimizle değil.
İHLASLI OLMAK
Yahya bin Muaz'a:
- Kul ne vakit ihlaslı sayılır? diye sormuşlar. Cevaben şöyle buyurmuş:
- Kendisini öven insanla, tenkid eden insanı bir gördüğü vakit...
SİZ DE ORTAKSINIZ
Süfyan-ı Sevrî, evinin kapısı önünde bir dostuyla sohbet ederken, önlerinden son derece süslü giyinmiş bir adam geçti. Dostu bu adama hayranlıkla bakarken, Süfyan-ı Sevrî ona şöyle buyurdu:
- Eğer sizler gıpta ile bakmamış olsaydınız, bu adam böyle süslenip israfa girmezdi. Hayranlığınızı ifade eden tavrınızla bu adamın 'israf' günahına siz de ortak oluyorsunuz.
REHBER BÖCEK
Ebü'l-Haccac Aksurî'ye:
- Maneviyatta rehberin kim? diye sorduklarında:
- Bir böcek, dedi.
Alay ediyor sandılar. İzah etti:
- Dışarıda gezerken, fener direğine çıkmak isteyen küçük bir böcek gördüm. Kaygan olduğu için yarı yoldan düşüyor, fakat hiç yılmıyordu. Yüzlerce defa aynı hareketi tekrarladı. Onu o halde bırakıp mescide gittim. Çıktığımda bir de ne göreyim, direği tırmanmış, fenerin yanında duruyor. O hayvan engellerden yılmama ve sebat etme konusunda rehberim oldu.
BİR ÖKÜZ UĞRUNA
Oğlunun okuması için çiftliğindeki bütün inekleri satan bir köylü, onun birşey öğrenemediğini görünce:
- Ne bahtsız adammışım, diye söylenmiş. Bir öküz uğruna ne inekler feda ettim.
MALIN NEREDE?
Hasan el-Basrî, "Ben ölümden korkuyor ve onu sevmiyorum" diyen birine şu cevabı vermiştir:
- Malını geride bıraktığın için ölümü sevmiyorsun. Eğer malını ileriye (ahirete) gönderseydin, peşinden gitmek isteyecektin.
medineweb'den alıntıdır.
26 Eylül 2008 Cuma
EFENDİMİZ S.A.V
Peygamber efendimizin Ahlakını kısa ve öz olarak tasvir etmek için aşağıdaki yazı bir hutbe metninin bir bölümü olarak ADAB (Abdullah Hani) kitabından yararlanarak kaleme alınmıştı. Sizinle paylaşıyorum.
• Bütün hareketleri mutedil, ve ölçülü idi.
• Hızlı yürür akarak giderdi. Yavaş yürür gibi görünürlerdi.
• Luzumsuz söz söylemezdi.
• Güler yüzlü tatlı sözlü idi.
• Kimseye fena söz söylemez, kötü muamele yapmazdı.
• Yumuşak ve alçak gönüllü idi.
• Peygamberliğine mahsuz ciddiyet vekarını ashabıyla arasında duvar yapmamıştı
• Heybetli ve ağırbaşlı idi.
• Gülümsemsi tebessüm idi. O'nunla sohbet eden kimse O'na can-ı gönülden aşık olurdu.
• İnsanların yıkık kalbleri yapmaya, gönüllerini hoş etmeye düşkündü. Üzgünleri teselli etme fırsatını gözler, onları incitmez küçük büyük bütün ashabını arardı.
• Öfkeden bütün gücüyle sakınır, öfkeli iken bir harekette bulunmaktan sakınır, kendine hakim olurdu. Hakka itiraz edilmesinin haricinde öfkelenmezdi. Dünya ve dünyalık şeyler onu öfkelendirmezdi.
• Hiç bir kimse onunla beraber bulunmaktan şikayet etmemiştir.
• Resulullah'ın hüznü daimi, tefekkürü aralıksız idi.
• Rahatı yoktu.
• Zaruret olmaksızın konuşmazdı.
• İnsanları birbirine ısındırır, birbirinden soğutmazdı.
• YARADILIŞ OLARAK YUMUŞAK OLMAKLA BERABER, SALABETLİ İDİ, HEYBETLİ İDİ.
• Her bir toplumun şereflisine ikram eder. Onu onlara başkan yapardı.
• Hiç bir kimseden tebessümünü esirgememekle beraber insanlara karşı daima ihtiyatlı davranırdı.
• Güzel bir hareketi takviye eder. Çirkin bir hareketi kınar, ondan sakındırırdı.
• Resulullah (SAV) Allah'ı (CC) zikretmeden, ne oturur, ne de kalkardı.
• Bir meclise varınca neresi boş kalmışsa orada oturur, herkesin de öyle yapmasını emrederdi. Onunla oturanların hepside kendisinin Resulullah'ın yanında en kıymetli olduğunu zannederdi.
• Sert ve kaba değildi.
• Yüksek sesle konuşmazdı.
• Kötü söz söylemezdi.
• Hata aramazdı.
• Meclisi hilim, haya, sabır ve emanet meclisi idi.
• Üç şeyden kesinlikle kaçınırdı: Münakaşa, çok konuşmak, kendini ilgilendirmeyen şeylerle uğraşmak.
• Konuşmaya başladığı zaman meclistekileri bir hal tutar, sanki başlarında bir kuş varmış gibi hareketsiz kesilirlerdi.
• Her işi mutedil idi. Birbiriyle çelişki arz eden hareketleri yok idi.
• Peygamberliğine mahsus ciddiyet ve vakarını ashabıyla kendisi arasında duvar yapmamıştı.
Hz. Muhammed'in 40 öğretim usulü Hz. Muhammed, evrensel bir eğitim-öğretim sistemi getirmiş ve bütün kalpleri, bütün ruhları, bütün akılları, bütün nefisleri ideal ufka yükseltecek bir mesaj sunmuştur. Sadece O’nun getirdiği sistemdir ki hem ruhu, hem aklı hem de nefsi, yükselebilecek en son noktaya ulaştırmıştır.
Efendimizin
1. Efendimiz, söylediği hakikatleri bizzat yaşayarak hayatıyla göstermiştir.
2. Dinî yükümlülükleri tedrîcî (yavaş yavaş, basamak basamak) bir sistemle öğretmiştir.
3. Öğretmede orta yolda durmaya ve insanları bıktırmaktan uzak durmaya riayet etmiştir.
4. Öğrenenler arasındaki kişisel farklılıkları göz önünde bulundurmuştur.
5. Karşılıklı konuşma ve soru-cevap şeklini kullanmıştır.
6. Yanlış düşünceyi söküp atmak ve gerçek doğru bilgiyi net bir şekilde muhatabın kafasına yerleştirmek için aklî ölçüleri kullanmıştır.
7. Muhataplarına soru yöneltmiş, böylece onların zeka ve bilgi seviyelerini ölçmüştür.
8. Mukayese ve örneklendirme metodunu kullanmıştır.
9. Benzetme ve halk arasında yaygın olarak kullanılan örnekleri kullanmıştır.
10. Anlattığı hususu, elinde herhangi bir şey ile yere ve toprağa çizerek bizzat göstermiştir.
11. Sözle beraber jest ve mimiklerini kullanmış ve el ile işaretlerde bulunmuştur.
12. Önemine binaen, halin mümkün kıldığı bir nesneyi bizzat eline almış, eliyle kaldırmış ve arkasından söyleyeceği hususu söylemiştir.
13. Muhataplarından bir soru gelmeden söze önce kendileri başlamıştır.
14. Muhatabının sorusuna eksik ve fazla olmadan cevap vermiştir.
15. Muhatabının sorusuna, onun ihtiyacına binaen sorduğundan daha fazlasıyla cevap vermiştir.
16. Muhatabını, güzel bir hikmete binaen, sorduğu sorudan daha önemli bir hususa yönlendirdiği de olmuştur.
17. Soru soranın sorduğu soruyu tekrarlamasını istemiştir.
18. Muhatabın aldığı cevabı tekrar etmesini istemiştir. Böylece cevap unutulmayacaktır.
19. Bildiği bir husustan dolayı kişiyi imtihan etmiştir ki bununla doğru cevap vereceği için kişiyi sena etmek, övmek istemiştir.
20. Önünde olan bir olaya karşı susma yolunu tercih etmiştir.
21. Öğretme esnasında meydana gelebilecek imkan ve fırsatları değerlendirmiştir.
22. Latife ve şaka yoluyla öğretmeyi tercih etmiştir.
23. Öğrettiği hususu yeminle tekit etmiş perçinlemiştir.
24. Öğretilen hususun önemine binaen sözü üç kere tekrar etmiştir.
25. Konunun önemini oturuşunu ve duruşunu değiştirerek ve sözü tekrar ederek göstermiştir.
26. Cevabı geciktirerek muhatabın sorusunu tekrar etmesini sağlayarak onu uyarmıştır.
27. Muhatabı intibaha sevk etmek için, onu omzundan veya elinden tutmuştur.
28. Muhatabı teşvik için veya onu sıkıntıya sokacak bir durumdan dolayı, bazı hususların gizli kalmasını yeğlemiştir.
29. Söyleyeceği hususun hafızalarda daha iyi yer etmesi veya ezberlenmesi için, sözü kısa ve öz bir şekilde ifade etmiş, daha sonra ise ayrıntılarına geçmiştir.
30. Cevabın birkaç madde ile verileceği durumlarda önce cevabın kaç maddeden oluştuğunu bildirmek için sayıyı söylemiş daha sonra saymıştır.
31. Va’z etme, nasihat etme ve öğüt verme metodunu kullanmıştır.
32. İnsanların şevklerini kamçılama veya neticesi elem verici hususlardan şiddetle uzaklaştırma (Tergib ve terhib) metodunu kullanmıştır.
33. Kıssa ve geçmiş ümmetlere ve insanlara dair haberlerle öğretme metodunu uygulamıştır.
34. Sorunun cevabının muhatabı utandırma ihtimali olan hususlarda önce nazik bir hazırlık süreci hazırlamış ve soruyu öyle cevaplandırmıştır.
35. Sorunun cevabının muhatabı utandırma ihtimali olan hususlarda üstü kapalı olarak kinaye yoluyla ve işaret ederek yetinmiştir.
36. Kadınlara öğretmeyi ve nasihat etmeyi de asla ihmal etmemiştir.
37. Halin gerektirdiği durumlarda öğretme hususunda azarlayıp paylamayı (ta’nif) ve kızmayı (gadab) da ihmal etmemiştir. Ne var ki onun paylaması ve kızması da merhamet yörüngesinde ve ümmetinin selameti için olmuştur.
38. Talim ve tebliğde, kitabeti (yazma metodunu) da kullanmıştır.
39. Yabancı dilleri (mesela Süryaniceyi) öğrenmesi için bazı sahabeleri görevlendirmiştir ki bu husus da günümüzde dünyanın dört bir tarafında İslam’ın güzelliklerini öğrenmek isteyenlere karşı yapılacak vazifenin çok önemli bir basamağını teşkil etmektedir.
40. Bizzat kendi mübarek zatıyla talimde bulunmuştur.
HAZIRLAYAN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜR EDERİZ şebnem grup
• Bütün hareketleri mutedil, ve ölçülü idi.
• Hızlı yürür akarak giderdi. Yavaş yürür gibi görünürlerdi.
• Luzumsuz söz söylemezdi.
• Güler yüzlü tatlı sözlü idi.
• Kimseye fena söz söylemez, kötü muamele yapmazdı.
• Yumuşak ve alçak gönüllü idi.
• Peygamberliğine mahsuz ciddiyet vekarını ashabıyla arasında duvar yapmamıştı
• Heybetli ve ağırbaşlı idi.
• Gülümsemsi tebessüm idi. O'nunla sohbet eden kimse O'na can-ı gönülden aşık olurdu.
• İnsanların yıkık kalbleri yapmaya, gönüllerini hoş etmeye düşkündü. Üzgünleri teselli etme fırsatını gözler, onları incitmez küçük büyük bütün ashabını arardı.
• Öfkeden bütün gücüyle sakınır, öfkeli iken bir harekette bulunmaktan sakınır, kendine hakim olurdu. Hakka itiraz edilmesinin haricinde öfkelenmezdi. Dünya ve dünyalık şeyler onu öfkelendirmezdi.
• Hiç bir kimse onunla beraber bulunmaktan şikayet etmemiştir.
• Resulullah'ın hüznü daimi, tefekkürü aralıksız idi.
• Rahatı yoktu.
• Zaruret olmaksızın konuşmazdı.
• İnsanları birbirine ısındırır, birbirinden soğutmazdı.
• YARADILIŞ OLARAK YUMUŞAK OLMAKLA BERABER, SALABETLİ İDİ, HEYBETLİ İDİ.
• Her bir toplumun şereflisine ikram eder. Onu onlara başkan yapardı.
• Hiç bir kimseden tebessümünü esirgememekle beraber insanlara karşı daima ihtiyatlı davranırdı.
• Güzel bir hareketi takviye eder. Çirkin bir hareketi kınar, ondan sakındırırdı.
• Resulullah (SAV) Allah'ı (CC) zikretmeden, ne oturur, ne de kalkardı.
• Bir meclise varınca neresi boş kalmışsa orada oturur, herkesin de öyle yapmasını emrederdi. Onunla oturanların hepside kendisinin Resulullah'ın yanında en kıymetli olduğunu zannederdi.
• Sert ve kaba değildi.
• Yüksek sesle konuşmazdı.
• Kötü söz söylemezdi.
• Hata aramazdı.
• Meclisi hilim, haya, sabır ve emanet meclisi idi.
• Üç şeyden kesinlikle kaçınırdı: Münakaşa, çok konuşmak, kendini ilgilendirmeyen şeylerle uğraşmak.
• Konuşmaya başladığı zaman meclistekileri bir hal tutar, sanki başlarında bir kuş varmış gibi hareketsiz kesilirlerdi.
• Her işi mutedil idi. Birbiriyle çelişki arz eden hareketleri yok idi.
• Peygamberliğine mahsus ciddiyet ve vakarını ashabıyla kendisi arasında duvar yapmamıştı.
Hz. Muhammed'in 40 öğretim usulü Hz. Muhammed, evrensel bir eğitim-öğretim sistemi getirmiş ve bütün kalpleri, bütün ruhları, bütün akılları, bütün nefisleri ideal ufka yükseltecek bir mesaj sunmuştur. Sadece O’nun getirdiği sistemdir ki hem ruhu, hem aklı hem de nefsi, yükselebilecek en son noktaya ulaştırmıştır.
Efendimizin
1. Efendimiz, söylediği hakikatleri bizzat yaşayarak hayatıyla göstermiştir.
2. Dinî yükümlülükleri tedrîcî (yavaş yavaş, basamak basamak) bir sistemle öğretmiştir.
3. Öğretmede orta yolda durmaya ve insanları bıktırmaktan uzak durmaya riayet etmiştir.
4. Öğrenenler arasındaki kişisel farklılıkları göz önünde bulundurmuştur.
5. Karşılıklı konuşma ve soru-cevap şeklini kullanmıştır.
6. Yanlış düşünceyi söküp atmak ve gerçek doğru bilgiyi net bir şekilde muhatabın kafasına yerleştirmek için aklî ölçüleri kullanmıştır.
7. Muhataplarına soru yöneltmiş, böylece onların zeka ve bilgi seviyelerini ölçmüştür.
8. Mukayese ve örneklendirme metodunu kullanmıştır.
9. Benzetme ve halk arasında yaygın olarak kullanılan örnekleri kullanmıştır.
10. Anlattığı hususu, elinde herhangi bir şey ile yere ve toprağa çizerek bizzat göstermiştir.
11. Sözle beraber jest ve mimiklerini kullanmış ve el ile işaretlerde bulunmuştur.
12. Önemine binaen, halin mümkün kıldığı bir nesneyi bizzat eline almış, eliyle kaldırmış ve arkasından söyleyeceği hususu söylemiştir.
13. Muhataplarından bir soru gelmeden söze önce kendileri başlamıştır.
14. Muhatabının sorusuna eksik ve fazla olmadan cevap vermiştir.
15. Muhatabının sorusuna, onun ihtiyacına binaen sorduğundan daha fazlasıyla cevap vermiştir.
16. Muhatabını, güzel bir hikmete binaen, sorduğu sorudan daha önemli bir hususa yönlendirdiği de olmuştur.
17. Soru soranın sorduğu soruyu tekrarlamasını istemiştir.
18. Muhatabın aldığı cevabı tekrar etmesini istemiştir. Böylece cevap unutulmayacaktır.
19. Bildiği bir husustan dolayı kişiyi imtihan etmiştir ki bununla doğru cevap vereceği için kişiyi sena etmek, övmek istemiştir.
20. Önünde olan bir olaya karşı susma yolunu tercih etmiştir.
21. Öğretme esnasında meydana gelebilecek imkan ve fırsatları değerlendirmiştir.
22. Latife ve şaka yoluyla öğretmeyi tercih etmiştir.
23. Öğrettiği hususu yeminle tekit etmiş perçinlemiştir.
24. Öğretilen hususun önemine binaen sözü üç kere tekrar etmiştir.
25. Konunun önemini oturuşunu ve duruşunu değiştirerek ve sözü tekrar ederek göstermiştir.
26. Cevabı geciktirerek muhatabın sorusunu tekrar etmesini sağlayarak onu uyarmıştır.
27. Muhatabı intibaha sevk etmek için, onu omzundan veya elinden tutmuştur.
28. Muhatabı teşvik için veya onu sıkıntıya sokacak bir durumdan dolayı, bazı hususların gizli kalmasını yeğlemiştir.
29. Söyleyeceği hususun hafızalarda daha iyi yer etmesi veya ezberlenmesi için, sözü kısa ve öz bir şekilde ifade etmiş, daha sonra ise ayrıntılarına geçmiştir.
30. Cevabın birkaç madde ile verileceği durumlarda önce cevabın kaç maddeden oluştuğunu bildirmek için sayıyı söylemiş daha sonra saymıştır.
31. Va’z etme, nasihat etme ve öğüt verme metodunu kullanmıştır.
32. İnsanların şevklerini kamçılama veya neticesi elem verici hususlardan şiddetle uzaklaştırma (Tergib ve terhib) metodunu kullanmıştır.
33. Kıssa ve geçmiş ümmetlere ve insanlara dair haberlerle öğretme metodunu uygulamıştır.
34. Sorunun cevabının muhatabı utandırma ihtimali olan hususlarda önce nazik bir hazırlık süreci hazırlamış ve soruyu öyle cevaplandırmıştır.
35. Sorunun cevabının muhatabı utandırma ihtimali olan hususlarda üstü kapalı olarak kinaye yoluyla ve işaret ederek yetinmiştir.
36. Kadınlara öğretmeyi ve nasihat etmeyi de asla ihmal etmemiştir.
37. Halin gerektirdiği durumlarda öğretme hususunda azarlayıp paylamayı (ta’nif) ve kızmayı (gadab) da ihmal etmemiştir. Ne var ki onun paylaması ve kızması da merhamet yörüngesinde ve ümmetinin selameti için olmuştur.
38. Talim ve tebliğde, kitabeti (yazma metodunu) da kullanmıştır.
39. Yabancı dilleri (mesela Süryaniceyi) öğrenmesi için bazı sahabeleri görevlendirmiştir ki bu husus da günümüzde dünyanın dört bir tarafında İslam’ın güzelliklerini öğrenmek isteyenlere karşı yapılacak vazifenin çok önemli bir basamağını teşkil etmektedir.
40. Bizzat kendi mübarek zatıyla talimde bulunmuştur.
HAZIRLAYAN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜR EDERİZ şebnem grup
25 Eylül 2008 Perşembe
KADİR GECESİNİN HUSUSİYTLERİ;
CENABI HAK BAZI KIYMETLİ ŞEYLERİ, BİRÇOK HİKMET İÇİN GİZLEMİŞTİR.
KULLARIN BÜTÜN İBADET VE TAATLERE RAĞBET ETMESİ İÇİN, BÜYÜK KÜÇÜK GÜNAHLARDAN SAKINMALARI İÇİN,
GADABINI GÜNAHLARDA,
BÜTÜN İSİMLERİNE TAZİM EDİLMESİ İÇİN, İSMİ AZAMI,
BÜTÜN NAMAZLARIN MUHAFAZASI İÇİN,
SALATI VÜSTAYI,
GÜNÜN TAMAMINDA İBADET EDİLMESİ İÇİN,
CUMA GÜNÜNDEKİ İCABET SAATİNİ,
HİÇ KİMSEYİ HOR VE HAKİR GÖRMEMEK İÇİN,
VELİ KULLARINI,
RAMAZANIN HER GECESİNİ, İBADET VE TAATLE İHYA EDİP DAHA ÇOK SEVAP KAZANSINLAR DİYEDE KADİR GECESİNİ GİZLEMİŞTİR,
BUNUNLA BİRLİKTE RESUL-U EKREM (.S.A.V.)
ONUN BAZI ALAMETLERİNİ BİLDİRMİŞTİR.
''' O GECE GÖKYÜZÜ PARLAK VE BULUTSUZ OLUR.HAVA NE SOĞUK OLUR NEDE SICAK,LATİF OLUR. O GECENİN SABAHINDA GÜNEŞ ZİYASIZ (SOLGUN) OLARAK DOĞAR'''
KADİR GECESİ RAMAZAN-İ ŞERFİ AYININ GECELERİ İÇİNDE GİZLİ BULUNAN VE KURAN-I KERİM İNZAL OLUNAN (inmeye başlanan) MÜBAREK BİR GECEDİR.
BU GECENİN PEK ÇOK HUSUSİYETİ VARDIR.
BUNLARDAN BİRKAÇI;
1) BU GECEDE İBADET,
(içerisinde kadir gecesi olmayan)
BİN AYDAN DAHA HAYIRLIDIR.
RESULULLAH EFENDİMİZE (S.A.V) KENDİSİNDEN ÖNCEKİ ÜMMETLERİN ÖMRÜ GÖSTERİLDİ.
EFENDİMİZ, ÜMMETİNİN ÖMRÜNÜ KISA GÖRDÜ.
BUNUN ÜZERİNE ALLAH C.C BİN AYDAN DAHA HAYIRLI OLAN KADİR GECESİNİ İHSAN ETTİ.
2) KADİR GECESİNDE MELEKLERİN VE RUHUN İNMESİ.
MELEKLER BU GECENİN ESRARINI GÖRMEK İÇİN İNEREK YER YÜZÜNÜ DOLDURDUĞU İÇİN BU GECEYE DARLIK MANASINDA OLAN (KADİR) İSMİ VERİLMİŞTİR.
RESULULLAH EFENDİMİZ (S.A.V) BUYURUYORLARKİ;
KADİR GECESİ OLUNCA.
ALLAHU TEALA CEBRAİL'E
EMRADER. MELEKLER İLE BERABER YANLARINA YEŞİL BİR SANCAKLA YERYÜZÜNE İNİP SANCAĞI,
KABENİN
ÜZERİNE DİKERLER.
CEBRAİL (A.S) BU GECE MELEKLERİ TEŞVİK EDER.
ONLARDA HER AYAKTA DURANA, OTURANA, NAMAZ KILANA VA ZİKREDENE SELAM VERİRLER VE ONLARLA
MUSAFA EDERLER. YAPTIKLARI DUALARA AMİN DERLER.
BU FECİR (TANYELİNİN AGARMASI) VAKTİNE KADAR DEVAM ADER.
3)BU GECE, FECİR VAKTİNE KADAR SELAMETTİR.
ALLAHI SELAMETİ ÜZRİNE OLSUN.
GEL BUGCEYİ EVDE TELEVİZYON BASINDA ÖLDÜRMEYELİM.
BAY VEYA BAYAN ALLAHIN EVİNDE (CAMİİDE)
HERKESE YER VAR MİLYONLARCA İNSAN İBADET EDERKEN DALDAKİ LEZZETİNİN EŞİ BENZERİ OLMAYAN MEYVELERDEN YERKEN BİZ ZAVALLI Bİ ŞEKİLDE BAKMAYALIM.
GERÇEYİ GÖRELİM BİR AN OLSADA.
MUHAKKAKKİ KURTULUŞ ANCAK ONDADIR.
BÜTÜN GAYRETİN
EN ÇOK LAZIM OALAN OLMALI.
O EN LUZUMLU OLAN İSE ALLAH'TIR.
SADECE ONU ARA ONDAN MEDET UM.
O'NUN KATINDA OLAN SANA YETER.
KULLARIN BÜTÜN İBADET VE TAATLERE RAĞBET ETMESİ İÇİN, BÜYÜK KÜÇÜK GÜNAHLARDAN SAKINMALARI İÇİN,
GADABINI GÜNAHLARDA,
BÜTÜN İSİMLERİNE TAZİM EDİLMESİ İÇİN, İSMİ AZAMI,
BÜTÜN NAMAZLARIN MUHAFAZASI İÇİN,
SALATI VÜSTAYI,
GÜNÜN TAMAMINDA İBADET EDİLMESİ İÇİN,
CUMA GÜNÜNDEKİ İCABET SAATİNİ,
HİÇ KİMSEYİ HOR VE HAKİR GÖRMEMEK İÇİN,
VELİ KULLARINI,
RAMAZANIN HER GECESİNİ, İBADET VE TAATLE İHYA EDİP DAHA ÇOK SEVAP KAZANSINLAR DİYEDE KADİR GECESİNİ GİZLEMİŞTİR,
BUNUNLA BİRLİKTE RESUL-U EKREM (.S.A.V.)
ONUN BAZI ALAMETLERİNİ BİLDİRMİŞTİR.
''' O GECE GÖKYÜZÜ PARLAK VE BULUTSUZ OLUR.HAVA NE SOĞUK OLUR NEDE SICAK,LATİF OLUR. O GECENİN SABAHINDA GÜNEŞ ZİYASIZ (SOLGUN) OLARAK DOĞAR'''
KADİR GECESİ RAMAZAN-İ ŞERFİ AYININ GECELERİ İÇİNDE GİZLİ BULUNAN VE KURAN-I KERİM İNZAL OLUNAN (inmeye başlanan) MÜBAREK BİR GECEDİR.
BU GECENİN PEK ÇOK HUSUSİYETİ VARDIR.
BUNLARDAN BİRKAÇI;
1) BU GECEDE İBADET,
(içerisinde kadir gecesi olmayan)
BİN AYDAN DAHA HAYIRLIDIR.
RESULULLAH EFENDİMİZE (S.A.V) KENDİSİNDEN ÖNCEKİ ÜMMETLERİN ÖMRÜ GÖSTERİLDİ.
EFENDİMİZ, ÜMMETİNİN ÖMRÜNÜ KISA GÖRDÜ.
BUNUN ÜZERİNE ALLAH C.C BİN AYDAN DAHA HAYIRLI OLAN KADİR GECESİNİ İHSAN ETTİ.
2) KADİR GECESİNDE MELEKLERİN VE RUHUN İNMESİ.
MELEKLER BU GECENİN ESRARINI GÖRMEK İÇİN İNEREK YER YÜZÜNÜ DOLDURDUĞU İÇİN BU GECEYE DARLIK MANASINDA OLAN (KADİR) İSMİ VERİLMİŞTİR.
RESULULLAH EFENDİMİZ (S.A.V) BUYURUYORLARKİ;
KADİR GECESİ OLUNCA.
ALLAHU TEALA CEBRAİL'E
EMRADER. MELEKLER İLE BERABER YANLARINA YEŞİL BİR SANCAKLA YERYÜZÜNE İNİP SANCAĞI,
KABENİN
ÜZERİNE DİKERLER.
CEBRAİL (A.S) BU GECE MELEKLERİ TEŞVİK EDER.
ONLARDA HER AYAKTA DURANA, OTURANA, NAMAZ KILANA VA ZİKREDENE SELAM VERİRLER VE ONLARLA
MUSAFA EDERLER. YAPTIKLARI DUALARA AMİN DERLER.
BU FECİR (TANYELİNİN AGARMASI) VAKTİNE KADAR DEVAM ADER.
3)BU GECE, FECİR VAKTİNE KADAR SELAMETTİR.
ALLAHI SELAMETİ ÜZRİNE OLSUN.
GEL BUGCEYİ EVDE TELEVİZYON BASINDA ÖLDÜRMEYELİM.
BAY VEYA BAYAN ALLAHIN EVİNDE (CAMİİDE)
HERKESE YER VAR MİLYONLARCA İNSAN İBADET EDERKEN DALDAKİ LEZZETİNİN EŞİ BENZERİ OLMAYAN MEYVELERDEN YERKEN BİZ ZAVALLI Bİ ŞEKİLDE BAKMAYALIM.
GERÇEYİ GÖRELİM BİR AN OLSADA.
MUHAKKAKKİ KURTULUŞ ANCAK ONDADIR.
BÜTÜN GAYRETİN
EN ÇOK LAZIM OALAN OLMALI.
O EN LUZUMLU OLAN İSE ALLAH'TIR.
SADECE ONU ARA ONDAN MEDET UM.
O'NUN KATINDA OLAN SANA YETER.
kadir gecesine hazırlık
*"Yâ Rabb! Sana hamd ederiz. Bu hamdimiz senin ihsan etmiş olduğun ni'metlerine mukabil olamaz, ve senin azamet-i ulûhiyyetin ve rubûbiyyetin hakkını îfâya asla kâfi değildir. Sana gerektiği gibi hamdedemediğimiz için aczimizi arzederiz. Ey Rabbimiz! Zîrâ nimetlerini saymak mümkün değildir."
*Ey Rabbim! Acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan cimrilikten, eli kolu dökülür derecede takatsızlıktan kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, meskenetten sana sığınırım."
*Yâ Rabb, benim hatâlarımı, bilmeden yapdıklarımı, işimde aşırı gitmemi, ve Senin benden çok iyi bildiğin hallerimi mağfiret eyle."
*Ey Allah'ım! sapmaktan veya sapdırılmaktan, hatâ etmekten yahûd hatâ etdirilmekten, zulmetmekten yahûd zulme uğramaktan, cahillik etmekten yahûd bana cahillik edilmekten, hakkım olmayan bir şeyi istemekten yahûd elimde olmayan bir şeyin benden istenilmesinden sana sığınırım, "
*Ey Rabbim! Bana Rahmetinin kapılarını aç!"
*Ey Hayy u Kayyum olan Rabbim! Rahmetine tevessül ediyorum ve benim her hâlimi ıslâh etmeni istiyorum. Göz açıp yumuncaya kadar da olsa beni kendime (nefsime) bırakma."
* Ey Rabbim! Kitabımı sağ elime ver ve hesabımı kolay gör."
*Başka bir ilâh yok, ancak Allah var. O'nun şerîki yoktur. Mülk O'nundur, hamd de O'nundur. O her şeye kaadirdir. Allah'ım, Senin verdiğine engel olacak da yoktur, vermediğini verecek de yoktur. Ve servet sahibi olanlara servetleri sana karşı bir menfaat veremez
*Ey Rabbim! Beni sözü dinleyip de en güzeline ittiba' edenlerden kıl.
*Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun azameti önünde küçük kalmıştır. Hamdederim Allah'a ki her şey O'nun izzeti karşısında zelîldir.Hamd ederim Allah'a ki her şey O'nun mülk ü saltanatına boyun eğmiştir. Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun kudretine teslîm olmuştur."
*Bize tatlı soğuk su içiren ve günâhlarımız sebebiyle onu içilmez tuzlu su yapmayan Allah'a hamdederiz.
*Dâima yediren ve kendisine hiç yedirilmeyen, bizi doğru yola ulaşdırıp da doyuran ve suya kandıran ve hep güzel vesilelerle imtihan eden Allah'a hamdederiz.
*Ey Rabbim! Saçımı ve yüzümü ateşten koru. Senin himâyenden başka bir himâyenin bulunmadığı günde beni Arş'ının gölgesi altında gölgelendir."
*Ey Rabbim şehâdet ederim ki Senden başka hiç bir ilâh yok, ancak Sen varsın. Şerîkin yok Senin ve yine şehâdet ederim ki Muhammed Senin kulun ve resûlündür. Senden mağfiretini isterim ve Sana tevbe ederim."
*Allah'ım! Kabir azâbından sana sığınırım. Ateş azâbından Sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım. Deccâlin fitnelerinden sana sığınırım"
*Ya Rabb, benimle hatâlarımın arasını uzaklaştır, maşrıkla mağribin arasını uzaklaştırdığın gibi."
*Ey Rabbim, Ümmet-i Muhammed'in cümlesine umûmî bir rahmetle merhamet et"
*Senin isminle ölür, Senin isminle dirilirim ya Allah!"
*Sana teslîm oldum ey Rabbim! Sana îmân etdim, sana tevekkül etdim ve sana yöneldim, inanmayanlara karşı, sana dayanarak mücâdele etdim ve neticede ancak seni hakem olarak kabul etdim, benim evvelki yapdıklarımı da, sonradan yapacaklarımı da, gizli yaptıklarımı da açık yapdıklarımı da mağfiret et."
*Ey Rabbim! Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar vericinin zararından, sapdırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum.
*Ey Rabbim! Senden tükenmez bir ni'met, kesilmez bir göz ferahlığı (yüzde açıkça görülen neş'e ve huzûr) istiyorum."
*Bize yemekten yediren, sudan içiren, çıplak iken giydiren, dalâlette iken hidâyet veren, görmezken gösteren ve bizi yarattıklarının pek çoğuna üstün kılan Allah'a hamd ederiz, çünkü hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsusdur."
*Sana teslîm oldum ey Rabbim! Sana îmân etdim, sana tevekkül etdim ve sana yöneldim, inanmayanlara karşı, sana dayanarak mücâdele etdim ve neticede ancak seni hakem olarak kabul etdim, benim evvelki yapdıklarımı da, sonradan yapacaklarımı da, gizli yaptıklarımı da açık yapdıklarımı da mağfiret et."
*Yâ Rabb! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, kulağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, üstümü nurlandır, altımı nurlandır, önümü nurlandır, arkamı nurlandır ve beni nur eyle"
*"Allah'ın adıyla! Allah bana kâfidir. Allah'a tevekkül ettim. Allah'a dayanmaktan başka kudret ve kuvvet yoktur."
*Ey Rabbim! Bana râzı olduğun bir çalışma, ver, günahımı bağışla, makbul bir amel ve zarar etmeyen bir ticâret nasîp et."
*"Ey Rabbim! Kitabımı sol elime verme, arkamdan da verme, ve hesabımı zorlaştırma."
*Allah'ım pislikten ve pis şeylerden sana sığınırım"
*Ey Rabbim bana cennetin kokusunu duyur ve onun ni'metlerinden nasîblendir ve bana ateşin kokusunu duyurma."
*Allah'ım, benim latifeleşmelerimi, ciddiyet hallerimi, hatâen ve kasden yaptıklarımı ve bende olan her şeyimi mağfiret eyle!"
*Allahım, tenbellikten, bunaklık vâki' olacak derecede ihtiyarlıktan, ihtiyarlık çöküntüsünden, ma'sıyet mahallerinde bulunmakdan, borçluluktan, kabir fitnesinden, kabir azâbından, ateş fitnesinden, ateş azâbından ve zenginlik fitnesinden sana sığınırım.
*Ey Rabbiml Şükrünü edâya, Seni zikretmeye ve Sana güzel ibâdet etmeğe bana yardım et!"
*Ey Rabbimiz, bize dünyâda da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azâbından koru."
*Yâ Allah! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni sen yarattın ve ben senin kulunum. Ve ben îman ve ubûdiyyetimde gücüm yettiği kadar senin ahd ü misâkın üzereyim."
*Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah'a hamd olsun. Ölümden sonra dirilmek haşr ü neşr olmak da yine Allah'ın huzurunda olacaktır.
*Dâima yediren ve kendisine hiç yedirilmeyen, bizi doğru yola ulaşdırıp da doyuran ve suya kandıran ve hep güzel vesilelerle imtihan eden Allah'a hamdederiz."
*Ey Rabbim! Nice yüzlerin beyaz, nice yüzlerin kara olacağı günde yüzümü nurunla beyaz kıl, nurlandır."
*Ey Rabbim! Senden beni kazâna râzı kılmanı, ölümden sonra yaşamanın serinliğini istiyorum."
*Ey Rabbim! Senin ezelî ilminde bir iş benim dinim ve hayatım hakkında ve işimin akıbeti hakkında hayırlı ise onu bana takdir et ve müyesser kıl. Sonra onun bereketini ver."
*Senin isminle ey Rabbim yanımı yere koydum. Yine senin yardımınla kaldırırım. Eğer ruhumu alıkorsan rahmet eyle, eğer tekrar verirsen onu sâlihleri muhafaza etdiğinle muhafaza eyle."
*Benden bana ezâ veren şeyi gideren ve bana yarayacak şeyi bende tutan Allah'a hamd olsun.
*Yâ Rabbi! Yapdıklarımın şerrinden sana sığınırım: Ve senin bana in'âm ve ihsan etdiğin ni'-metleri ikrar ve i'tirâf ederim. Kendi kusur ve günâhlarımı da ikrar ve i'tirâf ederim.
*"Ya Rabb! Senin îzzet ve kudretine sığınırım ki, senden başka hiç bir ilâh yoktur. Ve sen ölmezsin. Cin ve insanlar ise ölürler."
*Ey Rabbim! Ben zayıfım, rızân yolunda benim zaafımı kuvvetlendir. Beni nâsiyemden tutup hayra sevk et. İslâm'ı rızâmın en son noktası kıl."
*Yâ Rabb! Beni hatâlardan temizle, beyaz bir elbisenin kirlerden temizlendiği gibi. Allah'ım! Hatâlarımı su ile, kar ile, dolu ile yıka."
*Ey Rabbim! Beni tevbe edenlerden ve çok çok temizlenenlerden kıl. Beni sâlih kullarından eyle, beni üzerlerine hiç bir korku gelmeyen ve hiç mahzun olmayanlardan kıl. Seni her an hamdinle tesbîh ederim."
*Ey Rabbim! Bana temiz rızık ver ve sâlih amel nasîb et."
*Ey Rabbim! Fakirlikten, küfürden, fısktan, şekavetten, nifaktan, yapdığını insanların duyması ve medh etmeleri için yapmaktan, riyâdan, sana sığınırım.
*Yâ Rabb! Sen beni afv ü mağfiret eyle. Zîra senden başkası günâhları afv ü mağfiret edemez.
Selam ve dua ile..
http://www.dualar-zikirler.com
*Ey Rabbim! Acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan cimrilikten, eli kolu dökülür derecede takatsızlıktan kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, meskenetten sana sığınırım."
*Yâ Rabb, benim hatâlarımı, bilmeden yapdıklarımı, işimde aşırı gitmemi, ve Senin benden çok iyi bildiğin hallerimi mağfiret eyle."
*Ey Allah'ım! sapmaktan veya sapdırılmaktan, hatâ etmekten yahûd hatâ etdirilmekten, zulmetmekten yahûd zulme uğramaktan, cahillik etmekten yahûd bana cahillik edilmekten, hakkım olmayan bir şeyi istemekten yahûd elimde olmayan bir şeyin benden istenilmesinden sana sığınırım, "
*Ey Rabbim! Bana Rahmetinin kapılarını aç!"
*Ey Hayy u Kayyum olan Rabbim! Rahmetine tevessül ediyorum ve benim her hâlimi ıslâh etmeni istiyorum. Göz açıp yumuncaya kadar da olsa beni kendime (nefsime) bırakma."
* Ey Rabbim! Kitabımı sağ elime ver ve hesabımı kolay gör."
*Başka bir ilâh yok, ancak Allah var. O'nun şerîki yoktur. Mülk O'nundur, hamd de O'nundur. O her şeye kaadirdir. Allah'ım, Senin verdiğine engel olacak da yoktur, vermediğini verecek de yoktur. Ve servet sahibi olanlara servetleri sana karşı bir menfaat veremez
*Ey Rabbim! Beni sözü dinleyip de en güzeline ittiba' edenlerden kıl.
*Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun azameti önünde küçük kalmıştır. Hamdederim Allah'a ki her şey O'nun izzeti karşısında zelîldir.Hamd ederim Allah'a ki her şey O'nun mülk ü saltanatına boyun eğmiştir. Hamd ederim Allah'a ki, her şey O'nun kudretine teslîm olmuştur."
*Bize tatlı soğuk su içiren ve günâhlarımız sebebiyle onu içilmez tuzlu su yapmayan Allah'a hamdederiz.
*Dâima yediren ve kendisine hiç yedirilmeyen, bizi doğru yola ulaşdırıp da doyuran ve suya kandıran ve hep güzel vesilelerle imtihan eden Allah'a hamdederiz.
*Ey Rabbim! Saçımı ve yüzümü ateşten koru. Senin himâyenden başka bir himâyenin bulunmadığı günde beni Arş'ının gölgesi altında gölgelendir."
*Ey Rabbim şehâdet ederim ki Senden başka hiç bir ilâh yok, ancak Sen varsın. Şerîkin yok Senin ve yine şehâdet ederim ki Muhammed Senin kulun ve resûlündür. Senden mağfiretini isterim ve Sana tevbe ederim."
*Allah'ım! Kabir azâbından sana sığınırım. Ateş azâbından Sana sığınırım. Hayatın ve ölümün fitnelerinden sana sığınırım. Deccâlin fitnelerinden sana sığınırım"
*Ya Rabb, benimle hatâlarımın arasını uzaklaştır, maşrıkla mağribin arasını uzaklaştırdığın gibi."
*Ey Rabbim, Ümmet-i Muhammed'in cümlesine umûmî bir rahmetle merhamet et"
*Senin isminle ölür, Senin isminle dirilirim ya Allah!"
*Sana teslîm oldum ey Rabbim! Sana îmân etdim, sana tevekkül etdim ve sana yöneldim, inanmayanlara karşı, sana dayanarak mücâdele etdim ve neticede ancak seni hakem olarak kabul etdim, benim evvelki yapdıklarımı da, sonradan yapacaklarımı da, gizli yaptıklarımı da açık yapdıklarımı da mağfiret et."
*Ey Rabbim! Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar vericinin zararından, sapdırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum.
*Ey Rabbim! Senden tükenmez bir ni'met, kesilmez bir göz ferahlığı (yüzde açıkça görülen neş'e ve huzûr) istiyorum."
*Bize yemekten yediren, sudan içiren, çıplak iken giydiren, dalâlette iken hidâyet veren, görmezken gösteren ve bizi yarattıklarının pek çoğuna üstün kılan Allah'a hamd ederiz, çünkü hamd âlemlerin Rabbi Allah'a mahsusdur."
*Sana teslîm oldum ey Rabbim! Sana îmân etdim, sana tevekkül etdim ve sana yöneldim, inanmayanlara karşı, sana dayanarak mücâdele etdim ve neticede ancak seni hakem olarak kabul etdim, benim evvelki yapdıklarımı da, sonradan yapacaklarımı da, gizli yaptıklarımı da açık yapdıklarımı da mağfiret et."
*Yâ Rabb! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, kulağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, üstümü nurlandır, altımı nurlandır, önümü nurlandır, arkamı nurlandır ve beni nur eyle"
*"Allah'ın adıyla! Allah bana kâfidir. Allah'a tevekkül ettim. Allah'a dayanmaktan başka kudret ve kuvvet yoktur."
*Ey Rabbim! Bana râzı olduğun bir çalışma, ver, günahımı bağışla, makbul bir amel ve zarar etmeyen bir ticâret nasîp et."
*"Ey Rabbim! Kitabımı sol elime verme, arkamdan da verme, ve hesabımı zorlaştırma."
*Allah'ım pislikten ve pis şeylerden sana sığınırım"
*Ey Rabbim bana cennetin kokusunu duyur ve onun ni'metlerinden nasîblendir ve bana ateşin kokusunu duyurma."
*Allah'ım, benim latifeleşmelerimi, ciddiyet hallerimi, hatâen ve kasden yaptıklarımı ve bende olan her şeyimi mağfiret eyle!"
*Allahım, tenbellikten, bunaklık vâki' olacak derecede ihtiyarlıktan, ihtiyarlık çöküntüsünden, ma'sıyet mahallerinde bulunmakdan, borçluluktan, kabir fitnesinden, kabir azâbından, ateş fitnesinden, ateş azâbından ve zenginlik fitnesinden sana sığınırım.
*Ey Rabbiml Şükrünü edâya, Seni zikretmeye ve Sana güzel ibâdet etmeğe bana yardım et!"
*Ey Rabbimiz, bize dünyâda da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azâbından koru."
*Yâ Allah! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni sen yarattın ve ben senin kulunum. Ve ben îman ve ubûdiyyetimde gücüm yettiği kadar senin ahd ü misâkın üzereyim."
*Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah'a hamd olsun. Ölümden sonra dirilmek haşr ü neşr olmak da yine Allah'ın huzurunda olacaktır.
*Dâima yediren ve kendisine hiç yedirilmeyen, bizi doğru yola ulaşdırıp da doyuran ve suya kandıran ve hep güzel vesilelerle imtihan eden Allah'a hamdederiz."
*Ey Rabbim! Nice yüzlerin beyaz, nice yüzlerin kara olacağı günde yüzümü nurunla beyaz kıl, nurlandır."
*Ey Rabbim! Senden beni kazâna râzı kılmanı, ölümden sonra yaşamanın serinliğini istiyorum."
*Ey Rabbim! Senin ezelî ilminde bir iş benim dinim ve hayatım hakkında ve işimin akıbeti hakkında hayırlı ise onu bana takdir et ve müyesser kıl. Sonra onun bereketini ver."
*Senin isminle ey Rabbim yanımı yere koydum. Yine senin yardımınla kaldırırım. Eğer ruhumu alıkorsan rahmet eyle, eğer tekrar verirsen onu sâlihleri muhafaza etdiğinle muhafaza eyle."
*Benden bana ezâ veren şeyi gideren ve bana yarayacak şeyi bende tutan Allah'a hamd olsun.
*Yâ Rabbi! Yapdıklarımın şerrinden sana sığınırım: Ve senin bana in'âm ve ihsan etdiğin ni'-metleri ikrar ve i'tirâf ederim. Kendi kusur ve günâhlarımı da ikrar ve i'tirâf ederim.
*"Ya Rabb! Senin îzzet ve kudretine sığınırım ki, senden başka hiç bir ilâh yoktur. Ve sen ölmezsin. Cin ve insanlar ise ölürler."
*Ey Rabbim! Ben zayıfım, rızân yolunda benim zaafımı kuvvetlendir. Beni nâsiyemden tutup hayra sevk et. İslâm'ı rızâmın en son noktası kıl."
*Yâ Rabb! Beni hatâlardan temizle, beyaz bir elbisenin kirlerden temizlendiği gibi. Allah'ım! Hatâlarımı su ile, kar ile, dolu ile yıka."
*Ey Rabbim! Beni tevbe edenlerden ve çok çok temizlenenlerden kıl. Beni sâlih kullarından eyle, beni üzerlerine hiç bir korku gelmeyen ve hiç mahzun olmayanlardan kıl. Seni her an hamdinle tesbîh ederim."
*Ey Rabbim! Bana temiz rızık ver ve sâlih amel nasîb et."
*Ey Rabbim! Fakirlikten, küfürden, fısktan, şekavetten, nifaktan, yapdığını insanların duyması ve medh etmeleri için yapmaktan, riyâdan, sana sığınırım.
*Yâ Rabb! Sen beni afv ü mağfiret eyle. Zîra senden başkası günâhları afv ü mağfiret edemez.
Selam ve dua ile..
http://www.dualar-zikirler.com
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)